Kerem ile Aslı. Неизвестный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kerem ile Aslı - Неизвестный автор страница 4

Название: Kerem ile Aslı

Автор: Неизвестный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-121-992-9

isbn:

СКАЧАТЬ sürdükçe dal gelsin gitsin

      Sürelim dünyanın zevk-i sefasın

      Tek dola boynuma kol gelsin gitsin

      Susam nedir, sümbül nedir, gül nedir

      Mah yüzünde dane dane hâl nedir

      Şeker nedir, şerbet nedir, bal nedir

      Ver, ağzım içinde dil gelsin gitsin

      Dost benimdir, evvel gelen benimdir

      Ağzında söylenen kelam benimdir

      Yârim seyre çıkmış âlem benimdir

      Giyinmiş yeşili al gelsin gitsin

      Şah geldi fethetti Kerem’in kanı

      Gerçek âşık kapısında refik et beni

      Dostu kapısında refik et beni

      Uğrasın üstüne el gelsin gitsin

      deyip kesti…

      Fakat günler, haftalar geçtikçe Kerem’in sabırsızlığı artıyordu:

      “Acaba babam benim sevdiğimi ne zaman getirecek?” diye acele ediyor, bazen de ağlıyordu.

      Bir gün tahammül edemeyip sazını eline alarak babasının yanına gitti. Derdini söylemeye başladı.

      Aldı Kerem:

      Aştı gitti karlı dağın ardına

      Han Aslı’m aklıma düştü ağlarım

      Hey ağalar dayanamam derdine

      Han Aslı’m aklıma düştü ağlarım

      Yüce dağlar başı bana yurt olur

      Dağ başında arslan, tilki kurt olur

      Bu ayrılık bize yavuz dert olur

      Sevdiğim aklıma düştü ağlarım

      Yüce dağ başında ötüşür kuşlar

      Meralin uçuşun kimler görmüşler

      Derdimi anlamaz bunda Keşişler

      Han Aslı’m aklıma düştü ağlarım

      Ey ağalar dinlen sözüm ezeli

      Güz gelince bağlar döker gazeli

      Bizi anlamaz bu yerin güzeli

      Sevdiğim aklıma düştü ağlarım

      Dertli Kerem eder bu derdim bitmez

      Yârimin sevdası serimden gitmez

      Yüz bin öğüt versen biri kâr etmez

      Han Aslı’m aklıma düştü ağlarım

      deyip kesti…

      Hükümdar, bir taraftan düğün hazırlığını yapadursun; Keşiş, Zengi’ye dönünce meseleyi karısına anlattı:

      “Ben sana bu kız büyürse başımıza çok felaketler getirecek dememiş miydim? İşte korktuğum başıma geldi. Mirza Bey burada misafirken kızımı görmüş, ona âşık olmuş, babasına söylemiş. Şah da benden kızı istedi. Şimdi ne yapacağız?” dedi.

      Karısı:

      “Bunun için merak etme. Kızı alıp kaçarız.”

      Keşiş karısının bulduğu çareyi kabul etti. Derhal yol hazırlığı yaparak ertesi gün erkenden hareket ettiler. Keşiş’in köyü terk ettiği haberi çabucak her tarafa yayıldı.

      Keşiş’in kaçmasında önemli bir sebep vardı. Belki, köyün başına büyük bir felaket gelecek diye kaçmıştır, tarzında görüş yürüten köylü de köyü terk etmeye karar verdi.

      Bir hafta içinde Zengi köyünde tek bir insan kalmadı.

      Verilen süre dolmuştu. İçlerinde Kerem de olduğu hâlde hükümdar Zengi’ye bir heyet gönderdi.Yolda acele acele gitmekte olan iki adama rast geldiler.

      Kerem:

      “Böyle acele acele nereye gidiyorsunuz?” dedi.

      Onlar da:

      “Bir hafta evvel Keşiş buradan kaçtı. Biz de acaba başımıza bir felaket mi gelecek diye köyümüzü terk ettik, bunun için başka bir tarafa gidiyoruz.” dediler.

      Kerem, bu cevabı işitince ağlamaya başladı.

      “Eyvah, bütün hayallerim mahvoldu.” diye ah çekerek şunları söyledi:

      Aldı Kerem:

      Han Aslı’m Zengi’den firar eylemiş

      Yol vermeyin başı dumanlı dağlar

      Bile gitmiş atasiyle anası

      Yol vermeyin başı dumanlı dağlar

      İsfahan beyleri kalktılar toya

      Zengi’nin halkı da dayandı Hoy’a

      Has gümüşten olsa bir akça maya

      Yol vermeyin başı dumanlı dağlar

      Uzak gitmiş yeğreğiyle eşkini

      Sona kalmış ihtiyarı düşkünü

      Ne kaçarsın hey Tanrı’nın şaşkını

      Yol vermeyin başı dumanlı dağlar

      Dertli Kerem bu aşk ile pişmiştir

      Sevda için bu serin geçmiştir

      Aslı, Keşiş Hoy üstüne gitmiştir

      Yol vermeyin başı dumanlı dağlar

      deyip kesti…

      Atını son süratle sürerek kafileden ayrıldı. Çabucak Zengi’ye gelip kızla görüştüğü bahçeye gitti. Aslı’nın gergefinden başka bir şey bulamadı. Bunun üzerine şu türküyü söyledi:

      Aldı Kerem:

      Geldim dost bağına eyledim nazar

      Gördüm yârin bahçesinde gül yeri

      Ak gerdana dane dane dizilmiş

      Aklımı başımdan aldı hâl yeri

      Gece gündüz çağırırım ya Celil

      Kadir Mevla’m üstümüzde hem delil

      Gergefini örtmüş iğnesi melil

      Belli yârin gergefinde et yeri

      Arzuhâl yazdırdım ben Aslı dosta

      Onun için gönlüm oldu çok hasta

      Yastığı kan ağlar, yorganı yasta

      Döşek cevap eder bende bel yeri

      Kerem’ini atmış yatları tutmuş

      Derdini toplayıp derdime katmış

      Ela gözlerinden kan revan etmiş

      İşte dostlar yatağında sel yeri

      deyip kesti…

      Sonra köşkün yanındaki selvi ağacının dibine gitti. Selvi ağacına sevdiğini sormak için hazin hazin СКАЧАТЬ