Название: Kralların YürüyüŞü
Автор: Морган Райс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Героическая фантастика
Серия: Felsefe Yüzüğü
isbn: 9781632910769
isbn:
“Keskin kisminda degil, ama kabzasinda isaret var!” diye bagirdi Gareth. “Alt tarafinda! Dikkatli bakmamissin. Seni salak,” dedi Gareth. Sinirden köpürüyordu. “Altinda atimin amblemi isli. Kraliyet ailesini taniyan herkes o kilicin sahibinin ben oldugumu anlayabilir.”
Saskin saskin duran Firth’e bakti. Gareth onu öldürmek istiyordu.
“Peki kilici ne yaptin?” diye üstüne gitti Gareth. “Lütfen üzerinde oldugunu söyle. Yaninda getirdigini söyle. Lütfen.”
Firth yutkundu.
“Ondan dikkatlice kurtuldum. Kimse bulamaz.”
Gareth’in surati asildi.
“Tam olarak nerede?”
“Tas kanaldan kalenin kanalizasyonuna attim. Onlari da saatte bir toplayip nehre döküyorlar. Endiselenmeyin lordum, simdi çoktan nehrin dibini boylamistir.” Aniden kalenin zilleri çalmaya basladi ve Gareth kosup pencereden disari bakti. Panik halindeydi. Asagi baktiginda kaleyi çevreleyen kalabaligi ve karisikligi gördü. Çalan ziller tek bir anlama gelebilirdi: Firth yalan söylemiyordu. Babasini öldürmüstü. Buna zar zor inanabiliyordu.
Gareth vücudunun buz kestigini hissetti. Böyle bir kötülügü harekete geçirdigine inanamiyordu. Ve en fenasi da, bunu Firth uygulamaya geçirmisti.
Kapi birden vurulmaya baslandi ve içeri bir kaç kraliyet muhafizi girdi. Bir an için Gareth tutuklanacaklarini düsündü.
Ama onu sasirttilar ve karsisinda hazir olda durdular.
“Lordum, babaniz biçaklandi. Suikastçi hala etrafta olabilir. Güvenliginiz için odanizdan çikmamanizi öneririz. Baba-niz agir bir yara almis.”
Son cümleyi duydugunda Gareth’in tüyleri diken diken oldu.
“Yaralanmis mi?” diye tekrarladi Gareth. Kelime bogazina yapisiyor gibiydi. “Hala hayatta mi?”
“Evet lordum. Ve umuyoruz ki hayatta kalmaya devam edip bize bu haince isi kimin yaptigini söyleyecek.”
Muhafizlar kisa bir selam durup odadan aceleyle çiktilar ve arkalarindan kapiyi kapadilar.
Gareth öfkeyle doldu ve Firth’i omuzlarindan tutup tas duvara itti. Firth korkmus bir sekilde ona bakiyordu. “Ne yaptin sen?” diye bagirdi Gareth. “Ikimizin de isi bitti!” “Ama… ama…” Firth kekeliyordu. “Öldügüne emindim!” “Pek çok seyden eminsin sen,” dedi Gareth, “ve hepsinde de yaniliyorsun!” Gareth’in aklina bir fikir geldi. “Su hançer,” dedi. “Çok geç olmadan onu bulmaliyiz.” “Ama onu attim lordum,” dedi Firth. “Simdi nehirdedir!” “Onu kanalizasyona atmissin. Bu nehirde oldugu anlamina gelmez.” “Ama büyük ihtimalle öyledir!” dedi Firth. Gareth artik bu saçmaliga dayanamiyordu. Sinirle yanindan geçip odadan çikti ama Firth pesine takildi. “Seninle gelecegim. Hançeri tam olarak nereye attigimi sana gösterecegim.” Gareth koridorda durdu ve dönüp Firth’e bakti. Kan içindeydi ve muhafizlarin bunu fark etmemis olmasina sasirdi. Sansliydi. Ama simdi kendisine her zamankinden daha çok yük oluyordu. “Bunu sadece bir kez söyleyecegim,” dedi Gareth sinirle. “Hemen odama git, kiyafetlerini degistir ve eskilerini yak. Bütün kan izlerinden kurtul. Sonra da kaleyi terk et. Bu gece benden uzak dur. Beni anliyor musun?” Gareth Firth’i itti ve arkasini dönüp kosmaya basladi. Koridoru geçti, dönen merdiveni indi ve hizmetçilerin bölümüne girdi.
Sonunda bodrum kata gelip girdiginde hizmetçiler ona bakiyorlardi. Tencereleri ovuyor ve su isitiyorlardi. Koskoca firinlarda atesler yaniyordu ve lekeli önlükler giymis hizmetçiler ter içindeydi.
Odanin diger ucunda Gareth kanalizasyon kanallarindan birinin sonunu gördü. Içi pislik doluydu ve kanaldan sürekli gelmeye de devam ediyordu.
Gareth en yakin hizmetçiye kostu ve kolunu tuttu.
“En son ne zaman degistirildi bu?” diye sordu Gareth.
“Daha bir kaç dakika önce nehre götürüldü lordum.”
Gareth döndü ve kosarak odadan çikti. Koridorlari resmen uçarak geçiyordu. Merdivenleri çikti ve disari çiktiginda serin gece havasi onu karsiladi.
Çimleri asip nehre dogru kosarken nefessiz kalmisti.
Nehre yaklasinca kiyiya yakin büyük bir agacin arkasina saklandi. Iki hizmetçi koca bir kazani kaldirmis, içindekileri nehrin akintisina döküyorlardi.
Kazan tamamen ters dönüp içindekiler tamamen dökülene kadar bekledi. Hizmetçiler tekrar kaleye dönmeye basladilar.
Gareth simdi tatmin olmustu. Kimse kiliç falan bulmamisti. Hançer nehirdeydi ve açiga çikmayacakti. Babasi bu gece ölürse katili bulunamayacakti çünkü kanit yoktu.
Yoksa var miydi?
Beşinci Bölüm
Arka geçitlerden babasinin odasina giderlerken Reese’i Thor, onu da Krohn takip ediyordu. Reese onu tas duvarda sakli gizli bir kapidan geçirmis ve mesale tutarken dar bir alanda pek çok dönemeçten tek sira halinde ilerlemislerdi. Dar bir merdivenden çiktiktan sonra baska bir geçide gelmislerdi. Her döndüklerinde karsilarina baska bir merdiven çikiyordu. Thor bu yolun ne kadar karisik olduguna hayret etti.
“Bu geçit kalenin içine yüzlerce yil önce yapilmis,” diye açikladi Reese yolda ilerlerken. “Üçüncü MacGil krali, yani babamin büyükbabasi tarafindan yaptirilmis. Buna bir kusatmadan sonra bir kaçis yolu olarak ihtiyaç duyulmus. Ne kadar ironiktir ki o zamandan beri tekrar hiç kusatma altina alinmadik ve bu geçitler de yüzyillardir kullanilmadi. Her yerine tahta çakilmisti ve ben seneler önce burayi kesfettim. Zaman zaman burayi kullanmayi seviyorum. Kalenin içinde dolanmami ve kimsenin bundan haberi olmamasini sagliyor. Eskiden Gwen, ben ve Godfrey buranin içinde saklambaç oynardik. Tek kuralimiz vardi: Mesale kullanmak yasakti. Zifiri karanlikta oynardik ve bu korkutucu olurdu.”
Reese ezberden büyük bir ustalikla yolunu bulup ilerlerken Thor da ona ayak uydurmaya çalisiyordu.
“Bu kadar dönemeci nasil hatirliyorsun?” diye sordu Thor hayranlikla.
“Bu kalede bir çocuksan yalniz büyüyorsun,” dedi Reese, “özellikle de senin disinda herkes yasli ve sen Lejyon’a katilamayacak kadar gençsen. Yapacak baska bir sey yok ki. Buranin bütün deliklerini ve gizli yerlerini ögrenmeyi kendime görev edinmistim.”
Tekrar döndüler ve üç adim asagi indiler. Sonra duvardaki alçak bir çatlaktan geçtiler ve uzun bir merdivenden indiler. Sonunda Reese onlari üstü tozlu, mese agacindan yapilmis kalin bir kapinin önüne getirdi. Kulagini koyup içeriyi dinledi. Thor hemen arkasindaydi.
“Bu ne kapisi?” diye sordu Thor.
“Sessiz ol,” dedi Reese.
Thor sustu ve o da egilip kulagini kapiya yaslayip dinlemeye basladi. Krohn arkalarinda durmus onlari izliyordu.
“Bu arka kapi babamin odasina açiliyor,” diye fisildadi Reese. “Içeride onunla beraber kimin oldugunu anlamaya çalisiyorum.”
Thor heyecanli bir biçimde kapinin ardindaki boguk sesleri dinlemeye devam etti.
“Görünüse СКАЧАТЬ