Bir Pişmanlık Bir Ümit. Beksultan Nurjekeuli
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bir Pişmanlık Bir Ümit - Beksultan Nurjekeuli страница 19

Название: Bir Pişmanlık Bir Ümit

Автор: Beksultan Nurjekeuli

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6494-51-0

isbn:

СКАЧАТЬ yaramazımdır. Yeter ki bu sağ salim olsun.” Tekrar eğilerek torununu sevmek istedi. Torunu kendini tekrar geri çekti. Şegen, Bübiş’in yanında daha büyük görünmek istedikçe babaannesi onu beşikteki bebek gibi sevmek istiyordu.

      “Taşınırsanız Jamihan’la Şegen burada kalmayacak ki! Sizinle gelecekler.”

      Salima’nın ne öğrenmek istediğini bu sefer anlamıştı Batjan. Ancak, doğruyu gizleyip yalan söyleyemedi.

      “Her şey o kadar kolay olsa keşke! Taşınmakla, gitmekle sorun çözülse. Benim tanıdığım Jamihan’la Kameş aynı çatı altında kesinlikte yaşayamaz. Mamet bunu düşünemiyor. Kendisini sinirlerine kaptırmış vaziyette. Ben nasıl dik dik baktığında susup hemen uzaklaşıyorsam, diğer herkesin önünde titremesini bekler zavallım. Kürenbel’e giderse torunundan olabileceği aklının ucundan bile geçmiyor.”

      “Ne olur böyle kötü şeyler getirmeyin aklınıza! Jamihan sizleri ağlatır mı hiç?”

      “Ne olur, ne olmaz. Kızla gelinin birbirleriyle atışmasından endişeleniyorum. İçini kurt yemiş kuru ağacın kırıldığı gibi bir gün bozuluverir araları. Taşınmasına taşınırız da, ikisi geçinemedikten sonra hayatımızın bir anlamı kalır mı? İşte bunları düşünmek hayatımı zehir ediyor.”

      “Evet, evet,” dedi Salima kadının endişesini anlayışla karşılayarak. Şegen’in yanında pek bir şey söyleyemedi. Sadece derin bir ah çekip derdine ortak olduğunu hissettirdi. “Annesi giderse, buzağı da durmaz diyorsunuz.”

      Geliş amacı aniden aklına gelen Batjan tekrar konuya döndü:

      “Salimacığım, tek komşumsun. Az önceki ricamı bir daha tekrarlıyorum. Senden başka güvenebileceğim kimse yoktur. Geç kalırsam evdekilerin anlaşamayıp kavga edeceklerinden korkuyorum. Benim için çok fedakârlık ettin. Satim için bir fedakârlık daha yap: Gece de olsa Şırakay’a haber götür, gelsin. Şu ihtiyar ne kadar kızarsa kızsın onu yanında biraz sakinleşir. Beni endişelendiren taşınmak değil, az önceki söylediklerimdir. Anladın, değil mi?”

      Salima, bir süre susup düşündü. Ne cevap vereceğini bilemedi. Çok zor durumda kalmıştı. Batjan’ın söylediklerinden anladığı, Jamihan açık açık itiraz etmese de taşınma taraftarı değil. Kayınpederi ile görümcesinin ise bunu taktıkları yok. Şu zeki kadın, şu anki anlaşmazlığın ileride daha kötü sonuçlar doğuracağından endişeli. Olabilir. Sürekli baskıya genç kadın nasıl dayansın? Günlerden bir gün patlayıverir. Kadın söylediklerinde haklıdır. Ama Kabi’yi getir demesi zor bir konu. Onu bir gecede yaylada bulmak, bırak kadını, bir erkek için de zordur. Kabi’nin bu sene Suvıksay’a yerleştiğini duymuştu. Ancak o çalışan biridir. Hayvanları kontrol etmesi gerekir, çobanlara görevler vermesi lazım. Evinde bulunmayabilir. Evinde bulamazsa yaylanın neresinden bulacak? Onun bulunduğu yeri öğrenmek de epey uğraştıracak kendisini.

      Cevabını ne zaman söyleyeceksin der gibi Batjan, sesli olarak derin nefes aldı ve gidecek gibi oldu.

      Ne cevap vereceğini bilemeyen Salima şaşırmıştı. Kabul etmek istiyordu, ancak görevinin üstesinden gelebileceğinden emin değildi. Öte yandan Batjan’ı da kırmak istemiyordu. Seçenek hakkı da bırakmıyordu kadın. Zor durumda olduğunu gördüğün hâlde yardım elini uzatmamak insanlık sayılmaz. Riske girip gece yola çıkar, Kabi’yi bulursa ne âlâ; bulamayıp eli boş dönerse ayıp olacak. “Satim için!” demesine baksana bir de. Son isteğiymiş gibi.

      “Teyze, ne yapsam acaba? Beni çok zor durumda bıraktınız. Atı nereden bulacağım?” dedi aniden bahane bulduğuna sevinerek. Batjan’ın da rengi bozuluverdi.

      “Eyerin var mı?” dedi yüzüne bakıp.

      “Kötü bir eyer vardı.”

      “Öyleyse bizim ihtiyarın atını al. Sorumluluğunu ben alırım. Onun için dayak yiyeceksem yerim. Allah iyiliğini versin, yeter ki Şırakay’ı bul!”

      “Eyvah teyzeciğim sonra ben de sizinle birlikte dayak yemeyeyim.”

      “Sana öyle bir şey yapmaya hakkı yoktur. Benim gönderdiğimi söyleyeceksin.”

      “Çok zor bir durum! Gece kızlarım korkar mı acaba? Etrafta kimse yok, giden geçen kötü niyetli insanlar rast gelirse.”

      “Onlar için hiç endişelenme. Akşam şu esmer yaramazı getiririm, insan sayısını çoğaltsın. Uyuyana kadar kendim göz kulak olurum. Gece de yanlarına Jamihan’ı gönderirim.”

      Batjan iyice sıkıştırmıştı. Salima’nın kabul etmekten başka seçeneği kalmamıştı.

      “Bu arada,” dedi Salima, bir bahane daha söylemeye çekinerek, “Koyun istemiştiniz ya. Koyunu tek başıma yakalamak zor olacak. Jamihan gelip bana yardımcı olabilir mi?”

      “Tamam. Diğer konuda sana güveniyorum. Sen bana iyilik yaparsan, Şegenim de sana iyilik yapar.” Batjan “Ȃmin.” deyip sofradan kalktı. “Hey Allah, belim tutulmuş.”

      Bübiş’e “Ben de çaresiz babaannemle gidiyorum” anlamındaki bir bakış atan Şegen de yerinden kalktı.

* * *

      Batjan, ertesi gün şafak vakti evden çıkıp alelacele Salima’nın evine doğru gelirken uykulu gözlerini ovuşturarak gelen Jamihan’a rastladı.

      “Beni ararsınız diye erkenden eve geliyordum,” dedi, esneyen ağzını eliyle kapatarak.

      “Seni aramıyorum, Salima’ya geliyorum. Şırakay’ı bulmuş mu? Bütün gece uyuyamadım. Döndü mü kendisi?”

      “O yaylaya gitmemiş?”

      “Ne? Allah iyiliğini versin, neden?” Rengi değişen Batjan neredeyse ağlamak üzereydi. Üzgün sesinden “Her şey mahvoldu öyleyse.” anlamında çaresizlik ve pişmanlık; gözlerinden “Yoksa sen mi karıştırdın?” diyen şüphe hissediliyordu. Kayınvalidesinin renginin atmasından korkan Jamihan bir an önce durumu izah etmeye çalıştı.

      “Evden çıkınca yaylada kayınbiraderini bulup bulamayacağından endişelenmiş, bulamazsa ayıp olacağını düşünmüş. Sonra da iki deveden kurtulmanın yollarını aramış. Gece develeri Kürenbel’e götürüp bırakmış. Kendisi az önce geldi ve yattı.

      Batjan sinirlendi ve sustu. Bir sorun yokmuş gibi hiç acele etmeden şakaklarındaki saçlarını eşarbının altına soktu. Her zaman sabırlı olan ciddi küçük gözleri sopsoğuk taş gibi donakalmıştı. Az önceki gibi değildi, yüzüne renk gelmeye başlamasına rağmen canının çok acıdığını Jamihan anlamıştı.

      “Eh, ne yapalım?” dedi deminden beri düşünürken aldığı kararı gelinine duyurarak, “Yapacak bir şey yok. Kaderimiz neyse göreceğiz.”

      Jamihan eve gelir gelmez ev işlerine başladı. Önce çay koydu, ekmek yapmak amacıyla hamur mayaladı, tencereyi alıp dışarı çıktı ve fırını hazır etti; hiç oturmadı. Taşınma konusunun tekrar açılacağını ve sonucunda kavga çıkacağını hissederek canı sıkıldı. Daha çok, Kameş’in iki devesini bulamayınca göstereceği tepkiden korkuyordu. Güvendiği tek kişi olan kayınvalidesi de epey СКАЧАТЬ