Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov - Анонимный автор страница 12

Название: Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-67-6

isbn:

СКАЧАТЬ bir insan S. Eraliyev idi. Anlaşılan ikisini sadece hemşehrilik uyumu ve karşılıklı insani sempati değil, edebiyat sanatına olan görüşlerinin yakınlığı da samimileştirmiş olmalıdır.

      Yazarlar Birliği’nin 1954 yılında “seçilen” sekreterleri görüş birliği içindeki yöneticiler değillerdi. Onlar birbirleri ile anlaşamayan, birbirlerinden hoşlanmayan insanlardı. Mesela S. Eraliyev ile Ş. Beyşenaliyev kanlı bıçaklı idiler. Bu ikisinin zamanında T. Abdumomunov ile araları yok idi. Doğru, Toktobolot Abdumomunoviç çoğunlukla parti üst yönetiminin söylediklerini aynen yapmak, birbirleri ile çatışan hiziplerin herhangi bir tarafında yer almamak, yönetimi altındaki örgütteki iç çatışmaları büyütmemek için var gücünü harcamış, tartışmalarda düşüncelerini tarafsız ve hâlledici bir şekilde dile getirmemiş, su altından iş yürütmüştü. Bunun için de sadece S. Eraliyev ile Ş. Beyşenaliyev değil, başka yazarlar da “sabun vıcığı gibi elden kayan bir şey” diye tanımlayarak ondan hoşlanmıyorlardı.

      Doğru, 1954-61 yılları arasında Yazarlar Birliği gürültülü patırtılı çatışmalara sahne olmadan huzurla çalıştı. Tabii ki yazarlar arasında eskiden beri yaşana gelen zıtlıklar tamamen sönmemişti ve küle gömülmüş sıcak bir kor gibi gözlerden ırak kızarıyordu. Üstüne odun, altına ateş konsa bu kor alev alıp yanmaya hazırdı.

      O dönemde C. Aytmatov görev açısından yükselme, yeni eserler yazma ve Lenin Ödülü’ne ulaşma faaliyetleri ile meşgul idi ve kalem arkadaşları arasında hüküm sürmekte olan ilişkilerin içeriği ile işi de yoktu. Böyle olmakla birlikte, tek başına kendisi olmasa bile gümbür gümbür duyulmaya başlayan şöhreti yaşlı ve genç yazarların birçoğunu kendine bir mıknatıs gibi çekmeye başladı.

      Kırgız yazarları muhiti, 1955-65 yılları arasında zamanın eğitim standartlarına uygun orta ve yüksek eğitim almış, Rus dili ve Rus edebiyatı zenginliklerini iyi kötü özümsemiş, biraz yumuşayan totaliter rejim ortamında özgür düşünme ve yeni düşüncede yazma konusuna muhabbet bağlamış gençlerle çevrilmişti. Aralarında daha sonraları edebiyat ustası olmayı başaran Tölögön Kasımbekov (1931 yılında doğmuştur), Aşım Cakıpbekov (1935-1997), Mar Bayciyev (1935), Beksultan Cakiyev (1936), Murza Gaparov (1936-2002), Keneş Cusupov (1937), Colon Mamıtov (1940-1988), Turar Kocomberdiyev (1941-1989), Kubatbek Cusubaliyev (1941) vardı. Bu insanların hemen hemen hepsi ilk sırada övgü duyma ümidi ve hami bulma dileğine kendilerini kaptırdıklarından Cengiz Bey’in etrafında toplanmaya başladılar. Zamanında Cengiz Bey, ardından yeni nesil kalem arkadaşlarının gümbür gümbür gelmekte olduğuna övünmüş, onlara yerinde, itibar gören konuşmalarıyla yardım etmişti.

      O dönemin yaşlı başlı yazarlarından ünlü şairler Temirkul Ümetaliyev (1908-1991), Tümönbay Bayzakov (1920-1984), Sooronbay Cusuyev (1925), ünlü nesirci Kasım Kaimov (1926-1989), otorite sahibi Olcobay Orozbayev (1919) C. Aytmatov’un taraftarları hâline geldiler. Felsefenin estetik dalında uzman olan Aziz Saliyev (1925 yılında doğdu; 1953-1958 yılları arasında Kırgızistan Yazarlar Birliği Başkanı oldu), ünlü edebiyatçılar Keneşbek Asanaliyev (1928), Muhtar Borbugulov (1930) ve Kambaralı Bobulov ise Cengiz Bey’in ateşli savunucuları ve övücüleri oldular.

      Yazarlar topluluğu arasında kendiliğinden oluşmaya başlayan bu gruba A. Tokombayev’den başka bir yazarla düşmanlığı olmayan, ömründe parti ya da sendika üyesi olmamış, siyasi ya da edebî güç yarışlarının dışında kalmış olan değerli romancı Tügölbay Sıdıkbekov (1912-1997) da kendini kaptırdı.

      Tam o dönemde Kırgızistan’ın parti ve hükûmet yönetiminin en üst düzeyinde Yazarlar Birliği’nin çalışmalarını had safhada ilgilendiren bir değişiklik ortaya çıktı. Kesin bir ifadeyle, 1961 yılı güzünde 1950 yılından beri Kırgızistan Komünist Partisi Merkezî Komitesi Birinci Sekreteri (Cumhuriyetin en üst düzeydeki siyasi lideri) görevini yürütmekte olan İshak Razzakov’un yerine Turdakun Usubaliyev geldi.

      Bununla bağlantılı olarak yazarlar arasında Şükür-bek Beyşenaliyeviç, Turdakun Usubaliyeviç’in sadece bir hemşehri olarak aralarında bir yakınlık olan samimi bir arkadaşı değil, aynı zamanda sevdiği, büyük değer verdiği sevgili bir yazar olduğu şeklinde de fısıltılar dolaşmaya başladı. Bu fısıltıların doğru olduğu çok geçmeden ortaya çıktı.

      Yüksek Edebiyat Kurslarında okuduğu dönemde C. Aytmatov’un sanat açısından beklenmedik bir şekilde yükselmesi burnu bir karış havada Kırgız yazarlarını bu eğitim kurumunda sabırsızlıkla eğitim almaya celbetti. Onlar, anlaşılan bu eğitim kurumunda iki yıl okudukları takdirde Cengiz gibi parlayarak boy gösterecekleri gibi bir hayale kapıldılar. Aralarından ilk defa öne çıkanı Ş. Beyşenaliyev oldu ve Yazarlar Birliği’ndeki sekreterlik görevini bırakarak düşman kesildiği kalem arkadaşının örneğini tekrarlamak niyetiyle Moskova’ya okumaya gitti. Onun sekreterlik makamı, okumaya gittiğinde donduruldu ve eğitimini tamamlayıp geri döndüğünde tekrar açılıp kendisine verildi. Elbette, Sovyet kanunlarına ve siyasi geleneğe o kadar uygun olmayan bu tür az rastlanan bir iyilik, Cumhuriyetin en üst düzeydeki liderinin büyük bir değer verdiği, yakın olarak gördüğü kıyamayacağı arkadaşına yapacağı lanetli bir işti.

      Eskiden beri bir düşmanlık içinde olan Ş. Beyşenaliyev ile N. Baytemirov’un her ikisinin C. Aytmatov’a karşı olan düşmanca düşünceleri onları hem birbirlerine yakınlaştırdı hem de samimileştirdi. Birdenbire birbirlerini bulan bu iki dosta anlı şanlı şairler Şarşenbek Ümetaliyev (1926 yılında doğdu), Kaçkınbay Artıkbayev (1934) ile başka kalem erbabı da katıldı. Onların arkalarında hem Kırgız toplumunda hem de Cumhuriyetin siyasi muhitinde oldukça büyük itibarı olan yaşlı başlı yazar Aalı Tokombayev’in (1904-1988) heybetli gövdesi duruyordu.

      Yazarlar arasında C. Aytmatov’un çevresinde toplanan gruba karşı kurulan bu gruba katılan kalem erbabı daha azdı. Ancak bazı aktif “Aytmatovcular” o dönemde bu küçük grubu Kırgızistan Komünist Partisi Merkezî Komitesi organının himaye etmekte olduğunu söylüyorlardı. Onlar Cumhuriyetin parti ve hükûmet yöneticilerinin bulundukları binayı işaret parmaklarıyla gösteriyorlar: “Onların gücü kendilerinde değil, işte şu yukarıda.” diyorlardı.

      Bahsi geçen bu iki grup arasındaki ilk açık çatışma 1962 yılında meydana geldi. Bu yılın başlarında daha önceleri çoğunlukla Rus klasik yazarlarının eserlerini tercüme eden yazar Uzakbay Abdukaimov (1909-1963) “May-dan” (Meydan) isimli romanının ilk kitabını çıkardı. Bu kitapta İkinci Dünya Savaşı döneminde kanlı meydanda meydana gelen bazı olaylar, memleket içlerinde kalan halkın günlük hayatında ortaya çıkan tipik olaylar ve savaşçı Kırgızların savaş sırasında yaptıkları betimlenmişti. Dört yıl boyunca kanlı meydanın tam içinde yaşayan U. Abdukaimov görüp bildiklerini büyük bir gerçeklik ve ustalıkla bediî bir şekilde kaleme almıştı, onun romanı yazarlar ve okurlar tarafından sıcak karşılandı.

      Ancak Meydan romanını kim bilir neden Aalı Tokombayev “sosyalist realizm metodunu bir kenara atan bir eser” olarak görüp Kırgızistan Komünist Partisi Merkezî Bürosunun bir organı olan siyasi bir gazetede “Meydan romanı üzerine birkaç söz” isimli bir makale (Sovettik Kırgızstan, 1962, 11 Mart) yayımladı. Elbette, yeni romana ideolojik suçların yapıştırılması yazarlar arasında büyük uğultulara sebep oldu.

      A. Tokombayev’in Meydan’a saldırmasının sebebini o dönemde yaşlı yazarlar şöyle izah etmişlerdi: Anlaşılan U. Abdukaimov hem kendisini СКАЧАТЬ