Cesurun Yükselisi . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cesurun Yükselisi - Морган Райс страница 8

СКАЧАТЬ acele ettiler. Kyra ahırın sonuna geldiğinde gördüğü karşısında nefesi kesildi. Kapının diğer tarafında bir ata benzeyen fakat normal bir atın iki katı büyüklükte, ağaç kütüğü kadar kalın bacakları olan bir hayvan duruyordu. Kulaklarının arkasında zar zor seçilen birer sivri boynuz vardı. Tüyleri diğerleri gibi siyah veya kahverengi değil fakat koyu kırmızıydı ve gözleri, diğerlerinin aksine, parlak yeşildi. Hayvanın gözleri doğrudan Kyra’ya yönelmişti ve bakışındaki yoğunluk onu göğsünden vurmuş, nefesini kesmişti. Kıpırdayamıyordu.

      Yaratık ona doğru yükseliyor, hırıltıya benzer sesler çıkartıyor, dişlerini gösteriyordu.

      “Bu nasıl bir at?” diye sordu Baylor’a, sesi fısıltının biraz üzerinde çıkmıştı.

      Onaylamaz bir tavırla başını salladı.

      “Bu bir at değil” dedi adam kaşlarını çatarak “bu bir yaratık. Bir ucube. Oldukça nadir bulunur. Bu bir Solzor. Pandesia’nın uzak köşelerinden getirilmiş. Lord Vali bu yaratığı ganimet olarak saklamış olabilir. Bu hayvana binemezdi; kimse binemez. Solzorlar vahşi yaratıklardır, eğitilemezler. Gel, değerli vaktini harcıyorsun. Atlara dönelim.”

      Fakat Kyra olduğu yerde duruyordu, sanki oraya çivilenmiş gibiydi ve başka bir yöne bakamıyordu. Kalbi, sanki bunun kendisi için yaratılmış olduğunu düşünüyormuş gibi hızla çarpıyordu.

      “Ben bunu seçiyorum” dedi Baylor’a.

      Baylor ve diğerlerinin soluğu kesilmişti. Herkes ona delirmiş gibi bakıyordu. Ortama bir sessizlik hâkim oldu.

      “Kyra” diye söze girdi Anvin “baban buna asla izin vermez”

      “Bu benim seçimim, öyle değil mi?” diye cevapladı Kyra.

      Anvin kaşlarını çatıp ellerini beline koydu.

      “Bu bir at değil” dedi ısrarcı bir şekilde. “Bu vahşi bir yaratık.”

      “Kısa sürede seni öldürecektir” diye ekledi Baylor.

      Kyra adama döndü,

      “İçgüdülerime güvenmemi söyleyen sen değiş miydin?” diye sordu. “Öyleyse geldiğim yer burası. Bu hayvan ve ben birbirimize aidiz.”

      Solzor aniden devasa bacaklarını geri çekip bir başka ağaç kapıya vurup her tarafa ağaç parçacıklarının saçılmasına sebep oldu. Adamlar korkudan geri çekilmişlerdi. Kyra hayranlıkla bakıyordu. Vahşi, yabani ve görkemliydi. Orası için aşırı büyüktü, tutsak olmak için aşırı büyüktü ve diğerlerinden açık ara çok üstündü.

      “Neden onu o alacakmış?” diye sordu Brandon öne çıkıp diğerlerini yolundan çekerken. “Sonuçta ben daha büyüğüm. Onu ben istiyorum.”

      Henüs Kyra cevap bile veremeden Brandon hayvanı sahiplenmek üzere ileri atıldı. Hayvanın sırtına atladığı anda Solzor vahşi bir şekilde sıçradı ve Brandon’ı üzerinden attı. Oğlan ahırı uçarak geçti ve duvara yapıştı.

      Daha sonra aynı şekilde Braxton ileri atıldı ve aynı anda hayvan başını hızla çevirip dişleriyle onun kolunu kesti.

      Kolu kanamaya başlayan Braxton çığlık attı ve kolunu tutarak ahırdan dışarı kaçtı. Brandon ayaklarının üzerine doğruldu ve tabana kuvvet kaçtı. Solzor onu ısırmayı kıl payı ıskalamıştı.

      Kyra olduğu yere mıhlanmış duruyordu fakat bir şekilde korkmuyordu. Kendisi için durumun farklı olacağını düşünüyordu. Bu yaratıkla arasında bir bağ hissetmişti, tıpkı Theos’la hissettiği gibi…

      Sonra aniden Kyra cesur bir şekilde ileri gitti. Hayvanın tam önünde, ölümcül dişlerinin ulaşabileceği alanda duruyordu. Solzor’a, ona güvendiğini göstermek istiyordu.

      “Kyra!” diye bağırdı Anvin endişeli bir ses tonuyla. “Geri çekil!”

      Fakat Kyra onu duymazdan geldi. Yaratığın gözlerine bakarak olduğu yerde durdu.

      Yaratık da ona bakıyordu. Gırtlağından düşük sesli bir hırıltı geliyordu, sanki ne yapacağına karar vermeye çalışır gibi bir hali vardı. Kyra korkudan titriyordu fakat diğerlerinin bunu görmesine izin vermeyecekti.

      Kendini cesaretini göstermeye zorladı. Bir elini yavaşça kaldırıp ilerledi ve hayvanın kırmızı kürküne dokundu. Hayvanın hırıltısı yükselmişti ve dişlerini gösteriyordu. Kyra hayvanın içindeki öfke ve hüsranı hissedebiliyordu.

      “Zincirlerini çözün” diye emretti adamlara.

      “Ne!?” diye bağırdı herkes aynı anda.

      “Bu zekice olmaz” dedi Baylor, sesinde korku vardı.

      “Ne diyorsam onu yapın!” diye ısrar etti Kyra, içinde yükselen bir güç hissetmişti, sanki bu yaratığın iradesi onun üzerinden akıyordu.

      Arkasından askerler ellerinde anahtarlarla koşturup zincirlerin kilitlerini açmaya başladı. Tüm bunlar olurken yaratık öfkeli bakışlarını bir an bile Kyra’dan ayırmamıştı, sanki onu tartıyor, ona meydan okuyormuş gibiydi, hırlıyordu.

      Yaratık zincirlerinden kurtulur kurtulmaz ayaklarını sanki saldırmaya hazırlanıyormuş gibi yere vurdu.

      Fakat garip bir şekilde saldırmadı. Onun yerine gözlerini Kyra’nın gözlerine sabitledi ve öfkesi yavaş yavaş hoşgörüye dönüşüyormuş göründü. Hatta belki de minnete…

      Çok hafif bir şekilde başın eğmiş gibi göründü; bu çok belli belirsiz bir jestti, neredeyse fark edilmeyecek gibi, sadece Kyra’nın çözümleyebileceği gibi bir jest…

      Kyra bir adım daha öne attı, hayvanın sağrısına tutunup hızlı bir hareketle üstüne çıktı.

      İçerideki herkes şoke olmuştu.

      İlk başlarda yaratık titredi ve sıçramaya başladı. Fakat Kyra bunun sadece gösteri amaçlı olduğunu hissetti. Onu gerçekten sırtından atmak istemiyordu, sadece kontrolün kimde olduğunu göstermek, onu sürekli sınırda tutmak için bir meydan okuma gösterisiydi. Yaratık, vahşi doğanın bir parçası olduğunu, hiç kimse tarafından evcilleştirilemeyeceğini göstermek istemişti.

      Seni evcilleştirmek gibi bir isteğim yok dedi Kyra içinden. Yalnıza çarpışmada yoldaşın olmak istiyorum.

      Solzor sanki Kyra’yı duyuyormuş gibi sakinleşmişti, hala şahlanma hareketleri yapıyordu fakat önceki kadar hırçın değildi. Kısa bir süre sonra hareketleri kesildi ve Kyra’nın altında mükemmel bir şekilde sabit durmaya başladı. Sanki onu korumak ister gibi, diğerlerine hırlıyordu.

      Kyra artık sakinleşmiş olan Solzor’un sırtından aşağıdakilere baktı. Bir grup şoke olmuş adam, ağızları bir karış açık kalmış, ona bakıyordu.

      Kyra’nın yüzüne yavaş yavaş geniş bir gülümseme yerleşti, büyük bir zafer duygusu hissediyordu.

      “Bu” СКАЧАТЬ