Mahcupluk İmtihanı. Омер Сейфеддин
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mahcupluk İmtihanı - Омер Сейфеддин страница 3

Название: Mahcupluk İmtihanı

Автор: Омер Сейфеддин

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-121-918-9

isbn:

СКАЧАТЬ böyle adamları bir dakika bile tutmak caiz, değil. Şemi Bey beni buraya alırken geniş bir salahiyet verdi. Yazıhanesinin adamlarını istediklerimden tayin edebilirim.

      Müstemend: (Şaşırarak) Fakat, Peride Hanımcığım, yalan söylüyorum. Aslı yok dediklerimin.

      Peride: İste onun için kovuluyorsun ya Müstemend. (Defteri açar, rakamlar yazmaya başlar) Ah bu kâtipsizlik. Kasaya da ben bakıyorum.

      Müstemend: (Kendi kendine) Doğrusunu söylerim, o idi, evet niçin kovulayım… (Peride’ye hitaben) Peride Hanım, lütfen… Derken kapıdan hızla Hayranzade girer.

      ALTINCI MECLİS

      Evvelkiler, Hayranzade

      Hayranzade: (Girer girmez Müstemend’e susması için gizli bir işaret eder. Yazıhaneye yaklaşır.) Bonjur Peride Hanım…

      Peride: (Kalkarak, tatlı tatlı) Bonjur mon patron!

      Hayranzade: Nasılsınız?

      Peride: Çok iyi.

      Hayranzade: Oh… (Gözlerini süzer) Teşekkür ederim.

      Peride: Estağfurullah efendim.

      Hayranzade: Ne yapıyorsunuz?

      Peride: (Şiddetle) Müstemend’in hesabını kesiyorum.

      Hayranzade: Niçin? Bir kabahati mi var?

      Peride: Kabahat değil, cinayet! Bu herif (Parmağı Müstemend’i gösterir) korkunç bir katil.

      Müstemend: (Şaşkın) Hayırdır inşallah.

      Peride: Evet, hıyanetini gözümle gördüm. Elimle yakalayamadım amma.

      Hayranzade: Aman Yarabbi ne yaptı?

      Peride: Siz de yeni geldiniz değil mi?

      Hayranzade: Evet.

      Peride: İçeriye girince bu katil herifi zilzurna sarhoş başka bir katille gördüm.

      Müstemend: (Kendi kendine) Vay anasını.

      Peride: Kasanın dibine oturmuşlar! Nasıl kıralım, nasıl anahtar uyduralım diye müzakere ediyorlardı.

      Müstemend: Aman Yarabbi!

      Hayranzade: (Gözlerini açar. Müstemend’e tuhaf tuhaf bakar) E sonra?

      Peride: Hatta yapacakları cinayet için o kadar bir neşeleri vardı ki gayet adi gayet rezil bir şarkıyı da avazları çıktığı kadar haykırıyorlardı.

      Müstemend: Efendim… Yalnız.

      Peride: Sus, ulan! Lafa karışma. (Hayranzade’ye dönerek) Beni görünce şeriki olan cani elinde bir hançer sizin odanıza daldı. Allah’tan orada bulunmadınız, yoksa mutlaka sizi öldürecekti. Demek koridora çıktı asansöre atladı, sır oldu.

      Hayranzade: Evet, evet, mutlaka öyle olmalı.

      Peride: Artık onu tutamayız. Fakat bu hırsızın hesabını kesip kanunun pençesine teslim etmeliyiz. Şimdi Ali’yi çağırayım. Karakoldan bir polis getirteyim. (Elektrik düğmesine dokunmaya kalkarken)

      Hayranzade: (Müstemend’e dönerek) Tuh! Senin suratına!

      Müstemend: Allah’tan kork.

      Peride: Bakınız. Ne terbiyesiz! Utanmadan kendisine “ağa” dediğime razı olmuyor. Sözde okuryazar bir efendiymiş.

      Hayranzade: Allah belasını versin! Peride’ciğim. Bu sefer affediniz. Ben sabahleyin Ali’yi eve gönderdim, daha gelmemiştir. Evet şu rezili affediniz.

      Peride: Mümkün değil.

      Hayranzade: Affediniz. Çünkü ben bu hainin elinde büyüdüm. Bu herif bana baba yadigârıdır.

      Peride: Ne? Elinde mi büyüdünüz?

      Hayranzade: Evet…

      Peride: Hâlbuki ondan yaşlı görünüyorsunuz!

      Hayranzade: İhtiyarlamamak için sağlam mide ile fena bir vicdan lazımdır, derler ne doğru! Bu herif bildim bileli vicdansızdır. Çocukluğumdan beri her sene iki defa hariçten ortak hırsız bulup evimizi soymaya kalkar. Hatta bir kere babamı da öldürmek kastıyla yaralamıştı. Zavallı dört ay yataktan kalkamadı. Fakat onu yine affetti.

      Peride: Ah ne vicdan, ne altın kalp!

      Hayranzade: Tıpkı benim gibi… Hâlbuki (Müstemend’i göstererek) şunun suratına bak. Hiç nur var mı? Fakat ne yapayım, kovmaya vicdanım razı olmuyor. Benden elli yaş büyüktür. Gözlerimi onun kucağında açtım. Yine böyle saçlı sakallı kocaman bir herifti. (Müstemend’e dönerek) değil mi?

      Müstemend: (Başını sallayarak) Doğru!

      Hayranzade: Haydi dışarı defol. (Peride’ye dönerek) Ne yapalım, bu bizim köpeğimiz. Ne yapsa acırız. İhtiyar bir köpek.

      Müstemend: (Vurarak, kırarak) İhtiyar köpek. İhtiyar köpek sensin ihtiyar köpek, budala köpek. (Dışarıya çıkar)

      YEDİNCİ MECLİS

      Peride, Hayranzade

      Hayranzade: Sizin kâtip meselesini ne yaptınız?

      Peride: Dün, bütün akşam gazetelerine ilan verdim. Bugün müracaatlar başlar. İçlerinden münasip birisini seçeriz. Ne gibi evsaf aramak niyetindesiniz?

      Hayranzade: Ben hep sizi düşünüyorum. Çünkü müdire sizsiniz. O adam sizin maiyetinizde bulunacak. Her hâlde gayet namuslu olması icap eder.

      Peride: Elbet.

      Hayranzade: Kibar, terbiyeli, son derece mahcup olmalı. Evet son derece mahcup olmalı. Bir kız oğlan kız kadar mahcup. Serbestçe birisi olursa sizin canınızı sıkar.

      Peride: Doğru.

      Hayranzade: Fakat böyle bir adam bulmak ne müşkül! Altı ayda dört kâtip değiştirdik. Hiçbirisi size rahat vermedi.

      Peride: Bu sefer imtihan ederiz.

      Hayranzade: Niçin?

      Peride: Mahcup, sıkılgan, utangaç olup olmadığını anlamak için…

      Hayranzade: Buna imkân var mı?

      Peride: (Gülerek) Ben bulurum…

      Hayranzade: Nasıl?

      Peride: (Biraz düşünerek) Mesela açık bir roman buluruz. Eğer namuslu ise kızarır (Kanepeye otururlar) üzerine fenalık gelir. O kadar ki hatta o parçaya devam etmek imkânsızlaşır.

      Hayranzade: Sahi. Fakat öyle bir romanı nereden bulmalı?

      Peride: Ben buldum.

СКАЧАТЬ