Название: Otuz Yaşındaki Kadın
Автор: Оноре де Бальзак
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-99850-4-6
isbn:
Genç kadın derin bir aldırmazlık tavrı takınarak, “Neredeydin bu akşam?” diye sordu.
“Madame de Serisy’de.”
Şöminenin üzerinden, ateşin sıcaklığından korunmak için kullanılan yelpazeyi andırır ekranı almış, saydamlığını dikkatle inceliyordu. Karısının döktüğü gözyaşlarının izlerini fark etmemişti. Julie irkildi. Yüreğinden yükselen fakat orada zapt etmek zorunda kaldığı düşünceler seli dille anlatılacak gibi değildi.
“Madame de Serisy gelecek pazartesi bir konser veriyor, senin de gelmeni çok istiyor. Uzun zaman ortalıkta görünmedin ya o da bu yüzden seni kendi evinde görmek istiyor. İyi kadıncağız, seni çok seviyor. Gidersen beni de sevindirirsin. Senin adına hemen hemen söz vermiş durumdayım…”
Julie, “Giderim.” diye cevap verdi.
Markizin sesinin tonunda, edasında ve bakışında öylesine içe işleyen, öylesine özel bir şey vardı ki aldırmazlığına rağmen Victor, karısına şaşkın şaşkın baktı. Hepsi bu kadarla kaldı. Julie, kocasının kalbini çalan kadının Madam de Serisy olduğunu anlamıştı. Umutsuz bir hayal âlemi içinde uyuşup kaldı, ateşe çok dikkatli bakıyormuş gibi göründü. Victor şömine ekranını elinde evirip çeviriyordu. Başka yerde mutlu olduktan sonra kendi evine mutluluğun yorgunluğunu getiren bir adamın sıkıntılı tavrı vardı onda. Birkaç defa esnedikten sonra bir eline şamdanı aldı, öteki elini de yavaşça karısının boynuna doğru uzatıp onu öpmek istedi. Fakat Julie eğilerek ona alnını uzattı, akşam öpücüğünü alnına kondurttu; isteksiz, sevgisiz bir öpüştü bu, yüz buruşturur gibi bir şeydi, bu da iğrenç göründü ona. Victor kapıyı kapatınca markiz kendini bir koltuğa bıraktı, dizlerinin bağı çözüldü, hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bu sahnede ne gibi acılar gizli olduğunu anlamak, bunun ne türlü uzun, korkunç facialara yol açtığını sezmek için insanın başına buna benzer acıklı bir işin gelmiş olması gerektir. Bu basit, aptalca sözler, karı koca arasındaki bu susuşlar, davranışlar, bakışlar; ateşin karşısına otururken markinin takındığı tavır, karısını boynundan öpmek isterken aldığı poz, her şey, her şey bu anı, Julie’nin tek başına sürdüğü ızdırap dolu yaşamın acıklı bir sonucu hâline sokmaya yaramıştı. Genç kadın o çılgınlık anında divanın önünde dize geldi, hiçbir şey görmemek için yüzünü oraya kapadı ve Tanrı’ya yalvardı. Bunu da yakarışına içli dışlı bir eda, yeni bir anlam vererek yaptı. Kocası duysaydı yüreği parça parça olurdu bu yüzden. Tam bir hafta, Hâlim ne olacak? diye düşündü durdu. Uğradığı felaketin pençesinde kıvranarak ve gönlüne yalan söylememek, markinin üzerindeki nüfuzunu yeniden kurmak, kızının mutluluğuna göz kulak olacak kadar yaşamak çarelerini araştırarak bu felaketi inceledi. Bunun üzerine kendisine rakip olan kadınla savaşmaya, yeniden insan içine çıkmaya ve orada herkesin dikkatini çekmeye karar verdi. Kocasına karşı, artık duyamayacağı bir sevgi gösterecek, onu avcunun içine alacaktı. Türlü yapmacık tavırlarla onu nüfusu altına aldıktan sonra -sevgililerini üzmekten zevk alan o kaprisli metresler gibi- o da kocasına karşı şuh davranacaktı. Çektiği acılara uygulanabilecek tek ilaç, bu iğrenç oyundu. Böylelikle acılarına hâkim olacak, bunlara kendi keyfince çeki düzen verecek; bir yandan kocasını boyunduruk altına alırken onu korkunç bir zorbalık altında dizginleyip bu acıları daha seyrek hâle getirecekti. Onu çetin bir hayat sürmek zorunda bırakmaktan yana hiçbir azap duymadı artık.
Bir an içinde aldırmazlığın soğukkanlı hesaplarına dalıverdi. Kızını kurtarmak için sevmeyen insanların kalleşlikleriyle yalanlarını, şuhluğun aldatmacalarını ve bütün o korkunç kurnazlıkları aklına getirdi birdenbire. Bu kurnazlıklar, kadında doğuştan kötülükler bulunduğuna erkeği inandırarak ona karşı derin bir nefret uyandırırlar. Julie farkında olmadan kadınlık gururu, kendi çıkarları ve belli belirsiz bir öc alma isteği annelik sevgisiyle birleşerek, onu yeni bir yola soktu ki burada da yeni acılar bekliyordu kendisini. Fakat çok güzel bir ruh, çok ince bir akıl ve özellikle de bu türlü dalaverelerle suç ortaklığı etmek için büyük bir açık yüreklilik vardı onda. Kendi içinden geçenleri okumaya alışık olduğundan, ahlaksızlığa doğru bu ilk adımda -ahlaksızlıktı bu çünkü- vicdanının sesi, tutkuların ve bencilliğin sesine baskın çıkacaktı. Gerçekten, sevginin el değmemiş olarak bulunduğu, bir genç kadının henüz temiz olan yüreğinde, analık duygusunun kendisi de utanç hissinin sesine tabidir. Utanç, bütün kadın değil midir zaten? Fakat Julie, yeni yaşantısında hiçbir tehlike, hiçbir hata görmek istemedi, Madam de Serisy’nin evine gitti. Rakibesi solgun benizli, bitkin bir kadın göreceğini sanıyordu. Markiz yanaklarına allık sürmüştü ve güzelliğini ayrıca belirten mücevherlerin bütün parıltısı içinde kapıdan girdi. Kontes Serisy, Paris’te moda ile sosyete üzerinde bir çeşit etki yapma iddiasında bulunan kadınlardan biriydi. Birtakım buyruklar veriyor, borusunun öttüğü çevrede bunlar kabul edilince, herkes kabul etmiş gibisine geliyordu. Nükte yapmak iddiasındaydı. Hiçbir şeyden uzun boylu anlamadığı hâlde her şey hakkında yargı yürütüyordu. Edebiyat, politika, kadınlar, erkekler… Her şey onun denetiminden geçiyordu. Ve Madam de Serisy’nin, başkalarının denetimine meydan okur gibi bir hâli vardı. Evi her bakımdan bir zevk örneği hâlindeydi.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.