Cesurun Yükselisi . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cesurun Yükselisi - Морган Райс страница 7

СКАЧАТЬ o anda aralarında bir bağ hissetti. Dierdre kendisinin yaşadıklarından çok daha berbat şeyler yaşamıştı. Kyra onu incelediğinde, gözlerinin çevresinde hala siyah halkaların olduğunu, bir acı ve üzüntü havasının hala üzerinde olduğunu gördü ve ona ne olacağını merak etti. Onu o kalede tek başına bırakamayacağını fark etti. Ordu güneye giderken Dierdre yalnız kalacaktı.

      “Bir yol arkadaşı işime yarayabilir” dedi Kyra, kelimeleri söylerken kafasında bir fikir oluşmuştu.

      Dierdre ona baktı, gözleri şaşkınlıkla açılmıştı ve gülmeye başladı; üzerindeki kötü hava dağılmıştı.

      “Bunu soracağını umuyordum” diye yanıtladı.

      Anvin konuşulanları duymuştu, kaşlarını çattı.

      “Babanın buna onaya vereceğini sanmıyorum” diye araya girdi. “Önünde önemli bir görev var.”

      “Ben engel olmam” dedi Dierdre. “Zaten Escalon’u geçmem gerekiyor. Babamın yanına dönüyorum. Tek başıma gitmemeyi tercih ederim.”

      Anvin sakallarını sıvazladı.

      “Baban bundan hoşlanmayacak” dedi Kyra’ya. “O bir sorumluluk haline gelebilir.”

      Kyra Anvin’in bileğine güven verecek şekilde dokundu, azimliydi.

      “Dierde benim arkadaşım” dedi, konuyu kapatmak üzere. “Onu tek başına bırakmayacağım, senin de hiçbir adamını arkanda bırakmayacağın gibi. Bana her zaman ne derdin? Kimseyi geride bırakma.

      Kyra içini çekti.

      “Ben Dierdre’ye o zindandan çıkışta yardımcı olmuş olabilirim” diye ekledi Kyra “ama o da kurtulmama yardım etti. Ona borçluyum. Üzgünüm ama babamın ne düşündüğü küçük bir konu. Escalon’u geçecek olan benim, o değil. Dierdre benimle geliyor.”

      Dierdre gülümsedi, Kyra’nın yanına sokuldu ve kolunu onun koluna doladı. Adımlarında yeni bir gurur vardı. Kyra onu yolculukta yanına alma fikri nedeniyle iyi hissediyordu ve her ne olursa olsun onun doğru kararları vereceğini biliyordu.

      Kyra ağabeylerinin yakınında yürümekte olduklarını fark etti ve onunla ilgili biraz daha koruyucu olmadıkları, yolculuğunda ona katılmayı teklif bile etmedikleri için hayal kırıklığı yaşamaktan kendini alamadı; daha çok kendisiyle rekabet halindeydiler. Ağabeyleriyle ilişkilerinin doğasının böyle olması onu üzdü fakat insanları da değiştiremezdi. Böylesinin daha iyi olduğunu fark etti. Onlar gösterişle doluydu ve düşüncesizce bir şey yapıp başını derde sokabilirlerdi.

      “Ben de sana eşlik etmek istiyorum” dedi Anvin, sesi suçlulukla doluydu. “Escalon’u tek başına geçmen fikri pek hoşuma gitmedi.” İçini çekti. “Fakat babanın bana her zamankinden çok ihtiyacı var. Güneye giderken kendisine katılmamı istedi.”

      “Ve ben de” diye ekledi Arthfael. “Ben de sana katılmak istiyorum fakat güneye giden adamlara katılmakla görevlendirildim.”

      “Ve ben de babanın yokluğunda geride kalıp Volis’i korumalıyım” diye ekledi Vidar.

      Kyra adamların desteği nedeniyle duygulanmıştı.

      “Merak etmeyin” dedi Kyra. “Önümde sadece üç günlük bir yol var. İyi olacağım.”

      “Olacaksın” diye araya girdi Baylor yaklaşarak. “Ve yeni atın da bundan emin olmamızı sağlayacak.”

      Sözleri bittikten sonra Baylor ahırın kapısını iterek ardına kadar açtı ve herkes alçak taş binaya girdi. İçeride atların kokusu ortama hâkim olmuştu.

      Kyra içeri girdikten sonra gözleri içerinin loşluğuna yavaşça alıştı. Ahır nemli ve soğuktu, heyecanlı atların sesleriyle doluydu. Bölmelere yukarı aşağı bir göz gezdirdi ve hayatında gördüğü en güzel atların orada olduklarını gördü; büyük, güçlü, çok güzel atlar. Siyah ve kahverengi ve her biri bir şampiyondu. Burası tam bir define sandığıydı.

      “Lord’un Adamları en iyileri kendilerine ayırmışlar” diye açıkladı Baylor sıraların önünden, kendine özgü şekilde kasılarak yürürken. Önünden geçtiği bir ata dokundu, bir diğerine hafifçe vurdu. Hayvanlar onun varlığıyla canlanmış gibi görünüyordu.

      Kyra her şeyi inceleyerek yavaşça yürüdü. Her bir at bir sanat eseri gibi görünüyordu, hayatında gördüğü tüm atlardan daha büyüklerdi, güzellik ve güçle dolulardı.

      “Sen ve ejderhan sayesinde bu atlar artık bizim” dedi Baylor. “Şimdi yapılması gereken kendi atını seçmen. Baban ilk seçme hakkını sana vermemi emretti, kendisinden de önce…”

      Kyra duygulanmıştı. Ahırı dikkatle incelerken üzerinde büyük bir sorumluluk yükü hissetti. Bunun hayatta bir kez yapabileceği bir seçim olduğunu biliyordu.

      Elini atların sağrılarında gezdirirken, ne kadar yumuşak ve düzgün, ne kadar güçlü olduklarını hissetti. Hangisini seçeceği konusunda kararsızlık içinde kalmıştı.

      “Nasıl seçeceğim?” diye sordu Baylor’a

      Baylor gülümsedi ve başını salladı.

      “Tüm hayatım boyunca atları eğittim” diye cevapladı. “Onları büyüttüm de tabii ve bildiğim tek bir şey varsa, o da hiçbir atın birbiriyle aynı olmadığıdır. Bazıları hız için yetiştirilir, bazıları dayanıklılık için; diğerleri ağırlık taşımak üzere yetiştirilirken, bazıları da güç için yetiştirilir. Bazısı bir şey taşımayacak kadar gururludur. Ve diğerleri, eh, diğerleri de çarpışma için yetiştirilir. Bazıları tek başına, mızrak dövüşü için gelişirken, bazıları da yalnızca savaşmak ister ve diğerleri hala savaş maratonu için yaratılmıştır. Bazısı en iyi arkadaşın olur; bazısı sana sırt çevirir. Bir atla kuracağın ilişki büyülü bir şeydir. Biri seni çekmeli ve sen de onu çekmelisin. Seçimini iyi yap. Atın her zaman seninle olacak, çarpışma zamanlarında ve savaş zamanlarında… Hiçbir iyi savaşçı atı olmadan bütün sayılmaz.”

      Kyra yavaş yavaş yürüdü, kalbi heyecandan hızlı atıyordu. Sırayla atların önünde geçiyordu. Bazısı ona bakıyor, bazısı başını çeviriyor, bazısı kişneyip, sabırsızlıkla ayağını yere vuruyor ve bazısı da sabit duruyordu. Kyra bir bağlantı kurabilmeyi bekliyordu fakat hiçbir şey olmamıştı. Hüsrana uğramıştı.

      Sonra aniden Kyra omuriliğinde bir ürperti hisseti, sanki bir yıldırım ona çarpmış gibiydi. Ahırda yankılanan tiz bir ses duyuldu, Kyra’ya atının o olduğunu söyleyen bir ses… Normal bir at sesi gibi değildi, biraz daha tok ve daha güçlü bir sesti. Tüm gürültünün içinden sıyrılmış, hepsinin üzerinde bir sesti, sanki kafesten kaçmaya çalışan bir aslanın sesi gibi… Ses Kyra’yı hem korkutmuş hem de kendine çekmişti.

      Kyra sesin kaynağına, ahırın sonuna doğru döndü ve aynı anda ağaç bir yapının kırılma sesi duyuldu. Bölmelerin sarsıldığını gördü, her yerde ağaç parçaları uçuşuyordu ve ortama bir kargaşa hâkimdi. Birçok adam СКАЧАТЬ