Название: Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik
Автор: Cemile Kınacı
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6494-43-5
isbn:
1917 Ekim İhtilâli’nin ardından Türkistan coğrafyasında merkezî bir idare henüz kurulamamıştı. Siyasî olarak karışık bir dönem yaşanıyordu. Kızıllar ve Beyazlar savaş hâlindeydi. Alaş Orda Partisi ise yaşanan bu karışık dönemden faydalanarak Kazak Muhtar Hükümeti kurmaya çalışıyordu (Togan 1981: 369). 1917 yılında yapılan III. Umumî Kazak Kurultayı’nda, Demokratik Rusya çerçevesinde mahallî muhtariyet ilan edildi. Kurultayda Alaş Orda Hükümeti kuruldu. Semey, Alaş Orda Hükümeti’nin başkenti olarak belirlendi (Hayit 1995: 253). Alaş Orda Hükümeti’nin önemli bakanları şu isimlerden oluşuyordu: Alihan Bökeyhanoğlu (başbakan), Halil Abbasoğlu (Başbakan Yardımcısı), Muhammetcan Tınışbayoğlu (İçişleri Bakanı), Ahmet Baytursunoğlu (Millî Eğitim Bakanı), Mustafa Çokay (Dışişleri Bakanı), Dosmuhammedoğlu Halil, Dosmuhammedoğlu Cihanşa (Togan 1981: 369; Hayit 1995: 253).
Alaş Orda Hükümeti’nden hem Bolşevikler hem de Bolşevik karşıtları rahatsızlık duyuyordu. Alaş Orda Hükümeti kendi silahlı kuvvetlerini kurma kararı aldı ve Alaş Orda topraklarının idaresi iki bölgeye ayrıldı: Batı Bölgesi; Ural-Hazar ve Bökey Ordası bölgelerinden, Doğu Bölgesi ise, Torgay, Almola, Semey ve Yedisu bölgelerinden oluşuyordu. Kazak topraklarının genişliği, ulaşımın zorluğu ve Kızıllar ile Beyazlar arasındaki çatışmalar merkezî idareyi zorlaştırdığı için böyle bir idarî bölünme zorunlu olarak yapılmıştı. Alaş Orda’nın Batı Bölgesi, Başkurtlar ve Orenburg Kazakları ile işbirliği yapmaya çalışırken; Doğu Bölgesi ise Omsk’taki Beyaz Hükümeti ile anlaşma gayreti içindeydi. Ancak her iki tarafta da işbirliği anlaşması sağlanamadı (Hayit 1995: 253).
Sovyet Hükümeti ve Omsk’taki Beyaz Hükümeti her ne kadar Alaş Orda Hükümeti’ne karşıysa da, Alaş Orda Hükümeti yine de Sovyet Hükümeti ile bir temas kurmaya karar verdi. Milliyetçi ve Alaş Orda’nın önemli liderlerinden biri olan Ahmet Baytursunoğlu, 1918 yılının başında Moskova’ya gitti (Pipes 1997: 173). Moskova’da halk komiseri olan Stalin ile görüştü. Stalin bu görüşmede, kendi hükümetinin Kazak-Kırgız Muhtar Hükümeti’ni tanıyacağına teminat verdi. Stalin, bir yandan Alaş Orda yetkililerine Alaş Orda Hükümeti’ni tanıyacağını bildirirken; bir yandan da Alaş Orda başkenti Semey’deki Rus İşçi, Asker ve Köylü Sovyetlerine Alaş Orda ile mücadele etme emri verdi. Alaş Orda Hükümeti ise bunu çok geç öğrendi (Hayit 2006: 45).
Alaş Orda Hükümeti’ni düşürmeyi hızlandırmak için Moskova, Şubat 1918’de Goloşekin komutasında Semey’e askerî bir birlik gönderdi. Goloşekin komutasındaki askerî birlik, Alaş Orda askerî kuvvetleri üzerine ateş açtı ve Hükümeti dağıttı. Alaş Orda Hükümeti ve taraftarları bozkıra çekilmek zorunda kaldı. Alaş Ordacılar Sovyet Hükümeti’ne karşı mücadelesine devam etti ve halkı Sovyet Hükümeti’ne karşı şuurlandırmaya çalıştı. Birbirlerine düşman olan Kızıllar ve Beyaz Hükümeti Alaş Orda Hükümeti’ni yok etme konusunda birlik içinde hareket etti. Alaş Orda’nın hem Kızıllara hem de Beyazlara karşı mücadele etmesi mümkün değildi. Kızıl Ruslar Alaş Orda Hükümeti’ni devirmeyi başardı. Omsk’taki Beyaz Hükümeti de Alaş Orda Hükümeti’nin her türlü faaliyetini yasakladı (Hayit 1995: 256). Alaş Orda Hükümeti’nin başarılı olması ve Kızıllar tarafından kabul edilmesi zaten imkânsızdı. Alaş Orda Hükümeti’nin geniş Kazak topraklarında birbirleri ile haberleşmek için düzgün bir haberleşme ağları bile yoktu. Organize değillerdi ve düzenli bir orduları da bulunmuyordu. Dolayısıyla Alaş Orda Hükümeti bir uzlaşma yoluna gitmek zorunda kaldı (Pipes 1997: 174).
1919 yılı sonunda Alaş Ordacılar ve Bolşeviklerin anlaşması sonucunda Alaş Orda bütün faaliyetlerine son verdi. 1920 Mart ayında Kazrevkom tarafından Alaş Orda’nın dağıtıldığı, Alaş Orda faaliyetlerine doğrudan ya da dolaylı olarak katılanlara af çıkarıldığı ilan edildi (Aldajumanov vd. 2005: 5).
Alaş Orda’nın Kızıllar ile anlaşmasının ardından Alaş Orda birlikleri Sovyetlere teslim oldu. Sovyet Rusya, Alaş Orda yönetimini baskı altına almadı, hatta Alaş Ordacıların Sovyet Hükümeti faaliyetlerinde çalışmalarına izin verdi. Alaş Ordacılar 1920’den itibaren Sovyet yönetimi içine girmeye başladı, ancak Sovyet sistemi içerisinde de zıt görüşlere sahip olmaya devam etti. Sovyet yönetimi onların her ne kadar Sovyet kadroları içinde olmalarına izin verse de onlara hiçbir zaman güvenmedi ve sürekli olarak Alaş Orda fikriyatı ile mücadele etti. Alaş Orda fikriyatı, Kazakistan sahasında Sovyet Hükümeti’ni 1930’lu yıllarda bile uğraştırmaya devam etti (Hayit 1995: 256).
Alaş ileri gelenleri, devirlerinde yürüttükleri siyasî faaliyetler yanında Kazakistan’ın sosyal ve kültürel meseleleriyle de meşgul oldu. Alaşçılar, Kazak halkının eğitimine büyük önem verdi ve yürüttükleri basın-yayın faaliyetleri ile Kazaklar arasında millî bir modernizm hareketine öncülük etti. Alaşçıların özellikle dil üzerine yaptıkları çalışmalar ve basın-yayın faaliyetleri Kazak kültürel gelişiminde önemli rol oynadı (Şükürulı, Tileşov 2009: 3-9). Alaş Orda hareketinin neredeyse bütün üyeleri 1927-1928 yıllarında Sovyet yönetimi tarafından tutuklandı. Tutuklanan Alaş Ordacılar 1930’larda ya idam edildi ya da hapishanede hayatlarını kaybetti. Bunlardan bazıları Ahmet Baytursunoğlu (1873-1937), Mirjakıp Duvlatoğlu (1885-1935), Jüsipbek Aymavıtoğlu (1889-1931), Mağjan Jumabayoğlu (1893-1938) gibi önemli Kazak aydınlarıdır. Sovyet devrinde “halk düşmanı” (halık javı) olarak tutuklanıp öldürülen Alaş Ordacı aydınların isimlerini anmak dahi yasaklandı. Alaş Ordacılar günümüzde her ne kadar itibarları iade edilmiş olsa da, onların Tatar millî komünistlerinden ve Özbek ceditçilerinden daha geri planda kaldıkları görülür (Uyama 2009: 593). Ancak özellikle Kazakistan’ın 1991’deki bağımsızlığının ardından Alaş Ordacılar ile ilgili Kazakistan’da Alaş aydınlarının çalışmalarının derlemeleri ve bu eserler üzerinde yapılan çalışmalar artmıştır (Aldajumanov vd. 2005; Nurpeyisov 1995; Amanjolova 1994; Pirmanov-Kapayeva 1997; Absemet, 1995; Elevkenov 1995).
Kazak SSC
Alaş Orda Hükümeti’nin Kızıllar ile anlaşıp dağılmasından sonra Kazaklar Sovyet idaresi altına girdi. Kazakistan’ı Temmuz 1919’dan Ağustos 1920’ye kadar Kazrevkom idare etti. 26 Ağustos 1920’de ise Kazakistan Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlı Muhtar bir Sovyet Cumhuriyeti olarak ilan edildi. Orenburg şehri bu muhtar cumhuriyetin ilk başkenti olarak kabul edildi (1925 yılına kadar) (Aldajumanov vd. 2010: 169).
Kazakistan Muhtar Cumhuriyeti statü olarak doğrudan doğruya Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne bağlıydı. 5 Aralık 1936’da Kazakistan Muhtar Sovyet Cumhuriyeti’nin statüsü yükseltilerek Kazakistan, muhtar cumhuriyetlikten çıkarılıp Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni oluşturan cumhuriyetlerden biri oldu. Bu suretle Kazakistan Sovyet Cumhuriyeti, merkezî hükümetin hüküm ve nüfuzu altına girdi (Hayit 1995: 352). 1925’ten sonra, önce başkent Orenburg’dan Kızılorda’ya taşındı, ardından da 1929’da Almatı şehrine nakledildi. Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin belli başlı yerleşim yerleri şunlar idi: Aktöbe, Almatı, Çimkent, Guryev, Karagandı, Kızılorda, Kökşetav, Kostanay, Semipalatinsk, Jezkazgan, Mangıstav, Pavlodar, Taldı Korgan, Torgay, Ural, Tselinograd (İsmail 2002: 93).
II. Dünya Savaşı (1941-1945)
23 Ağustos 1939 yılında imzalanan Sovyet-Alman Saldırmazlık Paktı’na rağmen 1940 yılında СКАЧАТЬ