Türkiye’nin AB’ye girmesini isteyenlerin düşünceleri ise şöyle şöyleydi: – Türkiye’nin Müslüman kimliği AB’ye girmesine engel gösterilemez. AB kriterlerine uyan ve belirli coğrafyada yer alan her ülke girebilir. Avrupalılık kültürünü veya Avrupa Birliğini tanımlayan ortak değerler: Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, kişisel haklar ve özgürlükler, pazar ekonomisi gibi değerlerdir. – Türkiye’nin AB üyeliği Türkiye için hayırlıdır. Zira özellikle son hükümet demokratikleşme sürecine katkıda bulunacak ve reform denebilecek yenilikler ve yasalar çıkarttı. Türkiye’nin AB’ye alınmaması bütün bunların bitmesine sebep olur. -Türkiye’nin AB’ye alınması AB ülkelerinde yaşayan Türkler için olumlu bir karardır. Türklerin pozisyonlarının düzelmesi anlamına gelir.
Evet yukarıda yer alan birbirinden farklı iki görüş, Avrupa halklarının görüşüdür. İddiaları tek tek ele alarak yorumlamamız gerekmez. Bize göre Türk insanı Batılıların çoğunluğu tarafından yanlış tanınmakta ve halklarda önyargılarla dolu bir değerlendirme hakimdir.
Buradan hareketle biz Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri, yani halkı temsil eden kurumların yetkilileri Türkiye AB ilişkilerinde elbette yukarıda yer alan görüşleri göz önüne alarak yaklaşacağız. Ancak hareket noktamız mutlaka Avrupalılık kültürünün ne olduğu yönünde olmalıdır. Yani Avrupalılığı tanımlayan ortak değerler olmalıdır. Bu değerler biraz öncede ifade edildiği gibi: – demokrasi, – insan hakları, – hukukun üstünlüğü, – kişisel haklar ve özgürlükler, – pazar ekonomisi gibi değerlerdir.
Saydığımız bu değerler ve daha ilerisini, tarih içerisinde çeşitli Avrupa ve Asya toplumlarıyla yüzyıllarca birlikte yaşamış olan bir ülke olarak Türkiye, tarihi ve sosyal mirası da göz önüne alındığında Avrupa’nın oluşturmak istediği çok kültürlü Avrupa kimliği için başarılı bir örnek olduğu gibi, Avrupa kimliğini zenginleştirecek özellikler barındırmaktadır.
Bizim için Türkiye-AB projesi bazılarının sözünü ettiği gibi bir “Medeniyetler Çatışması” değil aksine Türkiye-AB projesi bir “Medeniyetler Buluşması” projesidir.
Türkiye-AB İlişkilerinde Sivil Toplum Kuruluşları ve Ortak Çalışma –Hollanda Örneği- (2)
Evet, bizim için Türkiye-AB projesi bazılarının sözünü ettiği gibi bir “Medeniyetler Çatışması” değil aksine Türkiye-AB projesi bir “Medeniyetler Buluşması” projesidir.
Bu görüşümüzü henüz 17 Aralık 2004 tarihinde karar almadan şöyle açıklamıştık:
“…Avrupa Türkleri, kurmuş oldukları dernek, vakıf, sivil toplum kuruluşlarıyla ve medya organları ile Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin onurlu ve eşit bir üyesi olması yolunda Türkiye için çok önemli bir fırsattır. Avrupa Türkleri; Türkiye-AB ilişkilerinin ‘sivil boyut’unu oluşturabilir. Bu sivil boyut, ekonomik işbirliği, bilgi birliği, kültürel ve sosyal çalışmalarda da mobilize edilebilir.
Avrupa Türklerinin büyük çoğunluğu, içinde bulundukları ülkelerdeki refah’ın, sağlık hizmetlerinin, özgürlüğün, kalkınmışlığın başta kendi ülkeleri Türkiye olmak üzere akraba topluluklarda da olmasını arzu etmekteler....
Artık bu günden itibaren Türkiye AB ilişkilerinin çok farklı boyutlara ulaştığına inanan Avrupa Türkleri başta kendi güçleri, bilgi ve tecrübeleri olmak üzere içinde yaşadıkları ülkelerin Türkiye’ye yönelik tüm imkanlarını harekete geçirip ülke kalkınması için enerji sarf edeceklerdir. Bir örnek vererek yazımızı noktalamak isterim. Sadece Hollanda’da belediye ve eyalet düzeyinde onlarca yıldır politika yapan ve yerel yönetimler sistemini çok iyi bilen onlarca Avrupa Türkü edinmiş oldukları tecrübeleri Türkiye’de kullanmak için sabırsızlıkla beklemektedirler.
Böyle bir şans, siyasette, ekonomide ve diğer alanlarda hangi AB üyesi ülkeye nasip olmuştur?”
Ve dahası yukarıdaki görüşlerimizi bilimsel olarak da tespit etmek için, Türkevi Araştırmalar Merkezi’ne Hollanda genelinde 100 Türk kuruluşu üzerinde bir alan araştırması yaptırdık.
Türkiye-AB ilişkilerinde Hollanda Türk kuruluşları şöyle düşünmekte: Araştırmaya katılan Hollanda Türk sivil toplum kuruluşlarının yüzde 88,9’u Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemekte ve bunun Türkiye açısından yararlı olacağını düşünmektedir. Türkiye’nin AB üyeliğinin Türkiye’ye zarar vereceğini düşünen ve bu nedenle üyeliği desteklemeyenlerin oranı ise sadece yüzde 3,7 olarak saptanmıştır. Yüzde 7,4’nün ise bu konuda kararsız olduğu görülmüştür.
Diğer taraftan, Türkiye-AB ilişkilerinde Avrupa Türkleri Köprü mü yoksa Engel mi sorusuna verilen cevap ise şöyle: kuruluşlarının yüzde 72,2’si Avrupalı ve Hollandalı Türklerin, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde bir köprü olduğunu ve bu sürece olumlu katkılar yapabileceğini belirtmektedir.
Türkiye-Hollanda Sivil Toplum Kuruluşlarının Ortak Çalışmalarına iki somut örnek ise şöyle: KA-DER – IPP ortak çalışması:
Türkiye’de etkinliklerini sürdüren KA-DER kuruluşu ile Amsterdam’da etkinliklerini sürdüren IPP (Halk ve Politika Enstitüsü) birlikte Türkiye’de Kadınların Politikaya katılımlarını destekleyen bir program üzerinde ortak çalışmalar yapmaktalar. Bu çerçevede Hollanda’ya gelen KA-MER yöneticileri IPP tarafından organize edilen bir seminerde konuya ilgi duyan farklı Hollanda sivil toplum örgütleri temsilerine Türkiye’de kadın ve politikaya katılım hakkında bilgi verdi. Hollandalı sivil toplum örgütleri AB’ye girmeye hazırlanan Türkiye’de parlamentoda % 4.4 oranında kadının temsil edildiğini Yerel yönetimlerde de bu oranın %1’lerde kaldığını öğrendiler. Böylece bu alanda Türkiye’deki sivil toplum örgütleriyle bu alanda ortak projeler yapmak isteyenler bilgilenmiş oldu ve önümüzdeki yıllar için ortak çalışmaya başlangıç yapıldı.
Bir diğer örnek ise: Türkiye Avrupa Birliği İlişkilerinde gençlik alanında bir başka ortak çalışma da Ankara’da etkinliklerini sürdüren Başkent Gençlik Federasyonu ile Hollanda’da etkinliklerini sürdüren Türkevi Araştırmalar Merkezi’nden geldi.
Türkevi Araştırmalar Merkezi’nin ev sahipliğinde Başkent Gençlik Federasyonu Hollanda’ya 3 günlük bir çalışma ziyaretinde bulundu. Çalışma ziyaretinin amacı Türkiye Hollanda arasında kuruluşlar arası iletişimin geliştirilmesi, ortak işbirliklerinin yapılması, ilgili Hollanda kurumlarının bilgi ve tecrübelerinin Türkiye’deki sivil toplum örgütlerine yansıtılması ve uzun dönemde Türkiye’deki sivil toplum hayatına katkıda bulunmaktı. Bu amaç doğrultusunda Ankara Heyeti Hollanda’daki siyasi parti temsilcileri, Türk kökenli milletvekilleri, gençlik ve göçmen kuruluşları, Sendikalar, Türk sivil toplumu örgütleriyle görüştü.
Ziyaret СКАЧАТЬ