Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat. Babahan Muhammed Şerif
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat - Babahan Muhammed Şerif страница 11

Название: Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat

Автор: Babahan Muhammed Şerif

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6853-87-4

isbn:

СКАЧАТЬ kokmaktadır, her kes rüzgar, yani bereket beklemektedir. Şair bu küçücük şiirinde bol buğday yetiştiren ve bereket timsalı olan ruzgarı beklemekte olan lirik kahramanın kalbindaki değişiklikleri, onun ruhi halini güzel betimlemiştir. Şiir halkın mutlu geleceğe inanç duygularıyla doludur.

      “Mayıs Yağmuru” şiirinde ilkbahar yagmurundan bahis edilerek, hayat için önemli sonuç çıkarılmıştır:

      Gümüş tekerlekli altın araba

      Arzular yaprak yaprak belirir

      Yıkanıp arınır kötülüklerden

      Bir mayıs sabahı yağmurdan sonra

      Dünyamız yepyeni oluverir.

      Bu şiirler Oğuz Tansel sade, basit hayat olaylarından millet için önemli hulasalar verebilen şair olduğunun delilidir. Zatan hayat olayları şair için bitmez tükenmez kaynak, melzemedir. Hayat şiirin esasını teşkil eder.

      Oğuz Tansel sadece Türk milletinin değil, tüm insaniyet derdlerini, arzularını kaleme almiş bir şairdir. Hariç ülkelerindeki vaka hadiseler münasebetiyle fikir bildirmek, vatanseverliği telkin etmek Oğuz Tansel yaratıcılığında esas meyillerden biridir. Onun “Savaşa Hayır”, “Selam”, “Viyetnam”, “Harp Çocuğu”, “Bir Yanardağ Ortadoğu” şiirlerinde şair insandaki insaniliği mahv eden çeşit illetlerden, ihanet ve riyakarlıklardan, alçaklık ve rezilliklerden nefret eder, insanın hür, özgür, sevgi ve bariş içinde yaşamasını arzu eder. Örneğin, “Savaşa Hayır” şiirinde şair şöyle yazıyor:

      Halk, dört duvar cenderede,

      Düşünür mü özgürlüğü, karın zil

      Gözlerinde güvercin kanadı,

      Uzatır düşsü duyargalarını;

      Kendi kendilerini görürler.

      Işıklanıverir yollar bir gün:

      Birden, yıkılır kara duvarlar.

      Her varlık yerini alır,

      Çalışan bilekler isteyince:

      Hele de sevi dolu yürekler,

      Barış yazılır gökyüzüne;

      Barış içinde olmalı evren.

      Doğmak da, ölmek de, dostlukla.

      Var olmanın soylu yasası:

      Barış, Sevi. Barış, Sevi. Barış…

      “Viyetnam” şiirinde orijinal teşbihler kullanmıştır. Şair köyleri, ormanları örene döndüren, evleri yakıp yıkan, altı ayda yollara dokuz milyon aç döken, anasütünü kurutan, güneşi kana bulayan canavarlar, yağmacılar gibi teşbihlar vasıtasıyla okurda savaşa nefret, vatana sevgi hislerini uyandırır. Ama şiir kötümser değil asla, bilakis o nikbinlikle sona erir:

      Kesin konuşur halkla Hoşimin:

      “Yıkılıp gider reziller sonuçta.”

      Savaştı kadınlar, yaşlılar, çocuklar…

      Her ilkyaz badem ağacı gibi çiçeklenir

      Onurlu şehitlerin kızıl toprakları.

      “Harp Çocuğu” şiirinde babası savaşta ölen, kardeşleri esir kampında oturan, anasını zaten bilmeyen, “iki gözü iki çeşme” çocuğun hali tasvirinden okurun kalbi titrer, ürperir.

      Oğuz Tansel insan kamilliğine engel olan kusurları bedii tetkik etmiştir. Onun için vatanseverlik kamilliğin bir merhalesidir. Bu anlamda sevgi konusundaki şiirler de karakterlidir. Zaten sevgi, yani yar, vatan, millet sevgisi insanı yücelten fazilettir. Şair “Haber” şiirinde sevgilisinden ayrılmağı “ağulu bıçaklar sokuldu yüreğime” diya tavsif eder. Ayrılık haberini duyunca lirik kahraman “olduğu yere yığılıverir”, “ayagı eli kesileverir”, “dudakları acıdan çatlar”. Bahtıyar olmak için tek şart – lirik kahramanın sevgilisiyle beraber olmasıdır.

      Oğuz Tansel çeşit çeşit konularda şiirler yazmıştır. Ama konunun genişliği de, janrların çeşitliği de, şiirin başka unsurları da şiirde esas maksat değil, belki vasıtadır. Esas maksat hayat hakikatini aks ettirmek, onun önemli, insana ve toplumun gelişmesine hizmet edebilecek taraflarını aks ettirmektir. Oğuz Tansel kendi eserleriyle sadece Türk edebiyatının değil, belki Türk milletinin gelişmesine hizmet eden şairdır. Onun şiirlerinde orijinal şiiri vasıtalarla yurdun büyüklüğü kaleme alınmıştır. Şair kullandığı edebi araçlar poetik nutuk, bedii usullar, teşbihler vasıtasıyla vatanseverliği en güzel, insani yücelten faziletlerden biri olarak tasvir etmeği başarmıştır. Zamanında bu şiirleri okuyarak nice nice vatansever gençler yetişti ve hala yetişmektedir. Oğuz Tansel eserleri bu tarafıyla günümüzde de toplumsal önem taşımaktadır.

      İYİLİK VE KÖTÜLÜK ARASINDAKİ İNSAN KALBİNİN DEĞİŞİMLERİ

      Anar sadece Türk dünyasının ünlü ve önemli yazarı değildir, o aynı zamanda Dünya edebiyatının bilindik yazarlarından biridir. O ünlü yazar olmanın yanı sıra kabiliyetli yönetmen, senaryo yazarı, dramaturg, araştırmacı ve Azerbaycan toplumunun önemli şahsiyetlerindendir. Anar 14 Mart 1938 yılında Azerbaycan’da doğmuştur. Onun babası Resul Rza ve annesi Nigar Rafibeyli memleketin meşhur şairlerindendi. Sırası gelmişken belirtmemiz gerekir ki, iyi bir aile ortamı insanın büyüyüp, kemal bulmasında sadece bir araçtır. Bunun hakkında Anar’ın kendisi de çok yerli bir söz söylemiştir: “Eğer insan yetenekli ise, onun nereden gelmiş olması fark etmeksizin kendisini gösterebilir; eğer bir yeteneği yoksa hiçbir aile ortamı ona yardım edemez.” Aile ortamı Anar’da daha çocukluğundan edebiyat ve sanata karşı ilgi uyandırır, yeteneğinin şekillenmesinde yardımcı olur. O 1955 yılında Bülbül adındaki musiki mektebini, sonra 1960 yılında Azerbaycan Devlet Üniversitesinin Filoloji Fakültesini, 1964 yılında Moskova Büyük Senaryocular (1964) ve Büyük Yönetmenlik kurslarını bitirir. Edebiyat müzesinde araştırmacı görevli (1960-61), Radyo ve televizyon komitesinde editör (1961-1967) olarak çalışır. 1968-1987 yıllarında “Kobustan” sanat dergisinin baş editörü olmuştur. 1991 yılında Azerbaycan Yazarlar Birliğinin Başkanı görevine seçilir ve günümüze kadar bu görevde devam etmektedir. Onun “Bayram Hasretinde” (1963), “Yağış durdu” (1968), “Molla Nasreddin-66” (1970), “Mecal” (1973), “Adamın Adamı” (1977), “İçerişehir” (1978), “Siz diye geldim” (1984), “Dünya Bir Penceredir” (1986), “Sizsiz” (1992), “Şehrin Yaz Günleri” (1992), “Şehitler Lekesi” (1995), “Bin Beş Yüz Yıllık Oğuz Şiiri” (1999), “Ak Koç, Kara Koç” (2003) gibi kitapları neşredilmiş ve dünyanın bir çok diline çevrilmiştir. Anar’ın senaryolarıyla ondan fazla film çekilmiştir ve onlardan üç tanesine yazarın kendisi yönetmenlik yapmıştır. Bu kısacık listenin kendisi Anar’ın ne kadar farklı yönlerini bize kanıtlamasının yanı sıra onun ne kadar yetenekli ve verimli bir yazar olduğunu da göstermektedir. Eserlerinin edebiliği, onlarda dönemin ve Azerbaycan toplumunun gündemindeki meseleleri ele alması ve edebi bir tarzda anlatmayı başarması onun dünya çapında tanınmasına sebep olmuştur. Anar hakkında yazan birçok araştırmacılar onun eserlerinin önemi, tiplerin sistemi ve buna benzer konuları ele alırlar ama onun emeği, yöneticilik faaliyeti üzerinde pek durmazlar. Halbuki, yazarın hayatı ve sanatını tam olarak tasavvur edebilmek için bunları bilmek lazım. Bundan dolayı da bu muhtasar makalemde Anar’ın çalışma hayatı ve yazarlık mahareti üzerinde durmaya da karar verdim.

      Kuşun kanadı çift olmazsa uçamadığı gibi, istidat ve mihnet yeteneğinden biri olmadı СКАЧАТЬ