Siyasi Katılım. Veyis Güngör
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Siyasi Katılım - Veyis Güngör страница 8

Название: Siyasi Katılım

Автор: Veyis Güngör

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn:

isbn:

СКАЧАТЬ kalmadığı, zira büyük şehirlerde azınlıklara yönelik özel politikaların yerini genel gerikalmışlık politikasına bırakması, öz örgütlere yeterli değerin ve desteğin verilmemesi, bunun da bir kısım Türklerde politikacılara ve yöneticilere olan güvenin kaybolmasına neden olmuştur”. Tillie yorumuna şöyle devam etmektedir: ”genellikle sol partiler, göçmen adayların kendi kitlelerini harekete geçirerek parti içi dengeleri altüst edebileceklerinden korktukları için, partilerinde bu yöndeki isimlere pek yer vermemişler ve seçilebilecek yerlere azınlıkları temsil eden isimler koymamışlardır” denilmektedir. Bu yönde iki çarpıcı örnek olarak Den Haag’tan Ahmet Daşkapan ve Amsterdam’dan da Hacı Karacaer örneği verilmektedir.

      Bazı partilerin bu tutum ve davranışlarına rağmen Türkler kullandıkları tercihli oylarla, seçilmesi zor olan, sıralamada çok gerilerde kalan Türk kökenli adayları belediye meclisine sokmayı başarmışlardır.

      Bu ve benzeri yorumlar ve Türklerin politik tavırları bize Türklerin Hollanda politikasında önemli bir yere sahip olduklarının başlı başına bir ifadesidir.

      Diğer taraftan Hollanda’nın muhtelif belediyelerinde tercihli oylarla belediye meçlisine giren Türkler Hollanda seçimlerinde ağırlıklarını ve varlıklarını bir defa daha hissettirmişlerdir. Amsterdam’da Nevin Özütok, Rotterdam’da Aleaddin Erdal ve Metin Çelik, Amersfort’ta Mustafa Özcan, Gorinchem’de Ahmet Sarı, Den Haag’ta Murat Özsoy, Hoorn’da Duran Şimşek, Zutphen’de Salim Şahin, Zaandam’da İzzet Özkan tercihli oylarla dikkatleri üzerine çeken ve meçlise girmeyi başaran adaylarımızdan bazılarıydı.

      Mart 2002’de yapılan belediye seçimlerinde önemi bir defa daha ortaya çıkan tercihli oyların kullanımı Mayıs ayında yapılacak milletvekili seçimlerine de taşınmalıdır. Hem de çok daha bilinçli ve çok daha amaçlı bir politik tavır sergilenmelidir. Evet, şimdi sıra 15 Mayıs’ta yapılacak milletvekili seçimlerinde. Yeniden bir politik tavır göstermenin zamanıdır. Tercihli oyların ne anlama geldiği, halkın desteğinin öneminin yeniden gösterimi zamanıdır. Bunu Mayıs ayındaki milletvekili seçimlerinde yapmak zorundayız. Zira, bir taraftan her siyasi partiten adaylarımız var, onlara destek vermek ve seçilmelerini sağlamak, diğer taraftan da son belediye secimlerinde yükselen ırkçılığa karşı politik tavrımızı netleştirmeliyiz. Olaya nereden bakarsak bakalım bir yükümlülük ve sorumlukla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.

      Bu noktadan hareketle; farklı partilerde, seçilebilecek veya seçilmesi bizim oylarımıza bağlı Türk kökenli milletvekili adaylarımızın isim ve partilerindeki sıralamaları şöyledir: şu anda milletvekili olan VVD’li Fadime Örgü partisinin 37. sırasında, PvdA’lı Nebahat Albayrak partisinin 11. sırasında, CDA’lı Coşkun Çörüz partisinin 18. sırasında tekrar milletvekili adayı gösterilmektedir. Bunlara ek olarak Groen Links’den Doğan Gök partisinin 18. sırasında, D66’dan Fatma Koşar Kaya partisinin 11. sırasında ve aynı partiden Müslim Yıldırım da aday gösterilmişlerdir. Yeni kurulan ve ilk defa seçimlere katılacak Duurzaam Nederland Partisi eş başkanı Seyfi Özgüzel’de partisinin 1. sırasından adaylıklarını koymuşlardır.

      Netice olarak; 15 Mayıs seçimleri sadece üç beş Türk adayın milletvekili olarak seçilmeleri meselesinden ibaret değildir. 15 Mayıs milletvekili seçimleri aynı zaman da Hollanda Türklerinin politik tavırlarının belirlenmesi, politik şuurlanının ölçülmesi, entegrasyon sürecinin bir yansıması, vatandaşlık görevinin yerine getirilmesi, Hollanda’da azınlıklara uygulanacak politikaya etki gücünün gösterimi, ülke yönetiminde her türlü sorumluluğa soyunmanın bir ifadesidir. Ve dahi, 15 Mayıs milletvekili seçimleri yükselmekte olan ırkçı hareketlere verilecek en güzel bir derstir.

Nisan 2002

      Sıkılan kurşunlar ve sevgi bakanlıkları

      Hollanda tarihinde eşine çok ender rastlanan bir cinayete tanık olduk. Hepimizi şok etti. Onaltıncı yüzyıldan sonra ölümle sonuçlanan bir siyasi öldürme olayı. Sanki Hollanda’nın 11 Eylül’ü oldu. Olayın insanlar üzerindeki etkisi ve beraberinde getirdiği tartışmalar, suçlamalar, yorumlar, iddialar günlerdir bitmek bilmiyor. Öldürelen insan, siyasi bir lider mi? Dini bir önder mi? Irkcı mı? Kahraman mı? Demokrasi şehidi mi ? Reformcu mu? Yerleşmiş, oturmuş siyasi düzene baş kaldırıcı mı? Gerçekten anlamakta güçlük çekiyoruz.

      Cinayet bilindiği gibi akşam saatlerinde işlendi. Olay anında radyo ve televizyonlara aksetti. Aksetmesiyle birlikte onbinlerce insan tam 1 saat 45 dakika öyle dua ettiki “inşallah, olay bir müslüman ya da yabancı tarafından işlenmemiştir”. Ve olayın olduğu akşam saat 20.00 haberlerinde sanığın beyaz Hollandalı olması nefesini tutan onbinlerce insanı bir nepze olsa da rahatlattı. Bu geçen süre içinde yabancıların telefonları susmadı. Nedir bu olay, kim yapmış, neden yapsın? Ne olabilir ? Eğer cinayeti işleyen yabancıysa, hele bir de Türk veya Faslı ise, işte o zaman yandık soruları soruldu ve yorumları yapıldı durdu yabancılar arasında.

      Öldürülen Pim Fortuyn artık Hollanda’da tarihi bir fenomen oldu. Adamı tanımayan kalmadı. Çok farklı tartışmaları beraberinde getirdi. Gün geçmiyor ki, televizyonda olay üzerine bir tartışma programı olmasın. Siyaset adamları, yazarlar, köşe yorumcuları, psikologlar, sosyologlar, din adamları, öldürülen şahsı yakınen tanıyanlar hep tartışıyorlar programlarda.

      Hollanda nereye gidiyor? Gerçekten Hollanda iddia edildiği gibi artık güvenli değil mi? İnsanlar rahat ve huzur içinde sokakta dolaşamıyorlar mı? Gerçekten Hollanda demokrasisine kurşun mu sıkıldı? Hollanda toplumda yükselen bir gerginlik, şiddet ve kriminalite mi var? Huzur ve güven kalmadı mı? Altı ay önce ortaya çıkıp, onbinlerce insanın sevgisini kazanan bu insandaki sır nedir? Diyorlar psikologlar ve cevap veriyorlar: “insanlar ancak korku ve gelecekten endişe duymaları halinde bu şekilde davranabilirler”

      Gerçekten gelecek korkusundan kaynaklanan kollektif bir tavır mı bu bilemiyoruz ama, gözle görünen bir gerçek var ki, o da Pim Fortuyn’un sanki insanlara bir kurtulma recetesi sunmuş, yerleşik politiya yaptığı eleştiriler kitleler tarafından destek bulmuş olmasıdır. Zira, binlerce, onbinlerce insan sokaklara dökülmüştür. Değişik yerlerdeki anma törenlerinde konulan çiceklerin hesabı mümkün değildir. Kilisede Pim Fortuyn’a son bir defa elvada demek için insanlar tam üç buçuk saat ayakta beklemişlerdir. Siyasi lideri sevenlerde kuyrukta bekliyor, öldürülme olayına karşı çıkan ve sıkılan kursunların demokrasiye sıkıldığını söyleyen Yeşil Sol’a mensup olan gençlerde kuyrukta.

      Tartışmalar o kadar derinleşiyorki ilginç teklifler ve fikirler de çıkıyor. Yaşanan bu olayın Hollanda parlementer sisteminde yeni bir başlangı oluşturcağından, yeni kabinenin sevgi bakanlıkları oluşturmasına kadar varan teklifler ve görüşler.

      Bizim de içinde yaşadığımız ve bir parçası olduğumuz Hollanda Nereye gidiyor? sorusu son günlerin en populer ve en ciddi sorusu oldu. Sosyalistlerin oy kaybetmesi, sağ ve ırkcı söylemlere sahip olan siyasilerin ise her geçen gün oylarını artırmaları dikkat çekmektedir. Avusturya ile başlayan, Fransa ile devam eden bu artış Hollanda’da ayyuka çıktı. Bir de buna öldürülme olayı eklenince manzara daha da vahim gibi geliyor insana.

      Ancak, herşeye rağmen, bu ve benzeri gelişmeler, içinde yaşadığımız toplumu yapıştıracak yeni elementlere, sembollerle ihtiyaç olduğunun işaretini vermektedir. Tartışmalardan ve gelişmelerden anlaşılan o ki iktidar ya da geleneksel siyasi partilerle vatandaş arasında uçurumlar var. İktidar partileri vatandaşa heyecan verebilecek yenilikleri СКАЧАТЬ