Rus masalları. William Ralston Shedden Ralston
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Rus masalları - William Ralston Shedden Ralston страница 18

Название: Rus masalları

Автор: William Ralston Shedden Ralston

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-15-3

isbn:

СКАЧАТЬ için tanrılara dua edip yalvardı ve onların ihsanıyla kuyudan kurtulmayı başardı.” Bu efsane, ağabeylerinin bir kuyuya ya da uçurumdan aşağıya attığı küçük kardeş hakkındaki halk masallarının çekirdeği olmuş olabilir.

      Norka’nın üç kız kardeşinin, ağabeylerinin yıkımını istemesini açıklamak biraz daha zor gözükebilir. Tabii, bütün masalı mitolojik olarak sınıflandırırsak bu güçlüğü aşabiliriz ki Hint masallarındaki karşılıkları, hiç şüphesiz böyledir. Ama aynı masalın pek çok varyantlarında bu güçlük ortaya çıkmaz. Çoğu zaman bakır, gümüş ve altın diyarlarının prenseslerinin, kahramanın öldürmeye geldiği yılan ya da canavarla kan bağı yoktur. Örneğin, “Usuinya” masalında bu güzel kızlarla kralın bahçesinden altın elmaları çalan ve kralın en küçük oğlu İvan tarafından öldürülen “Usuinya Kuşu” arasında hiçbir akrabalık yoktur. Söz konusu canavar, kanatlı bir ejderhadır. “Bu Usuinya kuşu, on iki başlı bir yılandır,” der kızlardan biri. Tam o esnada upuzun kanatlarını çırpıp bıyıklarını yere değdiren (usui adını buradan alır) kuş çıkagelir17. Aynı hikâyenin bir başka koleksiyondaki versiyonunda Norka’nın rolünü beyaz bir kurt üstlenmiştir. İvan Suchenko masalında üç prensesi kaçıran üç yılan vardır. Zira yılan bu kaçırma işini çok sık yapmaktadır, bilhassa “Ölümsüz Koshchey” kılığına büründüğünde. Koshchey, ele aldığımız türdeki halk masallarında birçok korkunç kılığa bürünen, karanlık gücün vücut bulmuş hâllerinden yalnızca biridir. Bazen tamamen yılan şeklindedir, kimi zaman ise kısmen insan kısmen sürüngendir; ancak masalların bir kısmında insan şeklinde karşımıza çıkar. Kimi mitoloji uzmanlarına göre ismi, “kemik” anlamına gelen kost sözcüğünden gelir ve bu kelime, katılaşmak, taş kesilmek ve donmak hâllerine işaret eden bir fiilin de köküdür. Bunun nedeni, uzuvlarının kemikli olması ya da kurbanlarında donmak veya taş kesilmek benzeri bir etki yaratmasıdır.

      Var olmanın sıradan kurallarına karşı üstünlüğü nedeniyle “Ölümsüz” adını almıştır. Bazen, mesela Baldur’un durumunda söz konusu olduğu gibi, onu öldürebilecek tek bir madde vardır. Ancak canavarın “ölüm”üne sebep olacak, yani hayatının ayrılmaz bir şekilde bağlı olduğu nesne, bedeni içinde bulunmamaktadır. Ünlü İskandinav masalındaki “kalpsiz dev”in yaşam merkezi gibi, etkilediği varlığın dışında yer alabilir ve bu nesne yok edilinceye dek canavar, tüm saldırıların üstesinden gelebilir. Ama her zaman böyle olmaz. Bu tür canavarların başrolde olduğu skazkalara örnek olarak şu masalı verebiliriz:

      Marya Morevna18

      Bir krallıkta İvan adında bir prens yaşardı. Üç kız kardeşi vardı. Birincisi Prenses Marya, ikinci kardeşi Prenses Olga ve üçüncüsü Prenses Anna. Anne ve babaları ölüm döşeğinde yatarken İvan’a şunları tembih etti: “Kız kardeşlerini ilk talipleriyle evlendir. Onları yanında tutma!”

      Kısa bir zaman sonra Kral ve Kraliçe son nefeslerini verdi. Prens anne babasını defnetti. Sonra kederlerini az da olsa hafifletebilmek için kız kardeşleriyle birlikte yeşil bahçeye gidip gezindi. Ama birden gökyüzü kapkara bulutlarla örtüldü, korkunç bir fırtına koptu.

      “Haydi, eve gidelim, kardeşlerim!” diye bağırdı Prens İvan.

      Saraya yeni girmişlerdi ki gök gümbür gümbür gürledi, tavan ikiye ayrıldı ve içinde bulundukları odaya kocaman bir şahin kondu. Şahin ayağını yere vurunca yiğit bir delikanlıya dönüştü ve dedi ki:

      “Selam olsun, Prens İvan! Eskiden misafir olarak gelirdim ama şimdi talip olarak karşındayım! Kız kardeşin Prenses Marya ile evlenmek istiyorum.”

      “Kız kardeşimin gözlerinde sana karşı bir ilgi görüyorsan, isteğinize karşı çıkmam. Tanrı’nın adıyla, evlenmenize izin veririm!”

      Prenses Marya razı oldu. Şahin, Prenses’le evlenerek onu kendi ülkesine götürdü.

      Günler günleri kovaladı ve koca bir yıl geçti. Bir gün Prens İvan ve iki kız kardeşi yeşil bahçede gezinmekteydi. Yine bir kasırga koptu, şimşekler çaktı.

      “Haydi, eve gidelim, kardeşlerim!” diye seslendi Prens. Saraya girer girmez gök gürledi ve düşen yıldırımla çatı paramparça oldu. Kanat çırparak yaklaşan bir kartal girdi içeri. Kartal pençelerini yere vurdu ve yiğit bir delikanlıya dönüştü.

      “Selam olsun Prens! Eskiden misafir olarak gelirdim ama şu an kız kardeşine talip olarak karşındayım!”

      Delikanlı, Prenses Olga’yla evlenmek istediğini söyledi. Bunun üzerine Prens İvan dedi ki:

      “Prenses Olga’nın gözlerinde sana karşı ilgi görüyorsan, onunla evlenmene izin veririm. Ama kardeşimin seçimine karışmam.”

      Prenses Olga rızasını bildirdi ve Kartal’la evlendi. Kartal, kızı alıp kendi krallığına götürdü.

      Bir yıl daha geçti. Prens İvan, en küçük kız kardeşine dedi ki:

      “Haydi, gidip yeşil bahçede biraz dolaşalım!”

      Bir süre bahçede gezindiler. Sonra birdenbire gökleri kara bulutlar kapladı, fırtına koptu, şimşekler çaktı.

      “Haydi, eve dönelim, kardeşim!” dedi Prens.

      Eve döndüler ama daha oturmaya vakit bulamadan gök şiddetle gürledi, evin çatısı ikiye ayrıldı ve bir kuzgun girdi içeri. Kuzgun pençesini yere bir kez vurunca yiğit bir delikanlıya dönüştü. Önceki delikanlılar yakışıklıydı ama bu, hepsinden daha yakışıklıydı.

      “Selam sana Prens İvan! Önceden misafir olarak gelirdim buraya ama şimdi talip olarak karşındayım. Prenses Anna’yı bana ver, karım olsun!”

      “Kardeşimin özgür iradesine karışmam. Eğer onun sevgisini kazanırsan, evlenmenize izin veririm.”

      Böylece Prenses Anna da evlenmiş oldu. Kuzgun, karısını alıp kendi ülkesine götürdü. Prens İvan tek başına kalmıştı. Koca bir yıl kız kardeşlerinden ayrı yaşadı. Ama artık yalnızlıktan sıkılmıştı. Dedi ki:

      “Kız kardeşlerimi aramaya gideceğim.”

      Yola hazırlandı, az gitti uz gitti ve günlerden bir gün koca bir vadide cansız yatan bir tabur askerle karşılaştı.

      “İçinizde sağ bir adam varsa cevap versin! Bu koca orduyu kim katletti?” diye bağırdı.

      Sağ kalmış bir adam yanıt verdi:

      “Bu koca orduyu güzel Prenses Marya Morevna helak etti.”

      Prens İvan biraz daha ilerledi ve beyaz bir çadıra ulaştı. Güzel Prenses Maryaister, yani Prenses Marya Morevna onu karşıladı.

      “Selam sana Prens!” dedi, “Tanrı aşkına, sen nereden geldin? Kendi isteğinle mi geldin, yoksa biri seni zorladı mı?”

      Prens İvan cevap verdi: СКАЧАТЬ



<p>17</p>

Усы (usı), Rusça “bıyık” demektir. (ç.n.)

<p>18</p>

Morevna, More’nin yani Deniz’in Kızı anlamına gelir. (ç.n.)