Üç Silahşörler. Александр Дюма
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Üç Silahşörler - Александр Дюма страница 25

Название: Üç Silahşörler

Автор: Александр Дюма

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-121-893-9

isbn:

СКАЧАТЬ gerek yok.” dedi Dartanyan. “Eğer ki o iyi ödeme yapmazsa, iyi ödeme yapacak başka birileri çıkar diye düşünüyorum.”

      Tam bu sırada merdivenlerden ayak sesleri geldi. Kapı şiddetle çalındı ve talihsiz Bonacieux görüşmenin yapıldığı odaya kendini attı.

      “Beni kurtarın beyler! Tanrı aşkına kurtarın!” diye bağırdı. “Dört adam beni yakalamaya geldi. Kurtarın beni! Kurtarın!”

      Porthos ve Aramis ayağa kalktı.

      “Bir saniye!” diye bağıran Dartanyan yarısı kınından çıkmış kılıçları yerine koymalarını işaret etti.

      “Cesarete değil, tedbire ihtiyaç var.” dedi.

      “Yine de!” diye bağırdı Porthos, “Bu şekilde!”

      “Dartanyan nasıl uygun buluyorsa o şekilde davranacak.” dedi Athos. “Tekrar ediyorum. İçimizdeki en akıllı kişi o ve ben kendi adıma ona itaat edeceğim. Neyi uygun görüyorsan onu yap Dartanyan.”

      Bu sırada kapıya gelen dört muhafız, kılıçları yanında bulunan silahşorleri görünce içeri girmekte tereddüt ettiler.

      “Buyrun beyler. Buyrun.” dedi Dartanyan. “Benim evimdesiniz ve hepimiz Kral ile Kardinal’in sadık hizmetkârlarıyız.”

      “Bu durumda bize verilen emirleri yerine getirmemize karşı çıkmazsınız.” dedi grubun lideri gibi görünen biri.

      “Bilakis beyefendi, size gerekirse yardımcı oluruz.”

      “Ne diyor?” diye mırıldandı Porthos.

      “Sen bir ahmaksın!” dedi Athos, “Sessizlik!”

      “Ama bana söz verdiniz.” diye fısıldadı Tuhafiyeci.

      “Sizi sadece özgür olduğumuzda kurtarabiliriz.” dedi Dartanyan hızlıca alçak bir sesle. “Eğer sizi savunur gibi görünürsek bizi de sizinle beraber tutuklarlar.”

      “Yine de öyle görünüyor ki…”

      “İçeri girin beyler, içeri girin!” dedi Dartanyan yüksek sesle. “Beyefendiyi korumak gibi bir niyetim yok. Kendisini ilk kez bugün gördüm. Sebebinin kira istemek olduğunu kendisi de söyleyecektir. Öyle değil mi Mösyö Bonacieux? Cevap verin.”

      “Bu doğru!” diye bağırdı Bonacieux. “Ama size…”

      “Benimle, arkadaşlarımla daha da önemlisi Kraliçe ile alakalı hiçbir şey söylemeyin. Yoksa kendinizi kurtaramadan herkesi mahvetmiş olursunuz. Buyrun beyler, buyrun ve beyefendiyi götürün.” diyen Dartanyan afallamış tuhafiyeciyi muhafızlara doğru iterken şunları söyledi.

      “Adi bir ihtiyarsınız. Benden para istemeye geldiniz. Bir silahşorden! Şimdi doğru hapse. Beyler onu hapse götürün ve mümkün olduğunca oradan çıkarmayın. Böylece ona ödeme yapacak zamanım olur.”

      Bol bol teşekkür eden adamlar, avlarını götürdükleri sırada Dartanyan bir elini liderlerinin omzuna koyarak, “Sizin ve benim sağlığımıza içmeyelim mi?” dedi, Bonacieux’dan aldığı şarabı doldururken.

      “Bu benim için bir şereftir.” dedi lider. “Minnetle kabul ediyorum bu teklifi.”

      “Peki beyefendi, isminiz nedir?”

      “Boisrenard.”

      “Mösyö Boisrenard.”

      “Sağlığınıza beyler! Sizin adınız nedir acaba?”

      “Dartanyan.”

      “Sağlığınıza beyefendi!”

      “Daha da önemlisi…” diye bağırdı Dartanyan heyecandan coşmuş gibi bir tavırla. “Kral’a ve Kardinal’e kadeh kaldırıyorum.”

      Muhafızların lideri eğer şarap kötü olsaydı Dartanyan’ın samimiyetinden şüphe ederdi belki. Ne var ki şarap çok iyiydi ve ikna olmuştu.

      “Nasıl bir şeytani kötülük yaptın öyle?” dedi Porthos muhafız yanlarından ayrıldığında. “Yazıklar olsun dört silahşore ki aman dileyen bir adamın tutuklanmasına izin verdiler. Bir de muhafızla samimiyet kurma kısmı var!”

      “Porthos!” dedi Aramis. “Athos sana ahmak olduğunu zaten söyledi ve ben de onunla aynı fikirdeyim. Dartanyan sen büyük adamsın. Treville’in yerini aldığında bana bir manastır ayarlamanı isteyeceğim senden.”

      “Anlamıyorum ama!” dedi Porthos. “Dartanyan’ın yaptığı şeyi onaylıyor musun yani?”

      “Kesinlikle! Kesinlikle onaylıyorum!” dedi Athos. “Bunu onaylamakla kalmıyorum, kendisini tebrik ediyorum aynı zamanda.”

      “Pekâlâ beyler.” dedi Dartanyan, Porthos’a açıklama yapmadan.

      “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için, değil mi sloganımız?”

      “Ama yine de…” dedi Porthos.

      “Elini uzat ve yemin et!” dedi Athos ve Aramis aynı anda.

      Kendi kendine homurdanan Porthos, yine de elini uzattı. Hep birlikte Dartanyan’ın sözlerini tekrar ettiler.

      “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!”

      “Ne güzel! Şimdi herkes evine çekilebilir.” dedi Dartanyan. Sanki hayatı boyunca komutanlık yapmış gibiydi. “Ve dikkat edin! Bu an itibariyle Kardinal ile aramızda bir hesap var.”

      10

      17. Yüzyılda Bir Fare Kapanı

      Fare kapanı yakın zamanda icat edilmiş bir şey değil. Toplumlar geliştikçe polisliği icat ettiler. Polisler de fare kapanını…

      Jerusalem Caddesi argosunu bilmeyen okuyucular için fare kapanını açıklamak gerek.

      Herhangi bir evde, herhangi bir suçtan dolayı biri tutuklandığında bu tutuklama gizli tutulur. Daha sonra dört beş kişilik bir ekip evde pusu kurar ve kapı çalan herkese açılır, içeri girenler tutuklanır. Böylece eve giren hemen herkes yakalanmış olur. Buna fare kapanı denir.

      Mösyö Bonacieux’nın evi de fare kapanına dönüştürüldüğünden eve giren herkes Kardinal’in adamları tarafından sorgulandı. Dartanyan’ın evinin bulunduğu birinci kata çıkan ayrı bir koridor olduğundan delikanlının misafirleri bu uygulamadan muaftı.

      Ayrıca onun evine ciddi araştırmalar ve sorgulamalar yaptıkları hâlde sonuç alamayan silahşorler dışında gelen kimse yoktu. Athos’un, Mösyö Treville’e sorular soracak kadar ileri gitmesi, silahşorünün sessizliğini bilen komutan için hayret uyandıran bir şeydi. Ancak Treville bir şey bilmiyordu. Bildiği tek şey onları en son gördüğünde Kardinal düşünceli, Kral endişeliydi. Kraliçe’nin gözlerindeki kızarıklık ise uykusuz olduğuna ya da ağladığına СКАЧАТЬ