CELIL OKER-ÖZEL BASKI-ATES ETME ISTANBUL. Celil Oker
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу CELIL OKER-ÖZEL BASKI-ATES ETME ISTANBUL - Celil Oker страница 21

Название: CELIL OKER-ÖZEL BASKI-ATES ETME ISTANBUL

Автор: Celil Oker

Издательство: Автор

Жанр:

Серия:

isbn: 9789752126459

isbn:

СКАЧАТЬ Dönüp Ayla Duman’a baktım.

      Ayla Duman kahve siparişimi alan kızla konuşuyordu. Kız heyecanla bir şeyler anlatıyordu. Eliyle kapıyı gösterdi. İpin ucunu bulduk dedim içimden.

      “Görmüşler galiba,” dedi İsmet Günaldı.

      “Galiba,” dedim.

      Ayla Duman kasadaki kızdan ayrıldı. Bize doğru gelmedi. Kahve almak isteyenlerin bekleştiği tarafa doğru yürüdü. Kız işi biliyor dedim içimden. Elbette biraz alırsın, biraz verirsin.

      İsmet Günaldı’nın parmakları yeniden bateri çalmaya başladı masanın üstünde. Bu kez biraz daha ritmik. Daha sert.

      Ayla Duman iki elinde iki kâğıt kahve bardağı oturduğumuz masaya doğru yürümeye başladı. Yüzünde beni gördüğünden daha şaşkın bir ifade vardı. Belki daha korkmuş.

      Kağıt bardakları masaya koydu. Oturmadı.

      “Onu götürmüşler. Muhtemelen isteği dışında,” dedi.

      “Ne demek?” dedi İsmet Günaldı. Parmakları donup kalmıştı masanın üzerinde.

      Denedim.

      “Kel kafalı birisi mi?” dedim.

      “Evet, evet,” dedi Ayla Duman. “Nereden biliyorsunuz?”

      Hangi sihirbaz anlatırdı numarasının içyüzünü?

      “Boş verin,” dedim. “Ne dedi kız?”

      Ayla Duman iki eliyle yüzünü sıvazladı, sonra saçlarının üzerinden geçirdi ellerini.

      “Begüm camın önünde oturuyormuş,” dedi. “Herhalde bizi görmek için. O adamın geldiğini görünce ayağa kalkmış. Adam yolunu kesmiş kapıda. Biraz konuşmuşlar. Adam kolunu tutuyormuş Begüm’ün. Sonra birden ikna olmuş gibi itiraz etmeyi bıraktı galiba dedi kız. Beraber çıkmışlar.”

      “Otursanıza,” dedim.

      “Nasıl oturayım!” dedi Ayla Duman. “O adamın, eee, Begüm’ün arkadaşı olmadığı kesin. Kim bilir kim? Bulalım onu ne olur! Korkmuştur kız.”

      “Ne yapabiliriz?” dedi İsmet Günaldı.

      Ne yapabiliriz diye düşündüm. Sormaktan bir zarar çıkmazdı.

      “Starbucks’tan çıkınca ne tarafa gitmişler bir fikir verdi mi?” dedim. “Sağa mı, sola mı?”

      “Gözleriyle takip etmiş kız,” dedi Ayla Duman. “İçeri değil, sola, dışarı gitmişler.”

      Ben de ayağa kalktım.

      “Deneyelim o zaman,” dedim.

      “Ne deneyeceğiz?” dedi doktor.

      “Soralım bir,” dedim. “Belki gören olmuştur.”

      Kime soracağımızı sormadı İsmet Günaldı. Ayağa kalktı. Rahatlatmak istermiş gibi Ayla Duman’ın kolundan tuttu.

      Profilo Starbucks’ın çıkışına doğru yürüdük. Masada kalan iki kahveye ne olacağını düşünmedim hiç. Nasıl olsa bana getirilmemişti.

      7. BÖLÜM

      Çıkınca sola yöneldik. İçeri girenlerin üstünü arayan güvenlik görevlilerine sormanın manası yoktu. Kuyruk olacak kadar çok ziyaretçiden kafalarını kaldırıp dışarı çıkanları görebileceklerinden kuşkuluydum. Dışarı çıktık. İçime dolan sigara arzusunu engelledim. Sağa sola baktım aklıma bir şey gelsin diye.

      Geldi. Taksiciler şehrin nabzını tutarlar dedim içimden. Belki de siyah Clio ile gelmemişlerdir diye umdum.

      “Bekleyin burada biraz,” dedim arkama dönüp.

      Profilo Alışveriş Merkezi’yle Darty arasındaki caddeyi geçtim. Az ileride kuyrukta bekleyen taksilerin en baştakine yöneldim. Sahibi ayakta sigara içiyordu. Beni görünce sürücü koltuğunun koluna uzattı elini. Sigarasını atmadı. İyi ki atmadı dedim içimden.

      “Yok tertip,” dedim. “Binmeyeceğim. Bir sorum var ama.”

      Tertip lafı çalıştı.

      “Buyur amirim,” dedi taksici.

      “Son yarım saat, kırk beş dakikada,” dedim. “Şu kapıdan kel bir adam, şöyle kocaman kafalı, bir kadınla çıktı. Gördün mü? Hani belki seninkilerden birine binmişlerdir diye…”

      “Tertip”in alnı kırıştı. Yardım alabilecekmiş gibi bir nefes çekti sigarasından.

      “Yok amirim görmedim,” dedi. “Görmedim vallaha.”

      “Tamam,” dedim. Karar verdim. “Müşteri alma, bekle iki dakika, seninle bir yere gideceğiz.”

      Geri döndüm. Profilo’nun girip çıkanı bol kapısının yanında bekleyen Ayla Duman ve İsmet Günaldı’nın yanına döndüm.

      “Görmemişler,” dedim. “Ya arabayla geldiler ya da yoldan geçen bir taksiye bindiler.”

      “Ne yapacağız şimdi?” dedi Ayla Duman. “Ah Begüm ah!”

      Doktor ne söyleyeceğim diye yüzüme baktı.

      “Benim atlayıp bir yere gitmem lazım,” dedim. “Bir ihtimal bir şeyler öğrenebileceğim bir yere.”

      “Ben de sizinle gelirim,” dedi Ayla Duman. “Bu saatten sonra evde oturamam.”

      “Hoş olmayan sahneler görebilirsiniz ama,” dedim. “Belki biraz itiş kakış.”

      “Unutmayın, hastanede çalışıyorum,” dedi Ayla Duman.

      İsmet Günaldı yüzünü buruşturdu ama memnun gibiydi.

      “Siz gidin,” dedi. “Benim uğramam gereken bir iki yer var. Bir gelişme olursa haber verin ama.” Ceketinin cebine vurdu.

      “Pekâlâ,” dedim. “Hadi! Memnun oldum İsmet Bey.”

      İsmet Günaldı yüzüne yarım bir gülümseme oturttu. Elini uzatmadı ama. Dert etmedim.

      Ayla Duman doktora başıyla selam verdi. Doktor caddeyi geçip sıranın en başındaki taksiye yürüdü.

      Benim konuştuğum taksici sarı Hyundai’sinin önünde duruyordu. Aracının başında görmeseniz ilkokul sınıf öğretmenliğine atanmayı bekliyor diyebileceğiniz bir görüntüsü vardı. Gece kızınızı emanet etmeye çekinmeyeceğiniz düzgün bir adama benziyordu.

      Arka kapıyı açıp Ayla Duman’ın binmesine izin verdim. Elbisesinin uzun eteğini topladı içeri adımını atmadan önce.

      “Tamamdır şef,” dedim ben СКАЧАТЬ