Bir nefeste dünya tarihi. Emma Marriott
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bir nefeste dünya tarihi - Emma Marriott страница 5

Название: Bir nefeste dünya tarihi

Автор: Emma Marriott

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-62-7

isbn:

СКАЧАТЬ (M.Ö. 53) Marcus Licinius Crassus’u yenilgiye uğrattılar (Bu olay Roma tarihinin en büyük askeri felaketlerinden biridir. 44.000 Roma askerinin katıldığı savaştan geriye 10.000 asker sağ olarak dönebilmiştir). Bu savaş Roma’nın doğuya ilişkin hırslarının sonu oldu. Birbirini izleyen Roma-Part Savaşları’nda (M.Ö. 66-M.S. 217) çeşitli Roma imparatorları bölgeyi işgal etmişlerdir. Hatta bir keresinde Part İmparatorluğu’nun başkenti Tizpon ele geçirilmiştir. En sonunda istikrarsızlık ve Part İmparatorluğu’nun kendi yöneticileri arasındaki savaşlar İran’ın Fars bölgesinden bir hükümdar ve Sasani İmparatorluğu’nun kurucusu olan I. Ardeşir döneminde Part İmparatorluğu’nun çöküşüne neden olmuştur.

Sasani İmparatorluğu

      M.S. 224 yılında Ardeşir tarafından kurulan Sasani İmparatorluğu İran tarihinin en etkili ve önemli dönemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Antik Pers kültürü (İslam fethi öncesinde) bu dönemde doruk noktasına ulaşmıştır.

      Tizpon şehrindeki Sasani Sarayı parlak bir kültüre ev sahipliği yapıyordu. Astronomi, sanat, tıp ve felsefe alanlarında çeşitli çalışmalar yapılıyordu. Boş zamanlarda satranç ve polo gibi oyunlar oynanırdı. Sasani sanat çalışmalarının İslam sanatı üzerinde son derece büyük bir etkisi olmuştur. Onun etkileri Çin’de, Orta Asya’da ve hatta Batı Avrupa’da bile hissedilmiştir. Sasaniler aynı zamanda kaya oymaları ile ünlenmişlerdi.

      Suriye çölünden Kuzeybatı Hindistan’a kadar yayılan imparatorluğun kuruluşu başta Roma olmak üzere, Hunlar, Türkler ve Bizans İmparatorluğu gibi önemli güçlerle uzun savaşlara neden oldu. Ermenistan’ın fethi sırasında Kral I. Şapur (M.S. 240/242-272) M.S. 260 yılındaki Edessa Savaşı’nda Roma İmparatoru Valerian’ı yenip tutsak almasıyla ünlenmiştir. M.S. 296 yılında Romalılar üstünlüğü yeniden ele geçirdiler. Böylece Sasaniler, Ermenistan ve Mezopotamya’dan çıkarıldılar. İmparatorluk güçlü krallarla (M.S. 579 yılında önce I. Khosrau gibi) ve güçlü yerel asiller arasındaki güç mücadelelerine sahne oldu. Arap fethinden önce, 7. yüzyılda çözülme başlamıştı. Bu sürece paralel olarak Zerdüştlük inancı da gücünü kaybetmeye başladı.

İbraniler ve Onların “Tek Gerçek Tanrısı”

      İbraniler, Sami göçebeleridir. M.Ö. 2. binyılın sonlarına doğru doğudan Kenan’a göç etmişlerdi. Filistinlilerin yenilgisinin ardından (Filistin sahilinde yerleşmiş olan denizci halk), Kral Davud (M.Ö. 1006-962), Sur şehrindeki Fenike Kralı Hiram’ın yardımları ile Filistin’i birleştirdi. Kudüs’ü dini ve siyasi başkenti haline getirdi. M.Ö. 930’dan sonra, ülke yeniden bölündü: Kuzeyde İsrail, güneyde Kudüs’ü de kapsayan Yahudiye.

      M.Ö. 721’de Asur, İsrail’in kontrolünü ele geçirdi. M.Ö. 586’da Yahudiye, Babil egemenliğine girdi. Yahudiyeliler (İbranilerden ve İsraillilerden farklı olarak Yahudiler olarak bilinmektedir) Babil’e sürgüne gönderildiler. Yahudi Tevratı adını verdikleri ve Hıristiyan İncil’inin ilk kitabı olan metinde tarihlerini yazmaya başladılar. M.Ö. 538’de Babil, Perslerin eline geçince, Yahudilerin Kudüs’e geri dönmelerine izin verildi. Yahudiliğin politik ve dini temelleri orada atıldı. Kimi Yahudiler Babil’de kalmaya karar verdiler. Böylece ilk Yahudi diaspora topluluğunu oluşturdular.

      Bu süreç içerisinde Yahudiler, kendilerinin tek tanrının seçtiği halk olduğuna inanmışlardı. Bu kadir-i mutlak ve yegane gerçek tanrı, dini metinlere göre M.Ö. 2. binyılın ilk yarısında kendisini çoban İbrahim’e göstermişti. Monoteizm olarak anılan bu tek tanrı inancı Hıristiyanlık ve İslam dinlerini etkiledi. Her iki din de İbrahim’in dini kuruculuğunu tanıyorlardı (İncil’e göre İsa, İbrahim’in soyundan geliyordu. İslami geleneğe göreyse İbrahim peygamber, Arap ve Yahudi halklarının atasıdır).

      M.Ö. 333 yılında Büyük İskender Filistin’i fethetti. Daha sonra bölge, aralarında Romalıların, Sasanilerin ve Bizans İmparatorluğu’nun da bulunduğu bir dizi imparatorluğun hakimiyetine girdi. Bölgedeki Yahudi varlığı giderek azaldı ve Celile onların dini merkezleri haline geldi. M.S. 636 yılında Araplar bölgeyi fethettiler. 1300 yıl boyunca Filistin Müslümanların kontrolünde kaldı.

Hıristiyanlığın Doğuşu

      M.S. 30 yıllarında, o sıralar bir Roma eyaleti olan Filistin’deki Celile’de İsa adındaki bir Yahudi marangoz, Yahudi takipçilerine tek tanrıyı anlatan vaazlar vermeye başladı. Öğretisi popüler hale geldi ve çok sayıda takipçi kazandı (Bunlardan havariler adıyla bilinen on ikisini mesajını diğer insanlara iletmeleri için seçmişti). İsa merhametli ve şefkat dolu bir tanrıyı anlatıyordu. Tüm insanları ve tüm ırkları kucaklayan bir tanrı. Onun adına yapılan dini törenlere yardımseverlik, alçakgönüllülük ve samimiyet damgasını vuruyordu.

      İsa, öğretileri nedeniyle kısa zamanda Yahudi otoriteleri ile çelişkiye düştü. Onu politik ve sosyal huzuru bozan bir kişi gibi görüyorlardı. En üst Yahudi yargıcı olan Sanhedrin tarafından Kudüs’te ölüme mahkum edildi. Onu Roma Valisi Pontius Pilate’nin karşısına çıkardılar. Pilate, İsa’nın çarmıha gerilerek idam edilmesi emrini verdi. Çarmıha gerilmesinden üç gün sonra İsa’nın dirildiği iddia edildi. Bu durum takipçilerinin onun Mesih (“Christ”, Yunanca kutsal kişi) olduğu yönündeki inançlarını doğruluyordu.

      Sonraki iki yüzyıl boyunca Yeni Ahit’in dört incilinde anlatılan İsa’nın öğretisi Roma dünyasında yaygınlaştı. Bu süreçte Küçük Asyalı eski bir çadır imalatçısı olan St. Paul’ün yazdıkları önemli bir rol oynamıştı. Yeni Ahit’in yirmi yedi kitabından on üçü onun elinden çıkmıştı. Roma imparatorları ümitsizce bu yeni ve tehlikeli kültün yaygınlaşmasını engellemeye çalıştılar. Bunun için ilk Hıristiyanlara büyük baskılar yapıldı. Hıristiyanları hedef alan en kitlesel baskı uygulamaları M.S. 250 yılında Decius ve M.S. 303 – 311 yılları arasında Diocletian dönemlerinde yaşanmıştır. Sonunda M.S. 313 yılında İmparator I. Konstantin bir hoşgörü buyruğu yayınlamış ve M.S. 324 yılında Hıristiyanlığın ülkenin resmi dini olmasına yol açan süreci başlatmıştır (Bu süreç M.S. 381 yılında Birinci İstanbul Konsili’nde tamamlanacaktır). Daha sonra Hıristiyanlık Avrupa’da ve daha da uzaklarda yaygınlaşmaya devam etmiştir. Batı medeniyetinin şekillenmesinde çok büyük bir etkisi olmuştur.

Kuş Krallığı

      Mısır’dan sonraki ilk önemli Afrika devleti olan Kuş Krallığı (Kuşitler) günümüzde Sudan sınırları içerisinde yer alan Nubiya’nın yukarı bölgelerinde kurulmuştu. Giderek büyüyen krallık bir yüzyıl içerisinde Mısır’ı fethetmiştir.

      M.Ö. 2000 yıllarında Kuşitler büyük ölçüde kuzey komşusu Mısır’ın egemenliği altındaydı. Buna rağmen Kuşitler zengin ve bağımsız bir kültür geliştirebilmişlerdi. M.Ö. 1000 civarında Mısır etkisi zayıflarken Kuş yöneticileri bağımsızlıklarını kazandılar. M.Ö. 800 yılında başkenti Napata olan yeni Kuşitler kuruldu. M.Ö. 715 civarında Kral Piye ve Kral Şabaka liderliğindeki Kuşitler, Mısır’daki hakim hanedanlığı devirip ülkeyi fethettiler. M.Ö. 654 yılında kadar Kuş kralları yeni firavunlar olarak ülkede hüküm sürdüler. Yeni başkentleri muhtemelen Memphis’ti. Daha sonra gerçekleşen Asur istilası onları Kuş bölgesine geri dönmeye zorladı.

      Kuş Medeniyeti gelişmeye devam etti. M.Ö. 591 yılında başkentlerini güneydeki Meroë şehrine taşıdılar. Burası Nil’in doğu kıyısındaydı ve Kızıldeniz’e yakındı. Başkentte ticaret gelişme gösterdi. Özellikle abanoz, fildişi ve altından yapılan süs eşyalarının ticareti çok yaygındı. Tapınakları, evleri ve sarayları СКАЧАТЬ