Rus masalları. William Ralston Shedden Ralston
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Rus masalları - William Ralston Shedden Ralston страница 15

Название: Rus masalları

Автор: William Ralston Shedden Ralston

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-15-3

isbn:

СКАЧАТЬ çık dışarı İvanuşka! Gel de gücümüzü yarıştıralım.” İvan karşılarına geçti ve dövüşe başladılar. Mücadelenin sonunda İvan, Yılan’ı öldürmeyi başardı. Sonra yine tahta kaplamanın altında oturmaya devam etti. Tam o sırada bir başka Yılan ortaya çıktı. Bunun altı başlı vardı ve İvan onu da öldürdü. Ardından bu defa on iki başı bir yılan geldi. İvan, onunla da kavgaya tutuşup canavarın dokuz başını kopardı. Yılan’ın takati kalmamıştı. O esnada bir kuzgun kanat çırparak geldi ve hırıldadı:

      “Krof13? Krof!”

      Bunun üzerine Yılan da Kuzgun’a seslendi: “Haydi, bir an evvel uç git de karımı çağır ve İvan Popyalof’u yemesini söyle.”

      Ama İvan bu sözleri karşılıksız bırakmadı: “Haydi uçup git de ağabeylerime haber ver. Buraya gelsinler de şu Yılan’ı birlikte öldürelim, sonra da etini yiyesin diye sana verelim.”

      İvan’ın söylediklerini işiten Kuzgun, hemen İvan’ın ağabeylerinin yanına gidip başlarının üzerinde ciyak ciyak bağırmaya başladı. Kardeşler uyanıp Kuzgun’un sözlerini işitince İvan’ın yardımına koştular. Birlikte Yılan’ı öldürdüler ve başlarını alıp kulübeye götürerek burada imha ettiler. Bu olayın hemen ardından bütün ülke parlak bir ışıkla aydınlandı.

      Yılan’ı öldürdükten sonra İvan Popyalof ve ağabeyleri evlerinin yolunu tuttular. Ama İvan, eldivenlerini unutmuştu. Hemen koşturup kulübeye geri döndü ve eldivenlerini buldu ama o sırada Yılan’ın karısı ve kızlarının kendi aralarında konuştuklarını duydu. Bunun üzerine kendini bir kediye dönüştürüp kapının dışında miyavlamaya başladı. Kediyi içeri aldılar ve o da söyledikleri şeyleri dikkatle dinledi. Sonra İvan, eldivenlerini alıp koşturdu. Ağabeylerinin bulunduğu yere varınca atına bindi ve hep birlikte yola koyuldular. Az gittiler uz gittiler, dere tepe düz gittiler. Karşılarına yemyeşil bir çayır çıktı. Çayırın üzerinde ise ipek minderler vardı. Ağabeyleri dedi ki “Haydi, atlarımızı burada otlatalım. Hem biz de biraz dinleniriz.”

      Ama İvan itiraz etti: “Durun bir dakika, ağabeyler!” Hemen gürzünü eline alıp minderlere vurdu. Bir anda minderlerden kan fışkırmaya başladı.

      Bu olayın ardından yola devam ettiler. Epey at bindikten sonra dalları altın ve gümüş elmalarla dolu bir elma ağacına rastladılar. Ağabeyleri dedi ki: “Haydi birer elma koparıp yiyelim.” Ama İvan durumdan şüphelenmişti: “Bir dakika ağabeylerim. Ben bir tatlarına bakayım önce.”

      Sonra gürzünü alıp elma ağacına fırlattı. Ağaçtan oluk oluk kan akmaya başladı.

      Bu olayın üzerine oradan ayrılıp yola devam ettiler ve epey yol aldıktan sonra bir çeşme çıktı karşılarına. Ağabeyleri dedi ki: “Haydi, biraz su içelim.” Ama İvan Popyalof buna karşı çıktı: “Durun, ağabeylerim!”

      Gürzünü bir kez daha kaldırıp çeşmeye vurdu ve çeşmeden kanlar akmaya başladı.

      Çünkü çayırdaki minderler, elma ağacı ve çeşme, hepsi ama hepsi Yılan’ın kızlarıydı.

      Yılan’ın kızlarını öldürdükten sonra İvan ve ağabeyleri evlerine döndü. Tam o sırada Yılan’ın karısı uçarak peşlerinden geldi ve gökyüzünden yere doğru çenesini kocaman açarak İvan’ı yutmayı denedi. Ama İvan ve ağabeyleri, Yılan’ın karısının ağzına üç yüz kilo tuz atarak karşılık verdi. Canavar, İvan Popyalof olduğunu sandığı tuzu yuttu. Ancak tuzun tadını alınca bunun İvan olmadığını anlayabildi ve hemen İvan’ı kovalamaya devam etti.

      Tehlikenin çok yakın olduğunu anlayan İvan, atını bırakıp Kuzma ve Demian’ın14 demir ocağının on iki kapısı ardına saklandı. Yılan’ın karısı uçarak geldi ve Kuzma ve Demian’a seslendi: “İvan Popyalof’u bana verin.”

      “On iki kapının ardından dilini sok da kendin al,” dediler. Bunun üzerine Yılan’ın karısı kapıları yalamaya başladı. Bu arada demirciler, bütün kerpetenleri ateşte ısıtmıştı. Yılan’ın karısı, dilini demirci dükkânından içeri sokar sokmaz, kerpetenlerin gazabına uğradı. Sonra çekiçlerle öldürdükleri Yılan’ın karısını yakıp küllerini rüzgâra savurdular. Ardından evlerine döndüler. Bol bol yiyip içerek ziyafet çektiler, dans ederek gönüllerince eğlendiler.

      Ben de oradaydım ve ufak bir içki de ben içtim. Ama içki boğazıma değmeden sakalımdan aşağı akıp gitti.

      İvan Buikoviç’in (Boğa’nın oğlu) skazkalarında bu masalın bir varyantı var; ama burada Slav Aziz George’un öldürdüğü canavar bir yılan değil, Chudo-Yudo’dur 15 . Bir gece İvan, ağabeyleri uyurken nöbet tutmaktadır. O sırada “altı kafalı bir Chudo-Yudo” gelir. İvan kolayca hakkından gelir canavarın. Ertesi gece, aynı aileden dokuz başlı bir canavarı katleder ama bu defa biraz zorlanmıştır. Üçüncü gece “on iki başlı Chudo-Yudo”, “on iki kanatlı, postu gümüşten, yelesi ve kuyruğu altından” bir at üzerinde görünür. İvan, canavarın üç başını kopartır ama Lernæan Hydra’nın başları gibi, sahiplerinin “öfkeli parmağı”nın tek dokunuşuyla yerlerine tekrar yenisi çıkar. Düşmanı tarafından dizlerine kadar toprağa gömülen İvan, eldivenlerinden birini ağabeylerinin uyumakta olduğu kulübeye doğru fırlatır. Eldiven pencereleri tuz buz eder ama uykucular oralı bile olmazlar. Bu arada İvan, düşmanının altı kafasını uçurmuştur ama daha önce olduğu gibi canavarın başları yeniden çıkar. Canavarın var gücüyle itip neredeyse yere gömdüğü İvan, diğer eldiveni de kulübeye atar. Bu kez eldiven çatıyı delip geçmiştir. Ama ağabeyleri hâlâ mışıl mışıl uyumaktadır. Nihayet, Chudo-Yudo’nun dokuz başını boş yere uçurduktan ve koltuk altlarına kadar kara toprağa gömdükten sonra İvan, başlığını kulübeye fırlatır. Darbenin etkisiyle kulübe sallanır, kirişleri kopar. Bunun üzerine ağabeyleri uyanır ve yardımına koşarlar. Hep birlikte Chudo-Yudo’yu yok etmeyi başarırlar. Üç canavarın dul eşleri olan “Chudo-Yudo hanımları”, “İvan Popyalof” masalında Yılan’ın kızlarına verilen rolü oynamak üzere ortaya çıkar. “Altın ve gümüş meyveli bir elma ağacı olacağım,” der birincisi, “Kim bir elma koparırsa hemen patlayacaktır.” İkincisi der ki: “Ben bir çay olacağım. Suyun üzerinde biri altın, diğeri gümüşten iki bardak olacak. Bardaklara dokunanı boğacağım.” Sıra üçüncü eşe gelir: “Altın bir yatak olacağım. O yatağa uzanan ateşlerde yanacak.” Serçe kılığına bürünmüş İvan bütün bunları işitir ve önceki masaldaki gibi hareket eder. Üç dul ölür ama “yaşlı bir cadı” olan anneleri intikam almaya karar verir. Dilenci kadın kılığına girerek geri çekilmekte olan kardeşlerden sadaka ister. İvan ona bir duka verir. Kadın, parayı değil İvan’ın uzattığı eli kavrar ve apar topar yer altına götürür. Kocası burada yaşamaktadır ve Sırpların Vy adını verdiği mitsel bir varlık olan İhtiyar Adam görünümündedir. “Demir bir kanepede yatar ve gözleri hiçbir şey görmez. Uzun kirpikleri ve kalın kaşları, gözlerini saklamaktadır,” ama “on iki cesur kahraman”ı çağırarak demir çatallar alıp gözlerini örten kılları kaldırmalarını emreder. Sonra ailesini yok eden adama bakar. Vy’nin bakışı, Medusa bakışı gibi öldürücü bir etkiye sahiptir fakat Rus masalının anlatıcı babası, СКАЧАТЬ



<p>13</p>

Rusça bir kelime olan Krof, kan anlamına gelir. (e.n.)

<p>14</p>

Kuzma ve Demian, Rus masallarında kutsal ve olağanüstü güçlere sahip demirciler olarak karşımıza çıkar. Sık sık yılanlarla mücadele ederler. (ç.n.)

<p>15</p>

Chudo kelimesi “dâhi, deha” anlamına gelmektedir. Yudo ise Judas’a gönderme olabilir ya da tamamen kafiye kurmak için kullanılmış olabilir. (ç.n.)