Bir nefeste dünya tarihi. Emma Marriott
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bir nefeste dünya tarihi - Emma Marriott страница 7

Название: Bir nefeste dünya tarihi

Автор: Emma Marriott

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-62-7

isbn:

СКАЧАТЬ ve Roma’nın Kuruluşu

      Etrüskler, Antik Etruria’nın yerleşimcileriydi (Bu bölge hemen hemen bugünkü İtalya’nın Toskana’ya karşılık gelmektedir). Etrüsk kültürü İtalya’da M.Ö. 800’lerden itibaren gelişmeye başladı. Etrüskler, M.Ö. 7. ve 6. yüzyıllarda Orta İtalya’nın büyük bölümünde hakimiyet kurmuşlardı.

      Etrüsklerin kökeni bir gizem olarak kalmıştır. Bir teoriye göre Hitit İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından Asya’dan İtalya’ya gelmişlerdir. Etrüskler Yunan alfabesinden türemiş olan bir alfabe kullanmaktaydılar. Dilleri tam olarak tercüme edilememiştir. Zengin arkeolojik kalıntılar; etkileyici bronz işlerini, figüratif oymaları ve Roma’yı etkisi altında bırakan mimari anlayışı da biçimlendiren güçlü bir sanatsal geleneğin varlığını ortaya koyar. Etrüskler, planlı bir şehir inşa eden ve kadınların kamu hayatına dahil olmasına izin veren ilk toplumdur. Aynı zamanda önemli bir deniz gücüne sahiplerdi.

      M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına doğru Yunanlılar tarafından Orta İtalya’nın güney bölgelerinden çıkarıldılar (Yunanlılar güneyde Magna Graecia’yı kurdular). Aynı zamanda antik Hint-Avrupa kabileleri olan Latinler ve Samnitler ile de karşı karşıya geliyorlardı.

      Roma şehri Roma söylencelerine göre M.Ö. 753 yılında kurulmuştu. Aralarında Etrüskler ve Latinlerin de bulunduğu çeşitli topluluklar bu bölgede yerleşik durumdaydılar. İlk kralı ve kurucu babası olan Romulus’u Latin ve Etrüsk kökenli altı kral izledi. Efsaneye göre, M.Ö. 509 yılında bir Tiran yönetici olan Tarquinius Superbus, o kadar baskıcı davrandı ki Romalıların kendisini şehirden sürmelerine neden oldu. Onun arkasından Romalılar bir cumhuriyet kurdular.

      M.Ö. 474’te Etruria’nın donanması, Magna Graecia şehirlerinden oluşan bir koalisyon tarafından Cumae Savaşı’nda yenilgiye uğratıldı. Bunun ardından Etrüsk Medeniyeti uzun ve acılı bir gerileme dönemi yaşamaya başladı. M.Ö. 3. yüzyılın ortalarında ise Roma Cumhuriyeti tarafından tamamen asimile edildi.

Antik Yunan ve Demokrasinin Doğuşu

      Miken Medeniyeti’nin çöküşünü izleyen belirsizlik yıllarının ardından Yunanistan’da güçlü şehir devletleri ortaya çıkmaya başladı. Antik Yunan’ın kültürel ve bilimsel başarıları zamanla büyük bir yaygınlık kazanacak ve Roma İmparatorluğu’nu etkileyecekti. Bu kültürün Batı medeniyeti üzerinde de büyük bir etkisi olduğu ifade edilebilir.

      M.Ö. 730’larda Yunanistan’da başlayan kasaba hayatı hızla gelişti. Denizaşırı ticaret ve tarımsal üretim yaygınlaştı. Bu noktada kısmen Asur İmparatorluğu’nun (Bkz. sayfa 21) büyüyen gücü ve lükse olan doymak bilmez arzusu rol oynuyordu. Bu kasabalar zamanla güçlü şehir devletleri haline geldi. Atina, Sparta, Korint, Thebai Yunanistan’ın antik döneminde (M.Ö. 650-480) en güçlü şehir devletleriydi. Zaman zaman birbirleriyle savaşsalar da bu şehir devletleri her dört yılda bir Yunanistan’ın prestijli spor etkinliği olan Olimpiyat Oyunları’nda bir araya gelirlerdi. Artış gösteren ticaret, esnek bir yazı sisteminin geliştirilmesine imkan vermişti (Fenike alfabesinin geliştirilerek benimsenmesiyle ortaya çıkmıştır). Okuma yazma seviyesi de epeyce yüksekti. Yunanistan’ın antik döneminde Homeros destanları doğdu, İlyada ve Odysseia. Aynı şekilde Pisagor matematik teoremlerinin geliştirilmesi gibi Mısır, Bizans, Sicilya’daki Syracuse’da Yunan ticaret merkezi ve kolonilerinin kurulması da bu döneme denk gelmekteydi.

      Klasik Yunanistan (y. M.Ö. 480-336) Yunan tarihinin en parlak çağı olarak anımsanmaktadır. Yüzlerce şehir ya da şehir devleti, en güçlüleri olan Atina tarafından yönetiliyordu. Bu dönemde Yunanlılar kendi topraklarını işgal etmek isteyen Perslere karşı direndiler. Bu savaşlardan en ünlüleri M.Ö. 490’da yapılan Maraton Savaşı’dır (Bkz. sayfa 34). Bu zaferi kutlama amacıyla Atina’da Parthenon inşa edilmiştir. M.Ö. 5. yüzyılda, Atinalılar güçlü bir biçimde Sparta istilasına karşı direniş göstermişlerdir. Atinalılar, yerel toprak sahiplerinin zalim yönetiminden kaçınmak için dünyanın ilk demokrasisini kurdular (Demokrasi Yunanca “halk yönetimi” anlamına gelen Demokratia kelimesinden türemiştir). Demokraside tüm vatandaşlar eşit haklara sahipti (Sokak kadınları, köleler, çocuklar ve yabancılar hariç). Şunu hatırlatmakta yarar var; söz konusu haklara sahip olmayan halkın oranı yüzde 85 ile 90’a tekabül etmektedir.

      M.Ö. 431-404 yılları arasında yaşanan Atina-Sparta Peleponezya Savaşı, Sparta’nın bölgede hakim güç olmasıyla sonuçlandı. Atinalılar bir daha asla eski güçlerine kavuşamadılar. M.Ö. 411 yılında Atina demokrasisi yıkıldı.

Büyük İskender ve Helenistik Dönem

      M.Ö. 339 yılında Yunanistan’ın Makedonyalı II. Philip tarafından fethi (savaşçı bir aristokrasi tarafından yönetilen komşu krallık) Yunanistan’da Helenistik dönemin (y. M.Ö. 323-30) başlangıcıydı.

      Sıra dışı bir asker olan II. Philip süvarileri ve savaş makinalarını kullanarak Yunanistan’da savaşın anlamını değiştirmiştir. M.Ö. 336 yılında suikasta uğrayan Philip’in Pers İmparatorluğu’nu fethetme düşünü 20 yaşındaki oğlu III. İskender gerçekleştirecekti. Filozof Aristo’nun öğrencisi olan İskender daha sonra Büyük İskender olarak ün salacaktı. Babasının ordusu ona miras kalmıştı. İskender dünyanın en büyük imparatorluğunun inşasıyla tamamlanacak olan bir süreç başlattı (Kendi adını tarihe en büyük askeri dâhilerden biri olarak altın harflerle yazdırdı).

      İskender tahta çıkar çıkmaz Pers Ülkesi’ni işgal etti ve M.Ö. 333 yılında İssus Savaşı’nda Kral Darius’u yenilgiye uğrattı (Böylece Anadolu’da Yunan şehirleri özgürlüklerine kavuşmuş oluyordu). Sonra Suriye’yi ele geçirdi, Sur şehrini yıktı ve ardından Mısır ve Kuzeybatı Hindistan’ın da içinde bulunduğu geniş toprakları fethetti. Yunan dili ve kültürü bu coğrafyalara yayılmaya başladı. M.Ö. 332 yılında İskender tarafından Mısır’da kurulan İskenderiye ve Suriye’de kurulan Antakya, Helenistik kültürün yeni merkezleri oldu. Bu dönemde Yunan şehir devletlerinin etkisi azaldı.

      M.Ö. 323 yılında İskender’in ölümünün ardından imparatorluğun büyük bölümü İskender’in Makedon generalleri arasında pay edildi. General I. Ptolemaios Soter’in (M.Ö. 323-285 yılları arasında ülkeye hükmetti) Mısır’daki hanedanlığı Roma (Bkz. sayfa 17) tarafından fethedilene dek yaklaşık 300 yıl ayakta kaldı. General Selevkos’un (M.Ö. 312-281 yılları arasında ülkeye hükmetti) soyundan gelenler ise Avrupa’da Trakya ve Doğu’da Hindistan sınırlarına dek uzanan toprakları yönettiler. Bu döneme M.Ö. 2. yüzyıl ortalarında Part İmparatorluğu son verecekti (Bkz. sayfa 35).

Roma Cumhuriyeti

      M.Ö. 509 yılında Roma, asiller tarafından bir cumhuriyet olarak kuruldu (Bkz. sayfa 49). Senato’nun seçtiği iki konsül tarafından yönetiliyordu. Bu antik şehirden doğan medeniyet (dili, kültürü ve teknolojik başarıları) bin yıldan uzun bir süre yaşayacak ve sonunda Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu kapsayan bir imparatorluğa yayılacaktı.

      Roma, M.Ö. 509’dan sonraki yüzyıllarda hızla büyüdü. Etrüskleri, Samniteleri, İtalya’daki Yunan kolonilerini yenilgiye uğrattı ve çok ünlü olan Appian Yolu’nu inşa etti. M.Ö. 272 yılında İtalya’nın tamamı kontrol altına alınmıştı. Kartaca’yla olan sürtüşmeler Pön Savaşları’nın başlamasına neden oldu (M.Ö. 264-146). Kartaca Generali Hannibal’ın (Bkz. sayfa 41) ortaya çıkması bu sürtüşmelerin önemli bir nedeniydi. M.Ö. СКАЧАТЬ