Название: Kazak Folklorunun Tarihi
Автор: Avelbek Koniratbayev
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6981-48-5
isbn:
Tektanrıcılık, büyük kölelik sistemi döneminde ortaya çıkmıştır. Çünkü köle sahipleri tek dinî inanç meydana getirmedikçe halkı yönetememişlerdir. Sonuç olarak totemizm anlayışı için çok eski dönemlerde ortaya çıkan yerel (lokal) boy inançları diyebiliriz.
Totemizm, bütün halklara özgüdür. Örneğin, İran Edebiyatı eseri “Avesta” kitabında gök ve yer Ahura-Mazda tarafından; açlık, hastalık, kış, ecel gibi varlıklar ise Angra-Mainiu tarafından yaratıldığına dair bilgiler yer almıştır. Bu tür düalizm örnekleri Altay Türklerinde insan ve doğa ilişkilerinde görülmektedir.
Totemizmde Tanrı yoktur. İnançlar da sürekli değişmiştir. Çünkü yaşam ve sanayi güçleri geliştikçe insan doğa ve toplumla yakından ilgilenerek yeni kavramlar bulmuşlardır. Mitolojik inanç ile dinî anlayış aynı değildir.
Sanayi güçlerin gelişme sürecine gelirsek, tarih sahnesine sınıf sisteminin çıkmadığı bir dönemde, göçebe halklar üç farklı kavram aşamasından geçmişlerdir: a) ilk boy sistemi döneminde, insanlar doğadaki hazır yiyeceklerle beslenmişler. Totemizm inançları bu dönemde ortaya çıkmaya başlamıştır; b) Anaerkil dönem. Ana-Kadınlar tarafından yönetilen toplumsal bir sistemdir. Evlilik ve aile hayatına henüz geçilmeyen; toplu şekilde evlilik, dayıerkil (avunkulat) ve heterizmin yaygın olduğu bir dönemdir. Güneş ve toprağa, özellikle ana-kadına tapma daha çoktu. Bunlarla ilgili olarak yeni totem, yeni mitler ortaya çıkmıştır; c) Ataerkil dönem. Toplum liderlerinin erkekler olduğu bir dönemdir. Çünkü av, avlama ve onları evcilleştirme işleri erkeklerin görevleri olarak yer değiştirmiştir. Bu dönemde evlilik ve aile hayatı, avcılık, antropolojik mitler (cadı, dev, jelayak) ve Şamanizm ortaya çıkmıştır. Bundan sonra tek tanrıcı dinler dönemi başlamıştır. İşte bu bağlamda totemik, mitolojik düşünme ve ilk karakter tipleri ortaya çıkmıştır. Masal, efsane ve destanların ortaya çıkmaya başladığı dönem, işte bu dönemdir.
Eskiden şiir sanatı dinden daha etkili ve güçlüydü. G. D. Sanjeyev, şiir sanatına dayanarak, Moğol destanlarının, farklı boylardaki farklı aşiretler birliğinin dağılmaya yüz tuttuğu dönemde ortaya çıkmaya başladığını ileri sürmüştür (Sanjeev’den akt. Konıratbayev 1991). Bu bağlamda totemizm ve mitoloji unsurlarından bahsetmek, folklorun doğasını tarihî açıdan geniş bir şekilde ele almamıza olanak sağlar.
Bu totemi S. P. Tolstov, “Perejitki Totemizma i Dualnoy Organizatsi u Turkmen” adlı çalışmasında ayrıntılı şekilde ele almıştır. Yazar, evlilik toteminin bütün Türk boylarında olduğunu dile getirerek: “Türkmenlerin evlilik totemi ve bizim dediğimiz mitin kökeni çok şeye açıklık getiriyor. Bu konunun tarihî sırrını tespit etmek çok önemlidir. Burada erkek ve kadın mitleri birbirlerine karşı yaratılmıştır. Kadın totemi antropolojiye dönüşür ve yerine erkek geçer (Plano-Karpini’nin Kırgız efsanesi bunu doğrulamaktadır). Türkmenlerde ilk mit türü kurt ve keçidir. Gökbörü oyunu Özbek, Kırgız ve Taciklerde biraz değişikliğe uğramıştır. Hakaslarda kurt ve dişi geyiktir (ya da köpek ve ağaç). Kırgızlarda köpek erkeklerin totemidir. Plano-Karpini’ye göre bu toteme guangyung boyunda da rastlanır. Saka ve eski İran’da öküz ve yılandır. Oğuz boylarında öküz ve kızdır (Oğuzhan). Bu mit Buryat ve Moğollarda da vardır (Boğa Noyan). Karakıtaylarda ise at ve inektir.” (Tolstov, 1948: 20) demiştir.
S. P. Tolstov’un, evlilik (bozkurt) totemi üzerine ileri sürdüğü bilgiler çok derin bilimsel verilere dayanmaktadır. Örneğin, evlilik totemi Karakıtaylarada domuz, Halaslardaki eşek ve kız, Moğollardaki kuş ve kız totemleriyle bütünleştirilmiştir. Eski efsaneye göre Urun denen bir kuştan Urun adlı bir kız doğmuş ve bu kızdan Türk-Moğol boyları türemiştir. Bu efsane Kazak ve Oğuz masallarında da geçmektedir. Örneğin, Kazaklarda bir erkeğin, evlenmeden önce sevgilisiyle görüşmeye gitmesine “urın baruv” (gizli saklı görüşmek) denilmektedir.
Yedisu boylarının VIII. yüzyıldaki efsanelerine göre Oğuz Kağan, ataerkil bir toplumun yöneticisi olarak geçmektedir. Ondan öncesinde ise sadece kurt ve kadın hakkındaki “bulanık” masal ve mitler vardı. Kurt totemi, Göktürk Kağanlığı döneminden kalan gelenek-göreneklerde de görülmektedir. Örneğin, Çin’e karşı savaşlarda Türk, Seyanto, Cucan ve Hun boyları atlarına kurt başı motifli koşumlar kullanmışlardır. “Oğuznâme” destanında Oğuz Kağan her sefere çıktığında bozkurt orduya rehberlik ederdi.
Bu, çoğunlukla anaerkil dönemde rastlanılan bir külttür. M.Ö. VI-IV. yüzyıllarda Hunların gelişine kadar köpek bütün Saka, Massaget boyları ve Orta Asya halklarının Zerdüştlük dönemine kadarki kültü sayılmıştır. Köpek toteminin iki aşamasını görebiliriz: İlki ölüyü gömme geleneğiyle bağlantılı, ikincisi ise köpek, ailenin kutu (bereketi, uğuru) kabul edilmiştir. Bu, ataerkil bir külttür. Bunun örneği, Kazakların “Sırtlanlar” adlı masallarında geçmektedir. Masalda çocuğu kurttan kurtaran köpek insanlara yardım etmektedir.
At ve ejderha totemleri de Kazak inançlarında önemli bir yere sahiptir. Ejderha mitolojik ve gerçekçi bir totem olarak işlenmiştir.
Hayvancılık devrinde vahşi hayvanlar totemi ortaya çıktıysa, çobancılık zamanı geldiğinde de büyük baş hayvanlarını kutsal olarak sayma geniş bir alanı kapsamaktadır. İşte bu kavram üzerinden, öküz, yılkı totemleri doğmaktadır. Öküz – yaşam, tarımcılık, yılkı-göçebe yaşam, savaş totemleri ortaya çıkmaktadır. Bu sıraya da hayvan nasibi, köpek totemini dâhil etmekteyiz. Hayvancılık iyice geliştiği devirde şu hayvanlara ilk bakan insanlar- Yılkıcı Ata, Zengi Baba, Oysıl Kara olarak, antropolojik efsaneleri yaratmıştır. İlk başta bu kavramların esas anlamında yaşam düşünceleri olmaktadır.
Altay, Orta Asya halklarında öküz ve köpek son totemler olarak sayılmaktadır. Bunun hakkında S.P. Tolstov: “Bu adlandırmanın bizi ilgilendirecek yeri de budur, onunla birlikte, o VII-VIII. yüzyıllarda Orta Asya’yı mekân eden Türk kabilelerinin atıdır” (Tolstov, 1935: 15-20), -demiştir.
S.P. Tolstov Marrın “Skif tili/İskit dili” adlı makalesindeki sözcüklere duraklarsak, “oğız” kökündeki “ğ-z” toplanarak “s” olmaktadır, İskit dilinde ba-kar (sığır, inek), i-kuj (öküz), Latincede pe-ko-ris (sığır) olmaktadır. Almancada okş (peri, oh-sığır, Arap dilinde ba-kar (sığır, ba-ğır (deve), ba-kir (tailak), buradan Abu-Bekir sözü ortaya çıkmaktadır. Çuvaş dilinde bo-kor, bı-kır (öküz). Ay-gır sözünde şu kök dâhil edilmektedir. Bu isim sonradan Oğuz boylarının adı olarak geçmektedir. Bundan Oks-Okus, Yun. Oksos sözü çıktığını göstermektedir. Onun eski kökü de –Vahş. Eski Yunan, Arap seyahetçilerin eserlerinde Varahş-Aral denizidir (Hazar).
Böylece dillik analizle ortaya çıkarak, S.P. Tolstov. “Oğuzların boylık birliği Oksa kadarki zamanda başka bir yerden göç edip gelen kabileler değil, birlik adı da ırmak adı da eskiden beri herkese ortak totem adından, yerel dil sözünden gelmektedir. Öyleyse Orta Asya Oğuzlarına eski zamanlarda şu yeri mekân eden İskit kabilelerinin meşru mirasçısı olarak bakmamız gereklidir. Oğuz toteminin adı eski İskitler orta sırasında olması gereklidir” (Tolstoy, 1935: 16), diye yazmaktadır.
Öküz totemi bütün СКАЧАТЬ