Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov - Анонимный автор страница 8

Название: Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-67-6

isbn:

СКАЧАТЬ sakat bir insan oldum, beni buradan götür, canım” diye bir mektup gönderir. Karısı cevap mektubunda kolsuz, ayaksız kalan kocasını reddedeceğini bildirir. O zaman kocası karısına “Senin beni reddetmene üzülmüyorum, bana hükûmet de iyi kötü bakacakmış, ikimiz sevişip evlenmiştik, üç dört yıl uyumlu yaşamıştık, güzel bir şekilde vedalaşalım, bana bir gelip git” diye tekrar bir mektup yazar. Karısı sakat kocasının yattığı askerî hastaneye gelip kocasının karşısında yüreği uçmuş bir vaziyette durur. Sakat koca ona “Yüzünü bana yaklaştırsana, vedalaşma işareti olarak seni bir öpeyim.”der. Karısı eğilerek yüzünü yaklaştırdığında asker onun burnunu “hap” diye hırsla ısırır. Halkını, vatanını korurken sakat kalan şahsını reddeden rezil karısını askerin bu şekilde cezalandırdığını görenler de onun haklı olduğunu düşünerek desteklerler. Sen ise Cengiz, bu şekilde burnunu hırsla ısırdığı karısının savaşın içinde bulunan kocasını terk ederek kaçmasını doğru buluyor, güzelce süslüyor, romantik bir şekilde betimliyorsun. Bu yaptığın, sadece Sovyet ahlakına değil, dedelerimizin, babalarımızın değerlerine de zıttır.

      O zamana kadar herhangi bir toplantıda eleştirildiğini görmemiş olmalıdır ki, Cengiz Aytmatov eserinin ideolojik açıdan suçlanmaya başlanmasıyla sert bir şekilde öfkelendiğini yüzünden belli etmeye, sabrını ne kadar korumaya çalışırsa çalışsın, dikenli bir şeyin üzerinde oturuyormuş gibi huzursuzlanmaya başladı. Sadece T. Ümetaliyev’in eleştirisine dayanamayıp “Temirkulcuğum, ben bu töhmetinizi kabul edemem” dedi. O zaman Tümönbay Bayzakov:

      Ey, Cengiz, yoldaşların düşüncelerini öfkelenmeden dinle! diyerek yan taraftan kaba bir şekilde bağırdı. – Partiye geçmek üzeresin, eleştirilere karşı doğru bir şekilde davranmasını öğren. Sana ne kadar acı söz söylenirse söylensin, kendini tutarak sakin sakin otur!

      Kırgızistan Yazarlar Birliği Parti Kolu Başkanı, Kırgızistan Komünist Partisi Merkezî Komitesinin Genel Sekreteri İshak Razzakov’un bacanağı T. Bayzakov’un müdahalesi C. Aytmatov’u konuşmasını kesmeye mecbur bıraktı.

      Ancak, bundan sonra tartışma toplantısına katılanlar “Cemile” hikâyesini hem savunarak hem de överek konuştular. Özellikle usta tercüman, edebiyat bilimci Olcobay Orozbayev hikâyenin yenilikçi, başarılı ve ilgi çekici bir hikâye olduğunu uzun uzun anlattı. Eleştirmenler K. Asanaliyev ile K. Bobulov’un söyledikleri de kanıta dayanır, inanılır ve anlamlı çıktı. Nesirci genç yazarlar K. Kaimov ile K. Osmonaliyev de “Cemile”ye yakıştırılan suçlamalara kaba cevaplar verdiler. Eleştirmen K. Ukayev’in hikâyede başarılı yönlerle birlikte eksiklikler de olduğu gibisinden konuşması dikkate bile alınmadı. Genel olarak bu tartışma toplantısında da “Cemile” daha fazla övgü aldı ve kendisine yüksek bir değer biçildi.

      C. Aytmatov’un yeni hikâyesini kötüleme niyetinin suya düştüğünü anlayan N. Baytemirov benim konuşmak için el kaldırdığımı görmezlikten geldi ve tartışma toplantısının sona erdiğini ilan edip yazar C. Aytmatov’a söz verdi.

      Tartışma toplantısının başlangıcında öfkeyle oturan C. Aytmatov konuşanların çoğunun eserini kuru suçlamalardan korumaları, sade bir bilgelikle övmeleri dolayısıyla memnun olmuş, yüzü gülmüştü. O, hikâyesi için söylenen bazı eleştirileri nazikçe çürüttü ve sonra “Cemile”nin dilini sıradan Kırgız okurlarının anlamadığı şeklindeki töhmete karşı bir delil olarak çantasından üç dört mektup çıkardı. Sonra o: “Okurlar anlamıyor, diyorsunuz, bana “Cemile”yi okuyan köylülerden teşekkür eden bu gibi mektuplar gelmekte, size okuyayım.” dedi. O zaman T. Ümetaliyev: “Boşver, Cengiz, okuma, mektupları çantana geri koy, dedi. Bana halktan çok mektup gelir, arasında benim için yazılan şiirler de var, ben hiçbirini başkalarına okumam. Sen de böyle yap, ayıp olur.”

      Bu reddedilmeden rahatsız olan Cengiz Bey biraz düşündü ve sonra “Cemile”yi eleştirenlerin söylediklerini dikkate alacağını yüzeysel olarak belirtti ve hikâyeyi savunanlara teşekkür etti. Bu şekilde tartışma toplantısı sona erdi. Genel bir değerlendirmeyle, “Cemile” hikâyesinin kötülenmesi amacı güdülerek düzenlenen bu toplantı gerçekte hikâyenin övülmesi toplantısına dönüştü.

      Tartışma toplantısına katılanlar gürültüyle koridora çıktı. Cengiz Bey askıdan kabanını aldı, son büronun kapısı açıkmış, buraya gayriihtiyari göz attı, sonra hayretten olduğu yerde kalakaldı. Anlaşılan, bu büroda Toktobolot Abdumomunov Yazarlar Birliği’nde çalışan sekreter ve muhasebeci kadınlarla birlikte oturmuş, çay içiyormuş! Toktobolot ile Cengiz’in ikizler gibi her zaman birlikte dolaştıklarını gören, onların samimi dostlar olduklarını duyan benim gibi bir insan için kafama sorular yağmur gibi yağdı. “Acaba, Abdumomunov “Cemile” için tartışma toplantısı olacağını duymamış mıydı? Şu kadınların oturduğu büroya geçerken Baytemirov’un bu konudaki ilanını görmemiş miydi? Yan büroda “Cemile”nin tartışılmakta olduğunu, her şeyi bilen şu kadınlar ona söylememişler miydi?”

      T. Abdumomunov tıpırtıyla koridora çıkanlara birden bakıp aralarından kabanını eline almış bir hâlde kendisine gözlerini diken C. Aytmatov’u gördüğünde yerinden kalkmadan sordu: “Cengiz, ne var, toplantı moplantı mı oldu?” Sersemleyerek şaşkına dönen Cengiz Bey başını bir salladı ve resmî bir ses tonuyla: “Yeni hikâyem için bir toplantı yapıldı, böyle bir toplantıya herkesin katılması gerekiyordu gibime geliyor.” diye mırıldandı. Sonra kabanını giydi, çantasını aldığı gibi hiç kimseyle vedalaşmadan hızla dışarı çıktı.

      Yazarlar Birliği binasından ben K. Asanaliyev ve K. Bobulov ile birlikte çıktım. Üçümüz bir tarafa doğru yürümeye başladık. Üçümüz de bu tartışma toplantısının etkisini üzerimizden atamamıştık. Özellikle Kambaralı Bobulov hızlı hızlı çarpan neşeli kalbini sakinleştiremez bir hâlde şamatayla gidiyordu. “Biz yendik, biz onlara baskın geldik!” deyip durdu birbiri ardınca. Aklımdan T. Abdumomunov’un görüp bildiği hâlde tartışma toplantısına gelmemesi konusu çıkmıyordu. Sonra öğretmenimiz Keneşbek Asanaliyev’e yüklenerek bir soru sordum: “Benim bildiğim kadarıyla, Abdumomunov Aytmatov’un dostu, Baytemirov’un düşmanıydı. Düşmanı, dostunun eserini yerden yere vurmak isterken onun tartışma toplantısına gelmemesi de ne demek? Yan büroda tartışma toplantısı yapılırken bildiği hâlde kadınlarla oturup çay içmesi de neyin nesi?” K. Asanaliyev düşünüp cevap verinceye kadar K. Babulov patladı: “Boş yere kendilerini bir şeymiş gibi göstermeye çalışan yazarların tamamı Cengiz’in bir roket gibi fırlayıp gitmesini kıskanıyorlar. Cengiz’in samimi dostu olarak bilinen Abdumomunov’un içi karaymış.” Bu düşünceyi K. Asanaliyev de kabul etti, yazarlar arasında kıskançlıktan doğan düşmanlık olaylarının eskiden beri mevcut olduğunu, T. Sıdıkbekov’un “Bizim Zamanımızın İnsanları” isimli romanının Rusçaya tercüme edilmesi ve Stalin Ödülü’ne aday gösterilmesi sırasında bazı yazarlar tarafından düzenlenen ihanet çalışmalarından örnekler vererek açıkladı.

      Yaşlı başlı yazarlardan Ümetaliyev’in tartışma toplantısına geldiğini görmüyor musunuz? Kendi kızıyla aynı yaşta olan genç bir yazara karşı konuşmasına hayret ettim, dedi K. Bobulov sokağı çınlata çınlata bağırarak. – Ah, tövbe! Kendisinin şiirden başka hiçbir şey yazmamış olmasına, Cengiz’in onun ne yaşıtı ne de rakibi olmasına, onunla ün, şöhret ya da mevki yarışına girmemesine rağmen Ümetaliyev niçin böyle yaptı, sebebini biliyor musunuz, Keneşbek Asanaliyeviç?

СКАЧАТЬ