Muhteşem Gatsby. Фрэнсис Скотт Фицджеральд
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Muhteşem Gatsby - Фрэнсис Скотт Фицджеральд страница 7

Название: Muhteşem Gatsby

Автор: Фрэнсис Скотт Фицджеральд

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6865-36-5

isbn:

СКАЧАТЬ yukarıdan bize bakıyordu. “Town Tattle”ın birçok eski sayısı, “Simon Denen Peter” adlı bir kitap ve Broadway’in bazı küçük, dedikodu dergileriyle beraber masanın üstünde duruyordu. Bayan Wilson önce köpekle ilgilendi. Asansörcü çocuk gönülsüz bir vaziyette biraz saman, süt ve kendiliğinden akıl ettiği bir teneke büyük, sert köpek bisküvisi almaya gönderildi; bisküvilerden biri tüm öğleden sonra süt kabının içinde fütursuzca eridi durdu. Bu arada Tom kilitli bir dolaptan bir şişe viski çıkarmıştı.

      Hayatımda yalnızca iki kere sarhoş olmuşsam ikincisi o öğleden sonraydı; onun için her ne kadar saat sekizden sonra evin içi cıvıl cıvıl bir güneşle dolsa da olan biten her şeyin üstü loş, puslu bir kabukla kaplıydı kafamda. Bayan Wilson, Tom’un kucağında bir sürü insanla telefon görüşmesi yaptı. Sonra sigaramız kalmayınca çıkıp köşedeki dükkândan sigara almaya gittim. Geri döndüğümde ikisi de kayıplardaydı, ben de sessizce oturma odasına yerleşip “Simon Denen Peter”dan bir bölüm okudum; ya kitap berbattı ya da viski her şeyin şeklini şemailini bozuvermişti, hasılı okuduğumdan hiçbir şey anlamamıştım.

      Tom ve Myrtle (İlk kadehten sonra Bayan Wilson’la birbirimize ismimizle hitap etmeye başlamıştık.) yeniden ortaya çıktıklarında, misafirler de kapıda boy gösterdi.

      Kız kardeş Catherine; gür, yağlı, kısa, kızıl saçları ve pudralanmaktan süt beyaz olmuş yüzüyle otuzlarında, dal gibi, pişkince bir kızdı. Kaşları alınmış ve onun yerine kalemle daha havalı bir kavisle yeniden çizilmişse de doğanın eskiye dönme çabası, yüzüne bulanık bir ifade katmıştı. Salınırken kollarındaki sayısız bilezik bir aşağı bir yukarı oynayıp duruyor, durmaksızın şıngırdıyordu. İçeri öyle bir telaşla girdi, mobilyalara öyle sahiplenircesine baktı ki burada mı yaşıyor diye düşünmeden edemedim. Ona bunu sorduğumda ölçüsüz bir kahkaha attı, sorumu yüksek sesle tekrarladı ve bir kız arkadaşıyla otelde kaldığını söyledi.

      Bay McKee alt katta oturan, soluk tenli, kadınsı bir adamdı. Elmacık kemiğinin üzerindeki küçük, beyaz köpüğe bakılırsa henüz tıraş olmuştu ve odadaki herkesi selamlarken son derece saygılıydı. Bana “güzel sanatlar işinde” olduğunu söyledi; sonradan onun fotoğrafçı olduğunu ve Bayan Wilson’ın annesinin, bir medyumun içinde fırlamış ruh gibi havada asılı duran bulanık fotoğrafını büyüttüğünü anladım. Karısı tiz sesli, ağır, eli yüzü düzgün ve korkunç bir kadındı. Bana gururla kocasının evlendiklerinden beri kendisinin tam yüz yirmi yedi fotoğrafını çektiğini anlattı.

      Bayan Wilson üstünü daha önce değişmişti ve şimdi üzerinde odada salındıkça sürekli hışırdayan, krem renkte, işlemeli şifondan bir ikindi elbisesi vardı. Elbisesinin yarattığı etkiyle beraber kişiliği de bir değişime uğramıştı. Garajdaki son derece bariz yoğun canlılığı, etkileyici bir kibre dönüşmüştü. Gülüşü, jestleri, ifadeleri her an daha bir şiddetle o kibrin etkisi altında kalmaya başladı; kibri genişledikçe oda küçüldü, küçüldü; sonunda kadın dumanlı havanın içinde gürültülü, gıcırdayan bir mil etrafında dönüyormuş gibi göründü gözüme.

      “Canım…” diye seslendi kız kardeşine yüksek, edalı bir sesle, “Bu insanların çoğu seni her fırsatta kandırmaya çalışır. Akılları fikirleri parada. Ayaklarım için geçen hafta bir kadın çağırdım eve, faturaya bir baksan apandisitimi aldı sanırsın.”

      “Kadının adı neydi?” diye sordu Bayan McKee.

      “Bayan Eberhardt. Evlere gidip ayak bakımı yapıyor.”

      “Elbisen hoşuma gitti.” dedi Bayan McKee. “Harika görünüyor!”

      Bayan Wilson kaşlarını tenezzül etmezcesine kaldırarak iltifatı geri çevirdi.

      “Eski püskü bir şey…” dedi. “Nasıl göründüğümü umursamadığım zamanlarda üstüme geçiriveriyorum.”

      “Ama sana çok yakışıyor, anlarsın ya…” diye ısrar etti Bayan McKee. “Chester seni bu pozda çekse bence ortaya güzel bir şeyler çıkar.”

      Hepimiz, gözlerinin önündeki bir tutam saçı yana atıp, bize ışıl ışıl bir gülümsemeyle bakan Bayan Wilson’a baktık. Bay McKee başını bir yana eğip ona dikkatle baktıktan sonra elini yavaşça yüzünün önünde bir ileri bir geri oynattı.

      “Işığı değiştirmek lazım.” dedi bir süre sonra. “Yüz hatlarını ortaya çıkarmak istiyorum. Arkadaki saçların tamamını da kareye sığdırmaya çalışacağım.”

      “Bana kalsa ışığı değiştirmem!” diye cırladı Bayan McKee. “Bence…”

      Kocası “Şşşt!” dedi ve hepimiz yeniden modele baktık, bunun üstüne Tom Buchanan sesli bir şekilde esneyerek ayağa kalktı.

      “McKee’lere bir şeyler ikram edelim.” dedi. “Biraz daha buz ve maden suyu getir Myrtle, yoksa millet uykuya dalacak!”

      “Çocuğa o kadar dedim buz al gel diye!..” Myrtle umutsuzlukla ayaktakımının becerisizliğine karşı kaşlarını kaldırdı. “Ah şunlar yok mu! İlla peşlerini takip edeceksin.”

      Bana baktı ve anlamsızca bir kahkaha attı. Sonra köpeğe doğru atılıp, onu coşkuyla öptü ve içeride ondan emir bekleyen bir düzine şefin olduğunu ima ederek mutfağa doğru yürüdü.

      “Long Island’da güzel işler çıkardım.” dedi Bay McKee.

      Tom ona boş bir ifadeyle baktı.

      “İkisini çerçeveleyip aşağı astık.”

      “İki neyi?” diye sordu Tom.

      “İki çalışmayı. Birine ‘Montauk Burnu-Martılar’ ve diğerine ‘Montauk Burnu-Deniz’ adını verdim.”

      Kız kardeş Catherine kanepeye, yanıma oturdu.

      “Siz de mi Long Island’da oturuyorsunuz?” diye sordu.

      “West Egg’de oturuyorum.”

      “Sahi mi? Bir ay önce orada bir partiye gittim. Gatsby diye bir adamın partisine. Onu tanıyor musunuz?”

      “Yan komşum olur.”

      “Şey, onun Kayzer Wilhelm’in yeğeni veya kuzeni olduğunu söylüyorlar. Tüm para oradan geliyormuş.”

      “Öyle mi?”

      Başıyla doğruladı.

      “Gözüm korkuyor adamdan. Bana bulaşmasını asla istemem!”

      Komşum hakkındaki bu ilginç açıklama Bayan McKee’nin birden Catherine’i işaret etmesiyle bölündü.

      “Chester, bence onunla da güzel bir iş çıkarabilirsin…” diye haykırdı ama Bay McKee sıkılmış bir ifadeyle yalnızca başıyla onayladı ve dikkatini Tom’a verdi.

      “Bir fırsatım olsa Long Island’da daha fazla iş yapmak isterim. İhtiyacım olan tek şey bir başlangıç fırsatı verilmesi.”

      “Myrtle’a СКАЧАТЬ