Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi. Zekeriya Akman
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi - Zekeriya Akman страница 14

Название: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi

Автор: Zekeriya Akman

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-99843-5-3

isbn:

СКАЧАТЬ bir kanun hazırlandıysa bunun daha sonra meclisten geçmesi gerektiğini ancak hükûmetin 1328 senesi bütçesi, Divan-ı Muhasebat tarafından kabul edilmeyince, 1327 bütçesiyle devam etme kararı aldığını, bununla ilgili bir kanun çıkardığını ve bu suretle eski kanunun ortadan kaldırıldığını, bu yüzden 1328 yılı kanunun meclisten geçmesine gerek olmadığını söylemiştir. Yetkin ayrıca, 1327 senesi bütçesi ile 1328 senesini idare etme ile ilgili kanunun ise mutlaka meclisten geçmesi gerektiğini ifade etmiştir. Yetkin’in bu vesileyle Kanun-i Esasi’ye uygun hareket etmek istediği ve meclis kapalıyken çıkan bir kanunun, meclis açılınca mutlaka meclisten geçmesi gerektiğini düşündüğünü söyleyebiliriz. Safvet Yetkin ayrıca, bu konu ile ilgili bir önerge vermiş, verdiği önerge tartışılırken tekrar söz alarak, bir kanun iptal edilip yerine yenisi yapılmışsa iptal edilen kanunu meclisin gündemine getirmenin, meclisi boşa oyalamaktan ibaret olduğunu belirtmiştir.118 Söz konusu önerge meclis tarafından kabul edilmiştir.

      Vakıflara ait olan birçok varlığın Vakıf Dairelerine devredilmesi ile ilgili, 10.06.1330 tarihli kanun görüşmelerinde, devir işlemleri için müracaat edenlerden yüzde onluk bir kesinti yapılmasını öngören kanun maddesi hakkında, Safvet Yetkin şu şekilde detaylı bir konuşma yapmıştır:

      “Bu madde-i kanuniyyenin fıkra-i ulası, Evkaf Nezaretinin zir-i idaresinde bulunan bilumum varidat-ı vakfiyenin gayet salim ve muttarit bir surette tahsilini temin edecek bir madde-i kanuniyedir. Lakin fıkra-i ahiresi cidden nazar-ı dikkate alınmaya şayandır. Maruzatım hakkında bilhassa Mazbata Muharriri ile Müsteşar Beyefendi’nin nazar-ı dikkatlerini celbederim. Heyet-i Âliyenin malumudur ki, bir defa mütevelli olmak için şeran birtakım şerit ve evsaf vardır. Her kim olursa olsun, o şerait ve evsaf-ı şer’iyyeyi cami olmadıkça taraf-ı şeri şeriften mütevelli tayin edilemez. Evsaf ve şerait-i şer’iyye dairesinde bir vakfa tayin olunan mütevellinin şeri ve kanuni birtakım hakkı tasarrufları vardır. Bu şer’i tasarrufları cümlesinden olarak, mesela bir mütevellinin evkafı mülhaka varidatından ahz-u kabz ederek sarf etmesi gibi şeyler vardır. Eğer bizim meşru olarak telakki ettiğimiz bir mütevelliyi ahz-u cibayet gibi tahsilattan men edecek olursak biz onun sıfat-ı şerisini, tasarruf-u şerisini kasr-u tehdit etmiş olmaz mıyız? Bendeniz bilhassa bu cihetle Heyet-i Muhtereme’nizin ve Müsteşar Beyefendi’nin nazar-ı dikkatlerini celbediyorum. Deniliyor ki mütevelliler vakfa iyice hizmet etmiyorlar. Şu suretle Evkaf İdaresi tarafından Evkaf-ı Mülhaka varidatının tahsil edilmesi vakfa daha ziyade enfadır ve vakfa enfa olan mesailde hakikaten daima o cihetler nazar-ı dikkate alınır ve tercih edilir fakat vakfa enfa olan parayı tahsil etmekten, varidatı tahsil ettirmekten mütevelliyi men etmek ciheti değildir. Vakfa enfa olan cihetlerden biri de varidatın sarfınadır. Mademki Evkaf İdaresi varidatı tahsil ediyor ve ettikten sonra da yüzde on nispetinde masarif-i tahsiliye alıyor, sonra mütebakisini yine mütevelliye veriyor. Eğer o mütevelli aciz ise ve şer’an matlup olan evsafı lazımeyi haiz değilse, bundan hiçbir maksat ve fayda hasıl olmaz. Yine sarfiyatta tekasül ve ihmal eder, vakfı ızrar eyler. Demek bu cihet böyle. Bir vesileyi katiyen temin edilmiş olmaz. Bunda bendeniz başka türlü bir fayda göremiyorum. Yalnız, bir cihet var ki kabili inkâr değildir. Eğer o usul takip edilecek olursa, Hazine-i Evkaf-ı Hümayun için gayet azim varidat temin edilmiş olur. Bu şüphesizdir. Fakat Evkaf-ı Hümayun Nazırı ve Şeyhülislam Hayri Efendi hazretleri, Evkaf-ı Hümayun Nezaretine geldiği günden beri pek büyük himmet gösterdiler. Hazine, Evkaf-ı Hümayun varidatını tezyit hususunda hakikaten pek büyük himmetler ve faaliyetler gösterdiler. Fakat Heyet-i Âliyenizin malumudur ki, bunların cümlesi, Fetvahane-i Âliden birtakım fetva-yı şerife şer’iyyeye tevfikan buradan geçti ve bu surette, böyle gayet meşru bir surette Hazine-i Evkafın varidatını baliğanmabelağ tezyit ettiler. Hakikaten bu cihetler şayan-ı teşekkürdür. Kendilerinin himmeti ve hususiyle Meclis-i Millîmizin en değerli azaları arasında bulunmuş olan Müsteşar Münir Beyefendi hazretlerinin inzimamı muavenetleriyle yine eski meslekte ve yine eski tarzda Hazine-i Evkafın varidatını baliğanmabelağ tezyit edeceklerine hiç şüphem yoktur. Binaenaleyh, böyle şüpheli varidata katiyen hacet yoktur. Hazine-i Evkaf-ı Hümayunun, şeri şerifin ahkâmıyla mukayese edildiği hâlde, herhâlde şüpheden kurtulamayacak varidattan, müstağni olması icap eder. Bazı rüfekayı kiram tarafından mütevellileri muhayyer bırakmak suretiyle bir teklif vaki oldu. Ona Sadık Efendi cevap verdiler ki, kanun kati olmalıdır, kanunda hîyar olamaz, kanunda tahyir olamaz dediler. Hâlbuki kanunda efradı ahali muhayyerdir; ister müracaat eder ister müracaat etmez. Müracaat ettiği vakit, tabii, ahkam-ı kanuniye cereyan eder. Bu bir cevab-ı kanuni teşkil edemez. Bendeniz de o fikirdeyim. Bir mütevelli, eğer mevaniye tesadüf ederek varidat-ı vakfiyeyi kemahiye hakkuha tahsil edemezse, o vakit Evkaf İdaresine müracaat eder. Evkaf İdaresi de kendi vesait-i tahsiliyesiyle varidat-ı evkafı tahsil eder ve o nispette bir masarifi tahsiliye alırsa, o da bir hakk-ı meşru olabilir. Yine buna itiraz olarak deniliyor ki muhayyer olarak bıraktığımız hâlde acaba ne vakit müracaat edecektir diye beyhude birtakım tahsildarlar tayin etmek, bekletmek icap eder ki bunların hepsi abes olur. Hâlbuki bu da varit değildir. Evkaf İdaresinin zaten doğrudan doğruya kendi idaresinde bulunan cibayet ve tahsilat için ayrıca bir tahsisat ve bir teşkilatı vardır. Bir mütevelli ne vakit müracaat ederse, o vesait-i tahsiliyesiyle esasen teşkilatında mevcut olan masarif ve vesait-i tahsiliyesiyle varidat-ı vakfiyeyi doğrudan doğruya tahsil eder. Binaenaleyh, mütevellilerin müracaatı hâlinde tahsil olunacak mebaliğden yüzde onu nispetinde mesarif-i tahsiliye alınmak üzere fıkrasının tadilini teklif ediyorum ve bu hususa dair yazdığım takririn Heyet-i Âliyece ve Mazbata Muharriri muhterem refikimizce ve bilhassa Müsteşar Beyefendi hazretlerince nazar-ı dikkate alınmasını temenni ederim.”

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Ulaş Salih Özdemir, Şeyh Safvet Efendi, İstanbul, 2014.

      2

      Ulaş Salih Özdemir, Bir Siyasi Kişilik Olarak Urfa Mebusu Mustafa Kemaleddin Yetkin (Şeyh Safvet Efendi), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırşehir, 2013.

      3

      Hatice Kunt, Tasavvuf Dergisi (Yazarları, Konuları ve Metin Tahlili), Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2006.

      4

      Zekiye Berrin Hacıismailoğlu, Şeyh Safvet’in Tasavvuf Dergisi’ndeki Yazılarında Tasavvufi Kavramlara Bakışı, Basılmamış Yüksek Lisans СКАЧАТЬ



<p>118</p>

Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 1, 10.06.1330, s. 440.