Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2. Şaban Mahmudoğlu Kalkan
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2 - Şaban Mahmudoğlu Kalkan страница 17

Название: Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2

Автор: Şaban Mahmudoğlu Kalkan

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6852-48-8

isbn:

СКАЧАТЬ gülenler var, güzellerse eder naz.

      Bir şiir okuyunca Kocaman gelir aklına

      Şiirler dünyasına mekan tutmuş ayrılmaz.

      KINALI KEKLİK

      Kınalı kekliğim sen neden ürkek?

      Çok mudur düşmanın kınalı keklik?

      Seni kimler vurdu, ağlıyor yürek

      Dertlidir yüreğim, kınalı keklik.

      Acep eşin nerede, öter mi yalnız?

      Ne güneş güneştir, yıldızlar cansız

      Ay bile gökte parlıyor halsiz

      Bizde hal mi kaldı, kınalı keklik?

      Kanadın benlidir, tellidir başın

      Silsem de bitmiyor şu göz yaşın

      Genç yaşında kurban düştü kardeşin

      Ben de yarsız biriyim, kınalı keklik.

      Keklik bu diyarın en güzel kuşu

      Baş başa vermişler ötüyor eşi

      Hayır’a yorsunlar gördüğün düşü

      Sabahlar hayrola, kınalı keklik.

27. 11. 1994 Bisertsi

      BÜLBÜLÜN VATANI

      Kafeste bülbülüm ah edip ağlar,

      Bülbülün vatanı gülün dalıdır.

      Mahkumları bilin, kahırlar bağlar

      Mahkumun dünyası hüzün halidir.

      Dinle bülbülleri gülün dalında

      İster genç ol ister yaşlı çağında

      Baharı duyarsın kendi bağrında

      Bu güzel eğlence, gönül ağıdır.

      Bizim bahçemizin en güzel kuşu

      Bülbülün yoktur dünyada eşi

      Söndürür kalbinde yanan ateşi

      Ötüşleri bize meltem yağıdır.

      Ozan ilham alır, öterse bülbül

      Güzellere ceylan der, çiçeklere gül

      Şairin elinde en büyük ödül

      Aşılmaz dağların güller bağıdır.

      NE DERSİN?

      Şu bahçemde bir gül olsan

      Dallarına kuşlar konsa

      Ben delişmen çocuk olsam

      Kırıp kırsam, ya ne dersin?

      Sen delişmen çocuk olsan

      Dallarımı kırıp kırsan

      Ben bir aklıselim olsam

      Akıl versem, ya ne dersin?

      Sen bir aklıselim olsan

      Bana akıl bilgi versen

      Edindiğin bilgilere

      Boyun eğsem, ya ne dersin?

      Edindiğin bilgilere

      Başını eğsen, ben okşasam,

      Aşık olup seni sevsem

      Öpsem, koksam, ya ne dersin?

      Aşık olup beni sevsen

      Öpsen, koksan, şöyle sarsan?

      Kocaman’la hep beraber

      Mesut olsak ya ne dersin?

25. 04. 1994

      TAVSİYE

      Ne derlerse desinler

      Deliorman desinler.

      Bu güzelim ülkede

      Yari dilber desinler.

      Çiçekleri bahçede

      Her bir renkten desinler.

      Babaları oğullar

      Dinliyorlar desinler.

      Erginleşmiş kızları

      Günahsızdır desinler.

      Nasihatler tutanlar

      Yücelere desinler.

1994 Bisertsi

      NO: 88 GALİP MEHMET SERTEL (1942)

(Galip Mehmedov Süleymanov)

      Galip Mehmet Sertel 1942 yılında Silistrenin Akpınar (Bist ra) köyünde bir çiftçi ailesinde doğdu. İlk ve orta okulu doğdu ğu köyde okudu. Daha sonra Hacıoğlu Pazarcığında (Tolbuhin) açılan Türk Pedagoji okulundan mezun oldu. On yıldan fazla doğduğu köyde ve aynı ilin diğer köylerinde ilk okul öğretmen liği yaptı. Daha sonra Silistre’de Türkçe yayımlanan “Ziya“ adlı il gazetesinde beş-altı yıl editör olarak görevde bulundu. Ga zetenin kapanmasından sonra Bulgar Çiftçi Birliği Partisinin il teşkilatında Şube sorumlusu olarak çalıştı.

      1985 yılında Bulgar Hükümetinin Bulgarlaştırma kampanyasına karşı çıktı. Tutuklandı ve sürgüne gönderildi. Üç yıl işsiz kaldı. 1989 yılınnın 11 Kasımda Jivkov grubu iktidardan düşürüldü.Yeni bir dönem başladı.Galip Mehmet köyünde “Hak ve Özgürlük”, partisinin kuruşlmasında önemli görevler aldı. 1992 yılında Türkiye’ye geldi. İstanbul’a yerleşti. Halen İstanbul’da bir ilk okulda sınıf öğretmeni olarak görevini sürdürmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca biliyor.

      Galip Mehmet Sertel şiirle orta okul yıllarında tanıştı. Önce çocuk şiirleri yazdı daha sonra doğup büyüdüğü ve vatan bildiği Dobruca’nın uçsuz bucaksız buğday tarlalarında çalışan Türk köylüsünün Bulgaristan ile Romanya’nın Dobruca için sınır kavgalarından çektiği acı dolu kaderini ve her on beş yılda bir gelen göç trajedisini dile getirdi. Şiirlerinde arı bir Türkçe kullandı.

      Şiirleri merkez ve yerel gazetelerin sanat sayfalarında dağınık bir şekildedir.

      “Toz Toprak Dobruca”, Şiirler, Prizren, Kosova, 2007

      DOBRUCA 73

      Dobruca’ mı anlatayım sana

      Gözümü açtığım ilk göz ağrısı

      Gönül ocağım

      Sosuz kırlarda

      Sabırsız koşan çocukluğum.

      Ayrı düşmeye gör

      Sol yanımda acım sızım

      Ekilecek tarlam

      Geçilecek yolum

      Bir tane evim bağrım.

      Mutluluğa uzanan el

      Ben bu toprağın oğluyum

      Baba yurdu burası

      Burası sevilir ömre bedel.

1965 Silistre

      MANZARA 74

      Yıldızlar СКАЧАТЬ



<p>73</p>

Şiir Hikmet Şan’ın arşivinden

<p>74</p>

“Halk Gençliği”, Gazete, Sofya, 1967 Sayı N: 45I