Gölge Diyarı . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gölge Diyarı - Морган Райс страница 6

СКАЧАТЬ Motley onun arkasından.

      “Kyra burada!” dedi Duncan koşarken. “Ve o tehlikede!”

      “Delirdin mi?” dedi Motley ona yetişip kolunu yakalayarak. “Kesin bir ölüme doğru koşuyorsun!”

      Fakat Duncan kararlı bir şekilde Motley’in elini itti ve koşmaya devam etti.

      “Kesin bir ölüm” dedi “sevgili kızıma sırtımı dönmeme sebep olamaz.”

      Duncan pasaja tek başına girip, ölüme, yanan şehre doğru hızla geri koşarken duraksamadı. Bunun ölmek demek olabileceğini biliyordu fakat umurunda değildi. Kyra’yı görebildiği sürece bunu sorun etmiyordu.

      Kyra, diye düşündü. Bekle beni.

      BÖLÜM BEŞ

      Yüceler Yücesi ve Kutsal Ra, başkentte, Andros’un ortasındaki altın tahtında oturmuş, generalleri, köleleri ve ona tapınanlarla dolu salona bakarken, tatminsizlik içinde yanarak avuçlarını tahtın kolçaklarına sürtüyordu. Muzaffer ve doymuş hissetmesi gerektiğini biliyordu, sonuçta amacına ulaşmıştı. Sonuçta Escalon, dünya üstündeki direnişin son kalesi, tüm imparatorluğu içinde tamamen onun hâkimiyeti altında olmayan tek yerdi ve son birkaç günde Ra, güçlerini hayatının en muhteşem bozgunu boyunca liderlik etmeyi başarmıştı. Gözlerini kapattı ve gülümsedi, hiçbir engele takılmadan Güney Geçit’i yıkışı, Escalon’un güneyindeki tüm şehirleri yerle bir edişi ve kuzeye, başkente doğru ilerleyişinin görüntüleriyle keyiflenmişti. Bir zamanlar son derece güzel olan bu ülkenin artık dev bir mezarlığa dönmüş olduğunu hatırlayarak sırıttı.

      Kuzeyde de, Escalon’un durumunun çok farklı olmadığını biliyordu. Donanması muhteşem Ur şehrini sular altında bırakmış, şehrin ihtişamını yalnızca anılarda bırakmıştı. Doğu kıyısında donanması Gözyaşı Denizi’nin kontrolünü ele geçirmiş ve Esephus’tan başlayarak tüm kıyı şehirlerini yok etmişti. Escalon’un neredeyse tek bir santimi bile ellerinden kurtulamamıştı.

      En önemlisi de, Escalon’un en çok meydan okuyan komutanı, başkaldırının elebaşı Duncan, Ra’nın tutsağı olarak bir hücrede tutuluyordu. Aslında Ra pencereden dışarı bakıp doğan güneşi izlerken, Duncan’ı şahsen darağacına götürecek olma fikriyle heyecandan yerinde duramayacak gibiydi. İpini bizzat kendisi çekecek ve onun ölüşünü izleyecekti. Bu düşünce onu gülümsetti. O gün harika bir gün olacaktı.

      Ra’nın zaferi her açıdan tamamlanmış olmasına karşın hala kendini doymuş hissetmiyordu. Oturduğu yerde, içindeki bu tatminsizlik duygusunu anlamaya çalışarak içine baktı. İstediği her şeyi elde etmişti. Onu rahatsız eden neydi?

      Ra hiçbir zaman doymamıştı, hiçbir akınında, hayatında hiçbir kez… İçinde her zaman daha fazlası ve daha da fazlası için şiddetli bir arzu olurdu. Şimdi bile bunu hissedebiliyordu. Arzularını doyurabilmesi için başka ne yapması gerektiğini merak etti; bu zaferin gerçekten tamamlanmış olduğunu hissedebilmesi için…

      Yavaşça aklında bir plan oluştu. Escalon’dan geriye kalan tüm erkek, kadın ve çocukları öldürebilirdi. Önce kadınlara tecavüz edip, erkeklere işkence edebilirdi. Evet, bunun yardımı olacaktı. Aslında hemen şimdi bile başlayabilirdi.

      Ra danışmanlarına, en iyi adamlarından seçilmiş yüzlercesine baktı. Hepsi önünde diz çökmüş, başlarını önlerine eğmişti, hiçbiri göz kontağı kurmaya cesaret edemiyordu. Hepsi de yapmaları gerektiği şekilde sessizce yere bakıyorlardı. Sonuçta onun gibi bir tanrının huzurunda olmaları nedeniyle oldukça şanslıydılar.

      Ra boğazını temizledi.

      “Derhal Escalon’da kalan kadınlardan en güzel on tanesini bana getirin” diye emretti. Pes sesi odada gürlüyordu.

      Hizmetkârlarından biri başını, mermer zemine değene kadar eğdi.

      “Emredersiniz efendim!” dedi ve dönüp hızla uzaklaştı.

      Fakat hizmetkâr kapıya tam ulaştığı sırada kapı çarpılarak açıldı ve bir başka hizmetkar, çılgın gibi odaya dalıp Ra’nın tahtına doğru koştu. Bu kabalık karşısında dehşete kapılan diğerleri nefeslerini tuttu. Resmi bir davet olmadan hiç kimse Ra’ya yaklaşmak şöyle dursun, onun odasına girmeye cüret edemezdi. Bunun anlamı kesin bir ölümdü.

      Hizmetkâr kendini yüzüstü yere atarken Ra ona iğrenerek baktı.

      “Öldürün şunu” diye emretti.

      Anında birkaç askeri öne atılıp adamı yakaladı. Askerler adamı sürüklerken, adam çırpındı ve bağırdı: “Durun yüce Lordum! Size çok acil bir haber getirdim, bir an önce duymanız gereken bir haber!”

      Haberi umursamayan Ra adamın sürüklenerek götürülmesine izin verdi. Adam yol boyunca çırpındı. Tam çıkışa ulaştıklarında, kapı kapanmak üzereyken bağırdı:

      “Duncan kaçtı!”

      Şoke olan Ra aniden sağ elini kaldırdı. Adamları, haberi getiren hizmetkârı kapıda tutarak durdu.

      Ra yavaşça duyduklarını gözden geçirdi. Ayağa kalktı ve derin bir nefes aldı. Fildişi merdiven basamaklarını teker teker indi. Odayı boydan boya geçerken altın botlarının sesi yankılanıyordu. Ra sonunda hizmetkârın tam önünde durduğunda oda sessizliğe gömülmüş, gerginlikle dolmuştu. Attığı her adımda Ra içinde yükselen öfkeyi hissedebiliyordu.

      “Bir daha söyle” diye emretti, sesi pes ve korkutucuydu.

      Hizmetkâr titredi.

      “Çok özür dilerim, muhteşem ve kutsal Yüce Lordum” dedi titreyen sesiyle, “fakat Duncan kaçtı. Birileri onu zindandan kaçırmış. Adamlarımız şu anda bile onları başkentte takip ediyor!”

      Ra yüzünün kızardığını hissetti, içi alev alev yanmaya başlamıştı. Yumruklarını sıktı. Buna izin veremezdi. Bu son tatmin parçasının kendisinden çalınmasına izin veremezdi.

      “Haber verdiğin için teşekkür ederim” dedi Ra.

      Ra gülümsedi ve bir anlığına hizmetkâr da rahatlamış göründü, hatta kendini gururla şişirerek gülümsemeye bile başladı.

      Ra doğal olarak adamı ödüllendirdi. Adama yaklaşıp yavaşça elleriyle boğazını kavrayıp sıkmaya başladı. Adamın gözleri yuvalarından fırladı ve uzanıp Ra’nın bileklerini tuttu fakat ellerini kendinden uzaklaştıramadı. Ra adamın bunu yapamayacağını biliyordu. Sonuçta o sadece bir insandı ve Ra da muhteşem ve kutsal Ra’ydı, Bir Zamanlar Tanrı Olan Adam.

      Hizmetkâr öldü ve yere yığıldı. Fakat bu Ra’yı neredeyse hiç tatmin etmedi.

      “Askerler!” diye gürledi.

      Komutanları dikkat kesildi ve korkuyla ona baktı.

      “Şehrin tüm çıkışlarını tutun! Tüm askerleri göreve alın, Duncan’ı bulmak zorundayız. Bu arada, onu ararken, Escalon şehrinde hayatta kalmış СКАЧАТЬ