Название: Jo'nun Oğulları
Автор: Луиза Мэй Олкотт
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6485-69-3
isbn:
“Dan kendi yerleşim yerine kırk yaşın altında hiçbir kadının girmesine izin vermeyecektir. Onlardan hoşlanmıyor, özellikle genç ve güzel olanlardan.” diye ekledi Tom, kıskançlık krizine girmişti. Çünkü Dan’in gözlerinde, Nan’e karşı olan hayranlığını okuyabiliyordu.
“O beni hiç ırgalamaz çünkü kurallar karşısında doktorlar her zaman istisna sayılırlar. Dansville’de pek fazla hastalığın olacağını sanmıyorum, herkes aktif ve sağlıklı hayatlar sürecektir, zaten enerji dolu genç insanlar öyle bir yere gidecektir. Ne var ki sık sık kazalar olacaktır. Bunun nedeni de vahşi büyükbaş hayvanlar, atları hızlı sürmeler, göğüs göğüse kavga eden Kızılderililer ve Batılı hayatın pervasızlığıdır. Oraya kolaylıkla uyum sağlayacağıma inanıyorum. Kırık kemiklerin özlemini duyuyorum, cerrahlığı çok ilginç buluyorum ve maalesef buralarda aradığımı hiç bulamıyorum.” diye cevap verdi Nan, tabelasını asıp işe başlamak için âdeta yanıp tutuşuyordu.
“Ben seni kabul ediyorum, Doktor ve seninle yapabileceklerimizle memnunluk duyacağım. Batı’da çok şey başarabiliriz. Hadi, sen gece gündüz demeden çalışmaya devam et ve başını sokacak bir yer sağlar sağlamaz seni çağıracağım. Sırf sana özel bir yarar sağlayacaksa birkaç beyaz adamın kafa derisini yüzerim ya da bir düzine kadar kovboyu iyice benzetirim.” diyerek kahkahalarla güldü Dan, enerjisi ve hoş fiziğiyle Nan’i diğer kızlardan ayırt eden bu özelliği karşısında Dan gayet memnundu.
“Çok teşekkürler, kesin geleceğim. Koluna dokunmamda bir sakınca var mı? Pazıların muhteşem! Hey erkekler bana bakın, işte buna kas derim.” Ve Nan dinleyicilerine dönüp Dan’in güçlü kolunu gösterdi ve ders verir gibi örneklerle açıklamalarda bulundu.
Tom cumbada inzivaya çekilerek yıldızlara öfkeyle baktı, sonra da sağ koluyla hayalî birini devirmek istercesine tüm gücüyle havaya doğru yumruk attı.
“Tom’u kilisenin hademesi yap, Nan’in öldürdüğü hastaları gömmekten büyük zevk alacaktır. Onda o asık suratı olduğu sürece bence bu işi becerebilir. Planlarında onu sakın unutma, Dan.” dedi Ted, köşedeki umutsuzluğa düşen kişiyi işaret ederek.
Ama Tom uzun süre somurtacak biri değildi ve geçici bir karamsarlığa büründükten sonra neşeyle bir öneride bulundu.
“Bana bakın, bence bütün şehri Dansville’e taşınmasını sağlamalıyız; buna sarıhummalı, çiçek hastalığı ile koleralı vakalar da dâhil, böylece Nan çok mutlu olur ve göçmenler ile hükümlüler üzerinde yaptığı hatalar da pek önemli sayılmaz.”
“Ben Jacksonville’e yerleşmeyi öneririm ya da oraya benzer bir yere, böylece kültürlü insanlar topluluğuna karışmış olursunuz. Orada Eflatun Kulübü var mesela ve ayrıca çok ateşli felsefe taraftarlarını da görebilirsiniz. Doğu’dan gelen her şey buralarda hoş karşılanır ve bu kadar merhametli topraklarda yapılan yeni girişimler oldukça başarılı olur.” diyerek gözlemlerini sundu Bay March, capcanlı manzaranın tadını çıkaran büyüklerin arasına oturarak kibarca bir öneride bulundu.
Dan’in Eflatun’u inceleme fikri aslında çok komikti ama bu düşünceye yaramaz Ted’den başka hiç kimse gülmedi, o sırada Dan ise, o çok çalışan etkin beynindeki bir başka planı gözler önüne sermek için acele etti.
“Çiftçilikle uğraşmanın ne kadar başarılı olacağından pek emin değilim ama benim eski arkadaşlarım olan Montana Kızılderilileriyle iş birliği yapma taraftarıyım. Oldukça huzurlu bir kabile. Yardıma çok ihtiyaçları var. Yüzlercesi açlıktan öldü. Çünkü paylarına düşeni bir türlü alamadılar. Oysa Siyular16 kavgacıdır, otuz bin güçlü adamdan söz ediyoruz ve bu nedenle hükûmet onlardan korktuğu için istedikleri her şeye peki diyor. Ben de buna lanet olası, utanç verici diyorum!” Ağzından kaçırdığı küfür karşısında Dan, bir an için duraksadı fakat gözlerinde nefretle sözlerine hızlıca devam etti. “Aynen bu anlattığım gibi her şey ve özür de dilemeyeceğim! Ben oradayken param olsaydı her bir sentimi o zavallı çocuklara dağıtırdım, malları hileyle gasp edildi ve her şeye rağmen hepsi sabırla bekliyorlar, kendi sahip oldukları topraklarından hiçbir şeyin yetişemeyeceği verimsiz topraklara sürüldüler. Şimdi dürüst ve etkin kişiler o kadar çok şey yapabilir ki ve içimden bir ses, oraya gidip yardım eli uzatmam gerektiğini söylüyor. Ben onların dilinden anlıyorum ve onları çok beğeniyorum. Birkaç bin dolarım var ve kendime harcamaya ve bu paraların keyfini çıkarmaya pek hakkım olduğunu düşünmüyorum. Ne diyorsunuz bu duruma?” Dan arkadaşlarına dönüp baktığında oldukça mert ve samimi görünüyordu, sarf ettiği enerji dolu sözleri karşısında yüzü kızarmıştı ve çok heyecanlıydı. Haksızlığa uğramış kişilere duyulan merhamet duygusuyla hepsinin kalpleri o an birbirine kenetlendi ve acıma duygusunun yarattığı ufak gerilimi hissettiler.
“Yapmalısın, yapmalısın!” diye heyecana kapılan Bayan Jo haykırdı, ne de olsa iyi şansa sahip olanlara göre felaketler yaşayanlar ona daha ilgi çekici geliyordu.
“Yapmalısın, yapmalısın!” diye tekrarladı Ted, sanki bir piyesteymiş gibi alkışlayarak. “Ve yardım etmek için beni de götür. O iyi adamların arasına katılıp avcılıkla uğraşmak için can atıyorum.”
“Daha fazlasını dinleyip akıllıca bir plan olup olmadığına karar verelim.” dedi Bay Laurie, Montana Kızılderililere şimdiye dek alınmamış geniş düzlükleri alıp, onlara teslim etmeyi ve haksızlıklarla boğuşan bu insanlara gönderilen misyonerler cemiyetlerine daha fazla bağış yapmayı gizlice aklına koyarak.
Dan kuzeybatıda yaşayan Dakotalılar ile diğer kabilelerin tarihini ve kendi gördüklerini anlatmak için hemen konuya daldı, âdeta kendi kardeşlerinden söz edercesine onlara yapılan haksızlıkları, onların sabrı ve cesaretlerini anlattı.
“Bana ‘Dan Ateş Bulutu’ derlerdi çünkü benim silahım gördüklerinin en iyisiydi. Ve Kara Şahin, bir insanın isteyebileceği en iyi arkadaştı. Birçok kez hayatımı kurtardı ve bir gün eğer geri dönersem aralarına, bana yararlı olabilecek birçok şey öğretti. Artık onların şansları yaver gitmiyor, ben de borcumu ödemek istiyorum.”
Artık bu saatten sonra herkes ilgiyle dinlemeye başlamıştı ve Dansville de çekiciliğini yitirmişti. Ama tedbiri elden bırakmayan Bay Bhaer birçok kişinin arasından sadece bir dürüst adamın pek fazla bir şey yapamayacağını ve harcanan çabanın ne kadar asil bir davranış olsa da durumu çok dikkatli bir biçimde değerlendirmenin daha akıllıca olacağını önerdi. Doğru birimlerden araya adam sokmanın ve yetkili makamlarla iş birliği yapmanın gerektiğini anlattı. Ama yine de bu arada karar vermeden önce arazileri de araştırmanın iyi olacağını ekledi.
“Evet, öyle yapacağım. Bir ara Kansas’a gitmeyi planlıyorum, bakalım oralar neler vadedecek. San Francisco’dayken bir adamla tanıştım. Daha önceleri oraları görmüş ve övgü dolu sözlerle oralardan söz etti. Sorun şu ki her yerde yapılacak o kadar çok iş var ki nereden başlayacağımı bilemiyorum. Neredeyse keşke hiç param olmasaydı diyorum.” diyerek cevap verdi Dan, böylesine kafa bulandıran meseleler karşısında iyi kalpli insanların hissiyatlarını açığa СКАЧАТЬ
16
Siyular, Kuzey Amerika’da Superior Gölü çevresinde yaşayan Kızılderili bir kabiledir. Avrupalı sömürgecilerle yaptıkları savaşlar sonucunda yenildiler ve Minnesota ile Dakota’ya sürüldüler. 19. yüzyıl ortalarında toplama kamplarına yerleştirildiler. 1876 yılında ayaklanarak bağımsızlık ve özgürlük savaşını yeniden başlattılar. Liderleri Oturan Boğa öldürüldü. 1890 yılında da ABD güçlerinin yaptığı büyük bir katliamla direnişleri kırıldı. (ç.n.)