Efendi uyanıyor. Герберт Уэллс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Efendi uyanıyor - Герберт Уэллс страница 7

Название: Efendi uyanıyor

Автор: Герберт Уэллс

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-58-0

isbn:

СКАЧАТЬ bir gençti. Sarı sakallı anladığını belli etti. “Ah ne kadar da aptalım. Bütün isteklerinizin yerine getirileceğinden emin olabilirsiniz Efendim,” dedi. “Ne var ki kuzeninize telgraf çekmek pek kolay olmayacak. Şu anda Lonra’da değil. Şimdilik kendinizi bu meseleleri anlamak için fazla zorlamayın. Çok uzun bir süre boyunca uyudunuz. Şu an için en önemli şey, bu durumla başa çıkabilmeniz Efendim.” Graham “Efendim” kelimesini adamın farklı bir biçimde telaffuz ettiğini fark etmişti.

      Bir süre sessiz kaldı. Olup biteni anlaması mümkün değildi. Kafası iyice karışmıştı. Diğer taraftan bu garip giysili adamlar ne yaptıklarını biliyor gibi görünüyorlardı. Yine de hem onlar hem de içinde bulundukları bu oda fazlasıyla sıra dışıydı. Yeni kurulan bir yerde olmalıydı. Aniden kafasında bir şüphe uyandı. Yoksa burası halka açık bir sergi salonu muydu? Eğer öyleyse Warming’i bir güzel azarlaması gerekecekti. Ama Warming o karakterde bir çocuk değildi. Böyle bir şey yapmış olamazdı. Zaten halka açık bir sergide çırılçıplak uyanmış olması da mümkün değildi.

      Yavaş yavaş kafasında bir şeyler belirmeye başladı. Şüphe yok ki çok uzun bir süre boyunca trans halinde kalmıştı. Kendisine dikkatle bakanların yüzlerindeki saygıyla karışık korku, onların içinden geçenleri ele veriyordu. Hepsini teker teker gözden geçirdi. Duyguları çok yoğundu. Onlar da onu anlamaya çalışıyorlardı. Konuşmak için dudaklarını araladı. Yapamadı. Her nedense konuşmak zor gelmişti. Çıplak ayaklarına baktı. Sessizce izledi onları. Hiçbir şey söylemek gelmedi içinden. Çok üşüyordu. Titrediğini fark etti.

      Ona, tadı eti andıran pembe bir sıvı verdiler. İçer içmez kendisini daha iyi hissetmeye başladı.

      “Bu iyi geldi,” dedi boğuk bir sesle. Konuşmak için birkaç kez girişimde bulunsa da bir türlü dilinin ucuna gelenleri söyleyemedi.

      Can havliyle bir kez daha konuşmayı denedi. “Ne kadar…” dedi. Sesi çok zayıftı. “Ne kadar zamandır uyuyorum?”

      “Oldukça uzun bir süre uyudunuz,” dedi sarı sakallı adam. Diğerleri ile göz göze geldi.

      “Ne kadar?”

      “Çok uzun bir süre.”

      “Evet,” dedi Graham. Biraz sinirlenmişti. “Ben, ben… Çok uzun bir süre? Uzun yıllar? Kafam karışıyor iyice. Siz de…” Hıçkırdı. “Siz de lütfen bana kaçamak cevaplar vermeyin. Ne kadar zamandır uyuyorum ben?”

      Durdu. Nefes alışları düzensizleşmişti. Gözlerini ovuşturdu. Kendisine net bir cevap verilmesini bekliyordu.

      Etrafındaki insanlar alçak sesle konuşuyorlardı.

      “Beş ya da altı yıl mı?” diye sordu hafifçe. “Yoksa daha mı fazla?”

      “Bundan çok daha fazla.”

      “Daha fazla?”

      “Fazla.”

      Yüzlerine baktı. Bakışlarında dehşet dolu bir ifade vardı.

      “Çok uzun yıllar,” dedi kızıl sakallı.

      Graham oturdu. Zayıf elleriyle nemlenen gözlerini ve yüzünü sildi. “Çok uzun yıllar,” diye tekrarladı. Sıkıca kapattı gözlerini. Tekrar açtı. Etrafında gördüğü birbirinden garip şeyleri birer birer incelemeye başladı.

      “Kaç sene?” dedi.

      “Bunu öğrendiğinizde şaşıracaksınız. Kendinizi hazırlamanız gerekiyor.”

      “Yani? Söyleyin artık.”

      “Tahmin edebileceğinizden çok daha fazla.”

      Bu garip konuşmalar fazlasıyla rahatsız edici olmaya başlamıştı. “Evet, ne kadar?”

      Odadakilerden ikisi kendi aralarında bir şeyler konuştular. Bir takım rakamlar telaffuz ediyorlardı. Tam olarak duyamadı.

      “Ne kadar dediniz?” diye sordu Graham. “Ne kadar? Böyle bakıp durmayın. Hadi söyleyin artık.”

      Adamların fısıldaşmaları arasında iki kelime özellikle dikkatini çekti, “İki yüzyıldan…”

      “Ne?” Bu kelimeleri söyleyen gence döndü. “Kim söyledi bunu? Ne demek şimdi bu? Nasıl iki yüzyıl?”

      “Evet,” dedi kızıl sakallı adam. “İki yüzyıl…”

      Graham kendisine söylenen rakamı tekrarladı. Yüksek bir rakam duyacağını tahmin ediyordu. Kendini hazırlamıştı buna. Ne var ki şimdi iki yüzyıl boyunca uyuduğu gerçeği ile karşılaştığında tam anlamıyla bozguna uğramıştı.

      “İki yüzyıl,” dedi yeniden. Beyninin içinde fırtınalar kopuyordu. “Peki ama…”

      Hiç kimse bir şey söyleyemedi.

      “Sen, gerçekten iki yüzyıl dedin değil mi? Ben yanlış anlamadım.”

      “İki yüzyıl yani iki asır,” dedi kızıl sakallı adam.

      Hep birlikte durdular. Graham yüzlerine baktı. Kimsenin şaka filan yaptığı yoktu. Duydukları gerçekti.

      “Ama bu mümkün değil,” dedi. Kabullenemiyordu duyduklarını. “Herhalde bir rüya görüyorum. Bir trans hali bu kadar uzun süremez. Bu gerçek değil. Siz benimle kafa buluyorsunuz. Hadi söyleyin. Şaka değil mi tüm bunlar? Daha birkaç gün önce Cornwall sahilinde yürüyüş yapıyordum ben…”

      Sesi titriyordu.

      Sivri sakallı adam çekinerek konuşmaya başladı. “Tarih alanında pek iyi değilimdir Efendim,” dedi zayıf bir sesle. Diğerlerine baktı.

      “Doğrudur Efendim,” dedi bir başkası. “Boscastle, eski Cornwall düklüğündeydi. Güneybatıda, mandıra çayırlarının ilerisinde kalıyor. Hâlâ bir ev vardır orada. Bir keresinde orada bulunmuştum.”

      “Boscastle!” Graham gözlerini delikanlıya dikti. “İşte, işte buydu. Boscastle. Küçük Boscastle. Uyuduğumda orada bir yerlerdeydim ben. Kesin olarak hatırlayamıyorum. Hatırlayamıyorum.”

      Elini alnına götürdü ve fısıldadı. “İki yüzyıldan fazla…”

      Çok hızlı konuşuyordu. Yüzünde belirgin tikler oluşmuştu. Ama aslına bakılırsa göründüğünden daha sakindi. “Eğer bu söylediğiniz doğruysa… Eğer doğruysa o zaman uyumadan önce tanıdığım tüm insanlar ölmüş olmalı…”

      Yanıt veremediler.

      “Kraliçe ve kraliyet ailesi, bakanlar, kilise ve devlet… Asiller ve halk, zenginler ve yoksullar, onlar ve diğerleri… İngiltere hâlâ yerinde duruyor mu peki? Londra diye bir yer var mı hâlâ? Doğru ya, burası Londra. Sizler de benim bekçilerimsiniz. Ve siz? Siz de öyle olmalısınız!”

      Yüzünde kasvetli bir ifade vardı. Öylece oturdu bir süre. “Peki, ben neden buradayım? Yok yok konuşmayın. СКАЧАТЬ