Название: Cesurun Yükselisi
Автор: Морган Райс
Издательство: Lukeman Literary Management Ltd
Жанр: Героическая фантастика
Серия: Krallar ve Büyücüler
isbn: 9781632913401
isbn:
Kyra Argos’un kapılarından geçerken garip bir sessizlik içinde tüm gözlerin üzerinde olduğunu hissetti. Şimdi onun hakkında ne düşünüyorlardı acaba? Kendisi bile kendi hakkında ne düşüneceğini bilemiyordu. Theos onun için gelmemiş miydi? Bu savaşa sadece kendi tarafı adına mı katılmıştı? Kendisinin herhangi bir özel gücü var mıydı?
Adamlar bakışlarını çevirip, hazine toplama işine, cephanelikte toplanıp savaşa hazırlanmaya devam edince Kyra rahatladığını hissetti. Adamlar bir ileri bir geri koşturuyor, Lord’un Adamlarının bıraktığı ganimeti topluyor, taşıyıcıları dolduruyor, atları yönlendiriyordu. Yüzlerce kalkan ve zırh bir yığın halinde bir arada toplanırken çelik eşyanın birbirine çarpma sesi yükseliyordu. Kar hızını artırıp hava kararmaya başladığında kaybedecek çok vakitleri kalmamıştı.
“Kyra” dedi tanıdık bir ses.
Arkasını dönüp Anvin’in gülümseyerek gelmekte olduğunu görünce rahatladı. Anvin ona saygılı bir ifadeyle bakıyordu, güven tazeleyen kibarlığı ve her zaman sahip olduğu sıcak baba imajıyla… Bir koluyla şefkatli bir şekilde Kyra’nın omzuna sarıldı. Sakalla kaplı yüzünde geniş bir gülümseme vardı. Önünde parıldayan yeni bir kılıcı havaya kaldırdı. Keskin kısmında Pandesia’ya ait semboller vardı.
“Çok uzun zamandır elime aldığım en iyi çelik” diye belirtti geniş bir şekilde sırıtarak. Senin sayende bir savaş başlatabilmeye yetecek silahımız var. Hepimizi çok daha güçlü hale getirdin.”
Kyra adamın sözleriyle her zaman olduğu gibi rahatlamıştı fakat yine de depresyon, kafa karışıklığı, ejderha tarafından küçük düşürülmüş olma durumundan kurtulamıyordu. Omuz silkti.
“Bunların hiçbirini ben yapmadım” diye yanıtladı. “Theos yaptı.”
“Fakat Theos senin için geri döndü” diye yanıtladı adam.
Kyra, şimdi boş olan gri gökyüzüne baktı ve merak etti.
“Ben emin değilim.”
Ardından gelen uzun ve yalnızca esen rüzgârla bölünen sessizlikte ikisi de gökyüzünü incelediler.
“Baban seni bekliyor” dedi Anvin sonunda, sesi ciddiydi.
Kyra Anvin’le birlikte yürümeye başladı. Çizmelerinin altındaki kar ve buz çıtırdıyordu. Avlunun ortasından geçerek tüm hareketliliğin ortasına doğru ilerlediler. Argos’un geniş kalesinin içinde yürürlerken, babasının düzinelerce adamının yanından geçtiler, her yerde adamlar vardı ve uzun yıllardır ilk defa rahatlamışlardı. Silahları ve diğer erzakı toplarlarken gülüyorlar, içiyorlar, birbirleriyle şakalaşıyorlardı. Cadılar Bayramındaki çocuklar gibiydiler.
Babasının onlarca askeri tek sıra olmuş, Pandesia tahıllarını elden ele geçiriyor, taşıyıcıları tepeleme dolduruyorlardı. İçinde birbirine çarptıkça şangırdayan kalkanlarla ağzına kadar dolu bir başka taşıyıcı daha geçti. O kadar tepeleme doldurulmuştu ki bazı kalkanlar kayıp aracın yanından yere düştü ve askerler düşenleri toplamak için o tarafa koştu. Etrafındaki tüm taşıyıcılar kalenin kapısına doğru ilerliyordu. Bazıları Volis yoluna dönerken, bazıları da babasının göstermiş olduğu başka yollara gidiyordu, hepsi ağzına kadar doluydu. Kyra gördükleriyle biraz da olsa teselli olmuştu; sebep olduğu savaşla ilgili şimdi biraz daha az kötü hissediyordu.
Bir köşeyi döndüler ve Kyra babasını gördü. Etrafı adamlarıyla çevriliydi, onayına sunulan düzinelerce kılıç ve mızrağı incelemekle meşguldü. Ona doğru dönüp yaklaştı ve adamlarına uzaklaşmalarını işaret etti. Adamlar onları yalnız bırakarak dağıldı.
Babası dönüp Anvin’e baktı. Anvin bir an ne yapacağını bilmez bir şekilde orada durdu, babasının bu, açıkça onun da uzaklaşmasını isteyen sessiz bakışına şaşırmış gibi görünüyordu. Sonunda Anvin de dönüp diğerlerine katıldı ve Kyra’yla babasını yalnız bıraktı. Kyra da şaşırmıştı. Babası daha önce hiçbir zaman Anvin’in uzaklaşmasını istememişti.
Kyra babasına baktı, babasının ifadesi her zamanki gibi ne düşündüğünü belli etmez haldeydi, bildiği ve sevdiği, yakın baba ifadesini değil, adamlarının arasındaki herkesin bildiği lider ifadesini takınmıştı. Babası da ona baktı ve Kyra, aklından aynı anda birçok düşünce geçerken, gerildiğini hissetti. Babası onunla gurur mu duyuyordu? Onları bir savaşa soktuğu için kızgın mıydı? Theos onu küçük düşürüp ordusunu yüzüstü bıraktığı için hayal kırıklığına mı uğramıştı?
Kyra, babasının konuşmadan önceki sessizliğine alışkın olduğu için bekledi. Artık hiçbir şey düşünemiyordu; ikisinin arasında her şey çok hızlı değişmişti. Babası son yaşananlarla birlikte değişirken, kendisini de bir gecede büyümüş gibi hissediyordu; sanki birbirleriyle nasıl ilişki kuracaklarını artık bilemiyor gibiydiler. O hala, bildiği ve sevdiği, ona gece geç vakitlere kadar hikâyeler okuyan babası mıydı? Yoksa artık onun komutanı mıydı?
Babası öylece durmuş kendisine bakarken ve aralarındaki sessizlik büyürken Kyra babasının ne diyeceğini bilemiyor olduğunu anladı. Yalnızca esen rüzgârın sesi duyuluyordu ve arkalarındaki adamların geceye hazırlık için yakmaya başladıkları duvarlardaki meşalelerin alevleri titreşiyordu. Sonunda Kyra sessizliğe daha fazla dayanamadı.
“Bunların hepsini Volis’e mi götüreceksin?” diye sordu yanlarından kılıçlarla dolu bir taşıyıcı geçerken.
Babası dönüp taşıyıcıyı inceledi, içinde bulunduğu düşten uyanmış gibiydi. Başını sallarken Kyra’ya bakmak yerine daha çok taşıyıcıyla ilgilendi.
“Volis’te artık bizim için ölümden başka bir şey yok” dedi babası, sesi kalın ve net çıkmıştı. “Şimdi güneye gidiyoruz.”
Kyra şaşırmıştı.
“Güney mi?” diye sordu.
Babası başıyla onayladı.
“Esephus” diye belirtti.
Denizin üzerinde konumlanmış kadim kale, güneydeki en büyük komşuları Esephus’a yapacakları yolculuğu düşününce Kyra’nın içi heyecanla doldu. Bir detayın farkına varınca daha da heyecanlandı: Babası oraya gitmeye karar verdiyse, savaşa hazırlanıyor demekti.
Babası sanki onun aklını okumuş gibi başını salladı.
“Artık geri dönüş yok” dedi.
Kyra babasına, uzun zamandır hissetmediği bir gurur duygusuyla baktı. Artık babası orta yaşlarını küçük bir kalenin güvenliğinde geçiren, kanaatkâr bir savaşçı değil, bir zamanlar tanıdığı, özgürlük için her şeyi riske atmaya hazır, gözü pek komutandı.
“Ne zaman yola СКАЧАТЬ