Название: Üç Silahşörler
Автор: Александр Дюма
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-605-121-893-9
isbn:
“Mösyö, adaleti alaya alıyorsunuz.”
“Hiç alakası yok!” dedi Athos sakince.
“Siz Mösyö Dartanyan’sınız.”
“Görüyorsunuz mösyö, aynı şeyi tekrar ettiniz.”
“Ama diyorum ki Mösyö Komiser!” diye bağırdı Bonacieux. “Bu konuyla ilgili en ufak bir şüphe yok. Mösyö Dartanyan benim kiracımdır. Her ne kadar kirasını ödemese de. Onu işte bu sebepten tanıyorum. Kendisi on dokuz yirmi yaşlarında bir gençtir. Bu beyefendi ise en az otuz yaşında. Mösyö Dartanyan, Mösyö Dessessart’ın muhafız birliğinde görevli. Bu beyefendi ise Mösyö de Treville’in silahşorlerinden. Üniformasına bakın Mösyö Komiser, üniformasına bakın.”
“Bu doğru!” diye söylendi komiser. “Kahretsin! Bu doğru.”
O sırada kapı aniden açıldı ve Komiser’e bir mektup verildi.
“Ah zavallı kadın!” diye bağırdı Komiser.
“Ne? Ne diyorsunuz? Kimden bahsediyorsunuz? Umarım benim karım değildir!”
“Tam tersi, ta kendisi! Sizin iş kötüye gidiyor.”
“Ama…” dedi telaşlı tuhafiyeci. “Lütfen bana şunu söyleyin Beyefendi: Eşimin ben hapisteyken yaptığı bir şeyden dolayı benim durumum nasıl kötüleşebilir?”
“İkinizin planladığı şeytani bir planda rol aldığı için.”
“Size yemin ederim Mösyö Komiser, çok büyük bir yanlışlık yapıyorsunuz. Eşimin yaptığı şeylerle ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Yaptıklarıyla alakam yok. Eğer aptalca bir şey yaptıysa onu reddediyorum, inkâr ediyorum ve lanetliyorum.”
Bu arada Athos araya girdi ve Komiser’e, “Eğer bana daha fazla ihtiyacınız yoksa beni yollayın. Mösyö Bonacieux insanı yoruyor.”
Komiser bir el işareti yaptı ve, “Onları daha sıkı gözetim altında tutun.” dedi.
“Yine de…” dedi Athos her zamanki sakinliğiyle, “Eğer bu durum Mösyö Dartanyan ile ilgiliyse onun yerini nasıl alacağım bilemiyorum.”
“Sana emrettiğimi yap!” diye bağırdı Komiser, “Sakın bir şey söylemeyin. Anladınız mı?”
Omuz silken Athos sessizce muhafızı izledi. Mösyö Bonacieux ise bir kaplanın dahi yüreğini yumuşatacak şekilde feryat ediyordu.
Tuhafiyeciyi geceyi geçirdiği zindana kilitleyip gün boyu yalnız bıraktılar. Bonacieux bir tüccar gibi ağladı gün boyu. Ne de olsa asker değildi. Akşam saat dokuz civarı yatağa girmeye karar verdiği anda koridordan gelen ayak seslerini işitti. Kapısı açıldı ve muhafızlar içeri girdi.
“Beni takip edin.” dedi muhafızların arkasından gelen bir görevli.
“Takip mi edeyim?” diye bağırdı Bonacieux. “Bu saatte hem de? Tanrı aşkına nereye?”
“Emredilen yere.”
“Ama bu bir cevap değil.”
“Yine de söyleyebileceğimiz tek şey bu.”
“Aman Tanrı’m! Aman Tanrı’m!” diye söylendi. “Şimdi gerçekten mahvoldum!” dedi ve kendisini götürmeye gelen muhafızlara zorluk çıkarmadan mekanik bir şekilde takip etti.
Aynı koridordan, avludan ve başka bir binaya ait avludan geçtikten sonra nihayet kapıya geldi. Burada dört atlı muhafızın eşlik ettiği bir arabaya bindi. Muhafız yanına oturdu ve kapı kilitlendi. Hareket eden bir hapishane eşliğinde yola koyuldular. Cenaze arabası misali yavaş ilerliyorlardı. Şüpheli sıkıca kilitlenmiş pencereden yol kenarındaki evleri ve kaldırımları görebiliyordu hepsi bu. Ancak özünde hakiki bir Parisli olan Bonacieux, geçtikleri yerleri tanıyordu. Bastille’de hüküm giyenlerin idam edildiği St. Paul’a geldiklerinde neredeyse bayılacaktı ve iki kez haç çıkardı. Arabanın orada duracağını zannetmişti çünkü. Ancak araba yola devam etti.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Roman de la Rose (ç.n.)
2
Ekü: Eski Fransız para birimi (ç.n.)