Название: Doğumunun 100. Yılında Cengiz Dağcı'ya Armağan
Автор: Анонимный автор
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6853-24-9
isbn:
Çiziktir-/çızıktır-/cızıktır- :geçişli f. (< çiz-i-k-tir-mek) Gelişi güzel yazmak, rastgele yazıvermek: Allah aşkına bir mektup daha –daha firaklı, daha açık–. Derhal hemen bir tâne daha çiziktirdik (Fahri Celâl). (lugatim.com/s/ÇİZİKTİRMEK–ÇIZIKTIRMAK–CIZIK-TIRMAK)
5- Yapı bakımından doğru olduğu halde Türkiye Türkçesinde kullanılmayan örneklerin dışında Türkçenin yapı kurallarına aykırı biçimde türetilen bazı kelime örnekleri de görülmektedir. Mesela;
olasızlık kelimesinde ol- fiilinin üzerine getirilen -asız takısının nasıl bir ek olduğu anlaşılamamıştır. En fazla ol- fiilinden –a ile türetilen bir isim yapısının varlığı söz konusu olmalıdır. Ancak, bilindiği kadarıyla Türkçede fiilden isim yapan böyle bir ek yoktur. …
“Sana dönmenin olasızlığına kanaat getirince beni ayakta tutabileceğine, hayatıma gerçek değer ve anlam verebileceğine inandığım her şeyimi aklımda toplayıp bu kafesin içerisine doldurdum.” (Dağcı, 2016: 13)
-(y)AsI gelecek zaman ortacının üzerine getirilen +CA ekiyle birleşerek zarf olarak kullanımı standart dilde yaygın olmayan bir durumdur.
–“Yok, korkmuyordum, Anne. Durmuş orada evimize bakarken evimizin bu hale gelmesinde kendimin de suçlu olduğunu hissediyordum sadece ve şimdi tıpkı evimiz gibi hayattan kopuk ben, mezarlığa girer de eski mezarlar arasına yatarak gözlerimi açmayasıca yumarsam mezarlıkta yatan öbür ölülerin suçları gibi suçumun bağışlanıp unutulacağını hissediyordum.” (Dağcı, 2016: 22)
Kovalaş- fiili, TDK’nun Güncel Türkçe Sözlüğünde yer almayan Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğünde ise metindekinden farklı anlamlandıran bir kelime olarak karşımıza çıkmıştır. Ağız sözlüğünde Birkaç kişi bir olup birini çekiştirmek şeklinde tanımlanan fiil, metinde kovalamaca oynamak ya da koşuşturmak anlamında kullanılmıştır. Bir kaç kişi bir olup birini çekiştirmek. (http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5bcda547223ab3.55356055)
“Ve benimle kovalaşmazdı bağın asmaları arasında.” (Dağcı, 2016: 62)
Türkiye Türkçesiyle ilgili sözlüklerde yer almayan kelimelerden biri de şüphesiz temel anlamının dışında kullanılan “hiçsizlik” kelimesidir.
“Ölüm, bir hiçsizlikse eğer, ben ölüydüm.” (Dağcı, 2016: 89)
Bunun gibi +lIk ekinin iki kez kullanılmasıyla ortaya çıkan bir türev de Türkçede kullanılmayan bir kelime olarak karşımızdadır.
“Giyersem mavi pantolonun ütüsü bozulacak, lacivert gömlek hele yeni ayakkabılar, yitireceklerdi yenilikliğini.” (Dağcı, 2016: 101)
Türkiye Türkçesinde olmayan kelime grupları:
Kelime gruplarıyla ilgili olarak dikkat çeken noktalardan biri ise kelime grubunun kuruluş düzeninde herhangi bir fark olmamakla beraber grubu oluşturan kelimelerde görülen ayrılıklardır.
–“İşte!…İşte!… Geleyatır/Ayağında kırmızı katır/ Geleyatır Çora Batır!” (Dağcı, 2016: 14) örneğinde tasviri fiil yapısında olup şimdiki zamanı karşılayan gele yatır yapısı, standart Türkçeden ayrılık gösterir.
Bunun gibi; mezar taşı yerine baştaşı, her gün her gün yerine gün günü, kurbanlık kuzu yerine bayramlık kuzu, başını eğmek yerine başını bükmek, kaş göz işareti yerine baş göz işareti yapılarının kullanılması bu duruma örnek olarak gösterilebilecek yapılardandır.
“Bir tek mezar, bir tek baştaşı kalmamıştı mezarlıkta; taze mezarlar bile kazılıp yerle bir edilmişlerdi…” (Dağcı, 2016: 22)
“Hayır. Ayın ışığında mezarlık meşelerinin ölümsü aklığı, bir kanser gibi çevreye yayılıp beni de kolları arasına alacaktı, içime içime işleyecekti, burada uzun süre kalırsam.” (Dağcı, 2016: 24)
–“Kızı Saniye’si için beni gözde tutması sır değildi ki!” (Dağcı, 2016: 15)
–“Seni öyle gün günü duada gördükçe çileden çıkıp “Anne, günün birinde bizim sakacı delirir de buraya girip Kuran’ını okurken şu minderin üstünde seni boğmak isterse, “Tanrı gelip kurtarır mı seni acaba?” diye sorasım geliyordu.” (Dağcı, 2016: 32.
“ Dışarda yalama ayaz. Araba mı çıkar bu kış kıyamet içinde Kantar’a?” (Dağcı, 2016: 51)
“Bayramlık bir kuzu gibi yürüdüm.” (Dağcı, 2016: 56)
“Başını büküp sorduğun zamanlar da duymazlıktan geliyor, ya da baştan savma bir cevap veriyordum sana.” (Dağcı, 2016: 115)
“ İsmail Bouylu baş-göz işaretiyle eşine çocukları yatıştırmasını emretti…” (Dağcı, 2016: 83)
Türkiye Türkçesinden farklı çekimler:
Türkiye Türkçesinde fiillerin birleşik çekiminde dilek-şart ve istek kipinin şartıyla, emir kipinin hikâye, rivayet ve şart çekimleri yer almamaktadır (Banguoğlu, 1990: 444-445). Aslına bakılacak olursa Türkiye Türkçesinde de kullanımı olan emir kipinin hikâye çekimi, elimizdeki eserde çok açık bir biçimde geçmişe yönelik isteği ifade etmektedir.
–“Tren beni senin olduğun yerlere götürsün istiyordum. Durmasındı istasyonlarda. Yol alsındı hep. Hızlı hızlı kentin yüksek binaları üzerinden bir uzay gemisi gibi geçsindi; dağları, bozkırları, stepleri aşsındı; kısalsındı ikimizi ayıran uzaklıklar. Oysa biliyorum, ulaşılmaz bir yerdesin sen; bizi birbirimizden ayıran sadece uzaklıklar da değil, zaman Anne…” (Dağcı, 2016: 12)
Cengiz Dağcı’nın bu eserinde görülen geçmiş zaman eki ve de- fiilinin geniş zaman ikinci teklik kişi çekimiyle kurulan yapı, görülen geçmiş zamana biraz daha güç vermek, pekiştirmek için kurulmuş izlenimi vermektedir.
–“Kızlar dedim de Ayvasıllı Emine teyze geldi aklıma. Hatırlıyorsun değil mi? Hatırlıyorsun tabii. Kızıltaş’ta her yaz sonu tütünleri kırma, üzümleri devşirme işleri sona erince bizleri ziyarete gelirdi, kızı Saniyesi’yle. Ama nasıl bir fiyakayla! Faytonların en göze batanını kiralardı Yalta faytoncuları arasından, bütün bir gün için. Kira parası üstüne bir sepet dolusu da üzüm verirdi faytoncuya, karşımızda nezaketli davransın, faytondan СКАЧАТЬ