Dolu. Akil Abbas
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Dolu - Akil Abbas страница 6

Название: Dolu

Автор: Akil Abbas

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6853-30-0

isbn:

СКАЧАТЬ çalıştı:

      –Yahu kardeşler, bana öyle bir nazarla bakıyorsunuz ki, sanki ben de Ermeniyim.

      Drakon:

      –Sen Ermeni’den de kötüsün, deyyus oğlu deyyus!

      Gençliğinde o da kimselerin önünde eğilmemiş, büzülmemişti. Durumu şimdi de o kadar kötü değildi. Teke tek kavgada belki de bu gençlerin birçoğunu alt ederdi, hatta Drakon’un kendini de. Ancak savaşın yamyama çevirdiği bu Vurgun Vurmuş Gençlere cevap vermek için son derece cesur olmak gerekirdi, o cesaretin de onda esamisi okunmuyordu.

      Drakon, onun otuz iki kurşunun hasretini çeken karnına silâhın namlusunu dayadı:

      –Çıkar pantolonunu!

      At Belinde Olan Adam yıldırım çarpmış gibi irkildi:

      –Ne diyorsun sen?

      –Çıkar pantolonunu diyorum!

      –Kocaman adamsın! Çok da ileri gittin!

      –Çıkar pantolonunu dedim! Ya buradan don gömlek gidersin ya da seni kalbura çeviririm.

      At Belinde Olan Adam gözlerini bile kırpıştırmadan afal afal etrafındakilere bakındı. Ancak bu Vurgun Vurmuş Gençlerden hiçbiri onun davetkâr bakışlarına cevap vermedi.

      Birisi alaylı bir edayla:

      –Şimdiye kadar o kadar insanı pantolonsuz bırakmışsın ki, şimdi sıra sendedir!

      Bir canavar sürüsünün ortasına düşen kuzuyu andırdığını ve herhangi bir çıkış yolunun da olmadığını anladı. O çıkarmasa bu delirmiş gençler pantolonunu çıkaracaklar, artık o zaman kendini asmaktan başka yol kalmayacaktı; başladı yalvarmaya:

      –Yahu neler diyorsunuz siz, ben yaşını başını almış bir insanım, hepimiz hısım akrabayız, çoğunuzun babasıyla tuz ekmek kesmişim.

      Drakon söylediklerini unutmuşa pek benzemiyordu:

      –Bizim hısım akrabalarımız seninkiler gibi Bakû’de keyif çatmıyor, siperlerde can veriyorlar. Çıkar pantolonunu!

      –Yahu, beni de, kendinizi de rezil etmeyin! Ayıptır! Halkı üzerimize güldürmeyin! Para için insan böyle şeyler yapmaz. Parayı senin istediğini bilemedim, ne kadar gerekiyorsa birini yollayayım gidip getirsin.

      Drakon nerdeyse silâhın namlusuyla karnını delecekti:

      –Çıkar!

      –Yahu bir azıcık saygılı ve gayret sahibi ol! Beni böylesine tahkir etme! Bu şehirde düşmanlık tohumu ekme!

      Drakon:

      –Gayretsiz senin neslindir! -Diyerek tüfeğin kundağıyla göğsüne bir tane indirdi.

      Atın Belinde Olan Adam sendeledi ancak düşmedi, dengesini sağlayabildi.

      –Başından büyük işlere kalkışıyorsun, Drakon! Benim pantolonumu çıkaran daha anasından doğmadı.

      Drakon o anda adamın tepesinin üzerinden bir şarjörü boşalttı.

      Atın üzerindeki adam kurşunların ona değdiğini zannetti ve kurşun yemiş gibi geriye sıçrayıp devrildi.

      Drakon tüfeği karnına dayayarak bağırdı:

      –Çıkar pantolonunu! –Yüzünde bir damlacık kan bile kalmamıştı.

      Artık ölümü göze alan Atın Belindeki Adam tüfeğin namlusundan yapıştı:

      –Çek tetiği deyyus! Neslini pantolonsuz bırakmaz isem yedi sülaleme lanet!

      Drakon yanındakilere döndü:

      –Çıkarın bunun pantolonunu!

      Vurgun Vurmuş Gençler hemen Atın Belindeki Adamın üzerine çullandılar.

      Deminden beri bir kenarda durarak olayları izleyen Peleng baktı ki, deliye dönmüş gençler adamın pantolonunu çıkarmaya çalışıyor, kendine hâkim olamadı. İlerleyerek akbabalara dönmüş bu Vurgun Vurmuş Gençlerin her birini bir tarafa itti:

      –Yahu, ayıptır! Zaten olan oldu-diyerek Drakon’a yaklaştı; -Bu davranış senin biri bir yiğide yakışmaz! Vur öldür, ancak adamı rezil kepaze etme!

      Drakon, Peleng’i bir kenara itti:

      –Sen ne diyorsun be!?

      –Diyorum ki, yeter, bırak gitsin. Erkek erkeğin pantolonunu çıkarmaz!

      Drakon:

      –Sen karışma!-Sonra yine Vurgun Vurmuş Gençlere emir verdi:-İşinize bakın.

      Ancak Peleng geri çekilmedi ve yeniden gençlerin önünü kesti. Peleng’in ona meydan okuduğunu gören Drakon bu defa kendini kaybetti, kolundan tuttuğu gibi bir kenara fırlattı:

      –Sana karışma dedim!?

      Peleng düştüğü yerden kalktı, hiddetinden dudağını nasıl ısırdıysa dişinin geçtiği yerden akan kan çenesine doğru indi. Dudağının kanını emip yere tükürdü, elinin arkasıyla ağzını sildi ve yeniden araya girdi:

      –Drakon, bırak gitsin dedim. Ben sana vurmak istemiyorum.

      –Ulan enik, sen de mi adam oldun?

      –Büyüğümsün, kardeşimsin, sana cevap vermiyorum, yoksa…

      Vurgun Vurmuş Gençler, At Belindeki Adamı unutup onların arasına girdiler.

      –Yahu bırakın, kocaman adamlarsınız, bir deyyus için kavga edip toplumu üzerimize güldürmeyin.

      Drakon aklını kaybetmiş gibiydi ve hiçbir şey duymak istemiyordu:

      –Yakına gelenin anasını ağlatırım! –Dedi ve Peleng’in gırtlağından yapıştı, -Yoksa ne…

      Gırtlağını Drakon’un mengeneye benzeyen parmaklarından kurtarmaya çalışan Peleng artık tahammül edemedi:

      –Yoksa ben senin pantolonunu…

      –Hıı, benim!?

      Drakon, Peleng’in gırtlağını bıraktı ve ona vurmak istedi, ancak Peleng daha atik davrandı. Ve Drakon hayatında birinci defa ilk darbeyi yedi. Bu ani darbeden dolayı kendini kaybetti, bir anlığa eli ile yüzünü tutarak kafasını salladı, sonra da bir canavar nasıl saldırırsa Peleng’e öyle saldırdı.

      Biraz önce nerdeyse pantolonsuz kalacak olan At Belindeki Adam artık kendine gelmişti ve istihza ile her gün siperlerde sırt sırta vererek yatan bu yiğitlerin kendi yüzünden birbirlerine vahşicesine yumruk sallamasını seyrediyordu.

      Edilen bütün küfürlere rağmen Vurgun Vurmuş Gençler yeniden onları birbirinden ayırmaya СКАЧАТЬ