Kadın Yazarların Kalemiyle Kadına Dair Hikâyeler. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kadın Yazarların Kalemiyle Kadına Dair Hikâyeler - Анонимный автор страница 7

Название: Kadın Yazarların Kalemiyle Kadına Dair Hikâyeler

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6852-11-2

isbn:

СКАЧАТЬ ettiğinde zorla yetişirdi. Bazen yetişemeyip otobüsü kaçırırdı. Ona hiç de üzülmeden, kadının girdiği çok katlı evin pencerelerine uzun süre bakıp sonraki dolmuş gelinceye kadar çakılmış kazık gibi yerinde beklerdi.

      Bugün yol boyu birbiriyle konuşamadığı için bunaldılar. Adamın yüzüne başını kaldırıp bakmasa da, o da aynı kendisi gibi birbirine yanaşan bedenlerinin sıcaklığıyla nefes almakta zorlandığını hissetti. Jeologlar ilçesine geldiğinde, Uulbü otobüsten indikten sonra sıkıca tutan elini bırakacak gibi bir hâli yok, önemli bir şey söyleyecekmiş gibi kekeleyerek yüzü kızarmıştı.

      – Ne yapıyorsunuz? Dedi Uulbü hızlıca fısıltıyla. Bırakın. Kocam görmesin. O kıskanç bir insan.

      Adam elini bırakmayınca elini güçlükle çekip aldı da hızla yürüyüp gitti. Yolun diğer tarafına geçerken yanında yürüyen adamı görüp aniden durakladı.

      –Siz nereye geliyorsunuz?

      –Korkmayınız! Ben buradan geri döneceğim…

      Adamın sesi üzüntülü çıktı. Sonra kadını dirseğinden sıkıca tutup kendine doğru çekerek üzüntülü bir şekilde söyledi:

      – Kocana de ki, senin gibi kadının kıymetini bilsin! Olmazsa seni ondan çekip alacağım!

      Uulbü hiç bir şey söylemedi. Onun ellerinden boşaldıktan sonra ayak altındaki donmuş kaygan buzu bile fark etmeden hızla yürüdü. Yüksek katlı evlerin ortasındaki kar birikmiş yola düştüğünde gönlündeki sözler çığ gibi büyüdü: “Hayır, öyle deme!!! Bir an önce evine, çoluk çocuğunun yanına git! Senin de eşim diye sana güvenen ve çocuklarını doğuran bir kadının vardır. Onu sev! Ona değer ver (onun kıymetini bil)! Beni kendi hâlime bırak? Yalnızlığım seninle tamamlanır mı? Kaderime yazılanı göreceğim. Sen yolundan sapma sıcak yuvana geri dön. Boşuna canımı acıtma? Git”

      –Abla!

      Tanıdık ses onu durdurdu. Dış kapının önünde duran adamı önemsemeden geçiyordu. Elinde bebekle duran erkek kardeşini görünce selam bile vermeden iki tarafına bakıp gelinini aradı:

      –Aliyma nerede?

      –Sadece kendimiz misafirliğe geldik – dedi kardeşi gülümseyerek. Böyle kritik zamanlarda şaka yapan bir karakteri vardı. Kardeşinin kendisinden küçük olmasına rağmen soğukkanlılığına şaşırırdı. Ama yeni doğmuş çocuğunu günlük yerden tek başına getirmesini kötülüğe yorumlayıp korktuğundan telaşla sordu:

      –Söylemeyecek misin şimdi, ne oldu?!

      Kardeşi kaşlarını çatıp cevap vermeye acele etmedi. Kötü bir haberi duyacakmış gibi endişelenerek, elleri titreyip kapıyı da açamayan ablasına bebeği verip kapıyı kendi açtı. Uulbü içeri girmesiyle hemen çocuğun kundağını açıp üşüdü mü diye, ayaklarını ovuşturup nefesini dinledi. Henüz göbek bağı düşmemiş bebek uykudan uyanıp meme arar gibi aranıp ağzını kocaman açtı. Gelinin doğum yapmasına bir hafta olmuştu bildiği kadarıyla. Gidip görmeye zamanı olmamıştı. Şimdi henüz kırkı da çıkmamış yavrusunu tek başına getirmesi de ne? Ablasının endişeli bakışına tahammül edemedi mi, erkek kardeşi yere bakarak:

      –Aliyma’yı hastaneye yatırdım bugün, dedi yavaş.

      –Hangi hastaneye? Neyi var?

      – Akıl hastanesine.

      – Sen ne diyorsun?! Uulbü’nün sesi içine kaçmış gibi oldu.

      –Doğumhaneden çıktığı günden beri değişmişti. Kendini kaybedip, abuk sabuk konuşmaya başladı. Sürekli yol tarafına kaçıp durdu. Gece boyu hareket ettirmeden evde tuttum. Durmadan ölmüş insanları isimleriyle çağırıp onlar ile konuşuyor. Annemle babam ağzından hiç düşmedi. Sabahleyin Apas ağabeyin arabasıyla ilçe merkezine doktora getirdik. Oradan görür görmez ambulans ile Oş’a gönderdiler. Bir hemşire bizimle beraber geldi. Aliyma yol boyunca çenesini kapatmadı. Hemşirenin siniri bozulup iki avcuyla kulaklarını sıkıca kapatarak geldi. Akıl hastanesine gelince de doktorların sorusuna cevap veremeden telaşa düştü . Her şeyi ben anlattım…

      Kardeşinin söylediklerinin yarısını duysa yarısını duyamayacağı kulağı uğuldayıp vücudunu sıcak basıp yüreği sıkıştı.

      –Abla! Sana ne oluyor (İyi misin)? Kardeşi dizlerini yere koyup elinden bebeği alıp omzuna elini koydu.

      –Korkmayın! Gelininizin durumu iyi. “Bir haftada iyileşecek.” dedi doktorlar.

      – Su versene? dedi Uulbü fısıldayarak. Ümit veren sözlerden sonra biraz kendine geldi. Fakat kalbinin sıkışması geçmedi.

      –Bir şeye üzülmüş müydü? Yoksa durduk yere neden hastalansın ki?

      –Doğum yaparken korkmuş dediler. Ağzında çok fazla uçuk çıkmıştı…

      O anda bebek hareket ederek ağlamaya koyuldu. Kardeşi yerinden hızla kalkıp getirdiği çantasından süt koyulmuş şişeyi çıkardı. Mutfağa gidip sütü ılıtıp getirdi de biberon ile kızına vermeye başladı. Olanların hepsini sarhoş gibi hareketsiz izleyip oturan Uulbü korkmuş gibi sordu:

      –Bebeği ne yapacaksın şimdi? Ben bakayım mı?

      Kardeşi de aynı şeyi düşünüyordu, başını sallamaktan başka ses çıkarmadı. Köyde de iki ufacık çocuğun, evin işi gücü onun boynunda. Karısı iyileşecek mi, ne zamana kadar tedavi olacak? Henüz belli değil. Kardeşi Uulbü’ye, aklı düşüncelerle sarılıp kaygıya düşmüş gibi göründü. Ona acıdığından tüm gücünü toparlayıp önemli bir işe bel bağlamış gibi nefes aldı da telefonundan birinin numaralarını çevirdi.

      –Allo? Diye hemen cevap verdi kadın canlı sesiyle. Onun bölüm başkanı olan orta yaşlardaki Rus kadın da yalnız yaşıyordu. Uulbü’yü sonuna kadar dinledikten sonra:

      – Bak senin evlat edinebileceğin kız da bulunmuş, dedi. İşi düşünme. Yıllık izin için dilekçe yaz, ondan sonra da bakarız.

      Bölüm başkanının böyle beklenmedik bir sonuca varması Uulbü’yü çok şaşırttı. Herkes ona “Evlat edinmek istemez misin?” diye öneri verirdi ancak kendisinin niyeti olmamıştı. Bırakılmış çocukları evlat edinen tanıdıkları vardı. Yabancı bir çocuğu “Yavrum” diye seven tanıdıklarına mı, peşlerinden gelen yavruya mı hangisine acıyacağını şaşırıp kararsızlığa düşerdi. İşte şimdi kendisi de hiç beklenmedik bir anda çocuklu oluyordu. O anda kalbinde bir acı hissetti. Gelininden tamamen umudunu kesmiş gibi kızını kendisi sahiplenmesi de nesi? Ya iyileşemezse o zavallının hâli ne olur? Samimiyetle “Abla” diyerek, başında taşıyormuşça saygı gösteren saygılı gelininin, aklını kaybetmiş hâlini hiç hayal edemedi. Ortada kocaman kara duman gibi yoğun bir tehdit soluğunu keserek korkutuyordu.

      Gece kızı yanına alıp yattı. Uyku kaçtığında yatak da demir gibi sertleşiyormuş. Sessiz gece sayısız çok düşman gibi kıstırıp ne yapacağını bilmedi. Bunun gibi acımasız bir gecede canını sıkan düşüncelerin ağırlığı gönlünü tamamen СКАЧАТЬ