Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov - Анонимный автор страница 10

Название: Tanrı Dağları'nın Zirvesi Aytmatov

Автор: Анонимный автор

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6981-67-6

isbn:

СКАЧАТЬ kendisi Kırgızcaya tercüme ediyor ancak bunların dili çok zayıf.”

      (Böyle dedikoduların boş yere çıkmadığı daha sonra yazılı basında yayımlanan hatıra materyallerinde rastlanan, bize tanıklık eden bazı ifadeler aracılığıyla doğrulanmaktadır. Örneğin, yazar Asanbek Stamov “Bozuk Bıldırcınlar” isimli hatıratında (Kırgız Tuusu, 19 Eylül 1992) A. Tokombayev’in: “Aytmatov yazar değil, sadece iyi bir gazeteci… Aytmatov’u siz bir tanrı gibi görüyorsunuz, biliniz ki, Kırgız toprağında yetişmemiştir, Kırgız edebiyatı tarihinde iz bırakmayacaktır.” dediğini kendi kulağıyla duyduğunu belirtir.6

      Ünlü nesirci Kaçkınbay Osmonaliyev (1929-1992) ile karşılaştığımız yerlerde sohbet ederdik. O, yazarlığa yatkın, konuşmasını, eski Kırgız hayatını iyi bilen bir kalem erbabıydı. Maalesef, onun bilgisi zayıf, estetik zevki eksikti. Kendisini C. Aytmatov’dan eksiği olmayan yetenekli bir insan olarak kabul etmişti bu açıkgöz insan genelde: “Ben Rus dilini iyi bilmiyorum ya, kör olasıca, deyip içindeki arzusunu dile getirirdi. – Eğer Rusçayı Cengiz gibi bilseydim, dünyada belki ondan da iyi tanınırdım!”

      İşte bu şekilde düşünen, düşündüğünü bazen açıkça söyleyen Kırgız yazarları az değildi. Bu tür konuşmalar yapıldığını duyduğumda ben doğrudan atılır: “Rusya’yı bir kenara bırakalım, şu bizim Kırgızistan’da da kendileri Rus, ana dilleri Rusça olan yığınla yazar var, ancak onların hiçbiri Aytmatov gibi bir sıçrama yapamıyorlar.” derdim.

      Kısacası, Kırgız yazarların bir çoğunun kafasında Cengiz Aytmatov’un özgün ve az rastlanan bir yetenek, derin bir bilgiye sahip yorulmaz bir emek adamı olduğu için değil, Rus dilini iyi bildiği için dünyaca meşhur olduğu gibisinden dar görüşlü fikirler dahi ağır basardı.

      Ancak “Hayattaki klasikler” olarak kabul edilen büyükler de onlardan daha genç olan başka yiğit yazarlar da ünü her tarafa ışıl ışıl yayılan kalem arkadaşlarını, kendilerini dev aynasında gördüklerinden kendilerine denk görmediklerini, ondan hoşlanmadıklarını, dışladıklarını yazılı basın sayfalarında ya da toplantı kürsülerinde açıkça ilan etmeye cesaret edememişlerdir. Bu yazarların tek bir baldırı çıplak kahramanı Nasirdin Baytemirov oldu. O, 1960’lı yıllarda kendine rakip olarak gördüğü C. Aytmatov’a karşı takındığı olumsuz tavrı gizlemeyip sürekli dile getirdi. Buna somut örnekler verelim:

      Yanılmıyorsam, 1963 yılı güzüydü. Bişkek’teki Kız Pedagoji Enstitüsünde bir grup yazar, öğrencilerle bir buluşma toplantısı düzenledi. Nasirdin Baytemirov kürsüye çıkıp millî edebiyatın o sıralardaki meseleleri konusunda konuşup Aytmatov konusuna da değindi. Cengiz Bey’i birçok yazar, eleştirmen ve gazetecinin kuşatarak ona haddinden fazla dalkavukluk ettiğini, yersiz övgülerle onu memnun ettiğini söyleyerek salona şöyle bir atik söz fırlattı: “Bu münasebetsiz dalkavuklar Aytmatov yere bir tükürse tükürük yere düşmeden şap diye kaparlar!”

      Cengiz Aytmatov’un Lenin Ödülü’nü aldığını Nasirdin Baytemirov tarihteki adaletsizliklerin adaletsizliği olarak kabul etmiş, içi pek bir yanmış olmalıdır ki bu içi yanmışlığın türküsüyle C. Aytmatov’u haddini aşarak karalayan bir şiir yazmış, bu şiirini başka şiirleri ile birlikte Devlet Radyo Stüdyosuna gidip okumuştur. Okunan şiirler yayımlanmak amacıyla Sansür Kurulunda incelenirken Cengiz Aytmatov için yazılan karalama şiiri tutulmuş, “düşüncesi bozuk” bir eser olarak Kırgızistan Komünist Partisi Merkezî Komitesinin ilgili bölümüne teslim edilmiştir. Tam o sıralarda Sovyet sanatı ve edebiyatında güçlenen ideolojik ve yapısal araştırmalara N. S. Kruşçev tarafından büyük bir darbe vurulmuştu ve sosyalist realizm metodu sınırları dışına çıkılması hareketine karşı bütün ülke topraklarını kapsayan ideolojik bir kampanya yürütülüyordu. Bununla ilgili olarak Bişkek’te de yazarları, ressamları, müzisyenleri ve sinemacıları bir araya getiren bir parti toplantısı yapıldı. Bu toplantıda hazırlanan bildiride Aytmatov’un karalandığı şiir tam metniyle okundu ve şiirin yazarı sert bir dille eleştirildi. Bu karalama şiirinin işte şu üç mısrası aklımda kalmış: “Beyin değil, sümük var başında / Bütün dünyayı tekmelesem diye düşünüyor / Geberip git otuz altı yaşında.”

      N. Baytemirov’un bu tür hakaretlerini C. Aytmatov görmezden gelmeye çalışmıştı. Ancak o ara sıra dayanamayarak kendisine aç bir kene gibi yapışan yazara karşı beklenmedik zamanlarda hakaretamiz, gönül kırıcı, acı sözler söyledi. Buna bir örnek Aalı Tokombayev’in o dönemde Kırgızistan Komünist Partisi yöneticilerine yolladığı bir mektupta verilmiş:

      Yoldaş Aytmatov yazarların parti toplantılarından birinde romancı N. Baytemirov’a sataşıp onun eserlerini üç yıldan sonra hiç kimsenin okumayacağını söyledi. Ancak “özgür sanatçılık”ı koruyan yazar Aytmatov’un müneccimliği esti geçti sözler olarak kalmakta. Baytemirov’un eserleri cumhuriyetin dört köşesinde ve cumhuriyet dışında okunmaktadır. Komünist Baytemirov çağdaşlarımızın çalışmalarını ve hayatlarını yansıtan yeni eserler yazmakla meşgul.7

      1965 yılında Kırgızistan Yazarlar Birliği Bişkek’te genç yazarların tartışma doğuran eserleri için Moskovalı otoriter edebiyatçıların katılımıyla bir tartışma toplantısı düzenlediğinde, Nasirdin Baytemirov kürsüden: “Şükürbek Beyşenaliyev yükselip çıkıyor, Cengiz Aytmatov düşüp batıyor.” dedi ve yine bir hikmetli söz söyledi. Salonda oturanlar gürültüyle güldüler, o zaman Cengiz Aytmatov’un kahkahası yüksek çıktı.

      Cengiz Aytmatov’un dünyaca tanındığı, Sovyetler Birliği’nde bir yazar, düşünce ve devlet adamı olarak büyük bir itibar kazandığı, Komünist Partisinin şımarık çocuğuna dönüştüğü bir zamanda (1970-1980’li yıllar) Nasirdin Baytemirov daha önceleri nefret ettiği, kin güttüğü rakibine itaat bildirerek gelmiş, özür dileyerek kendini bağışlatmış, onun sevgili arkadaşı olmuştur. O, 60 yaşına girdiğinde C. Aytmatov 60 yaş jübilesine atfen onun sanat çalışmalarını yükseklere çıkaran bir makale yazdı ve bu makaleyi Literaturnaya Gazeta’da bastırdı. Nasirdin Baytemirov ise yerli yersiz Cengiz Bey’i zangır zangır titreyen, heybetli, yüce dağlarla, şakıyıp duran dağ kartalıyla ve yine başka kutsal, yüce şeylerle karşılaştırarak övüp durdu. Bir seferinde bu şekilde övgü yağdırırken genç bir şair, cesur bir gazeteci olarak kendini göstermeye başlayan Alım Toktomuş: “Yahu, Nasirdin ağabey, daha dün Aytmatov’u Beyşenaliyev’den aşağıda görüyordunuz, şimdi ise 180 derece ters dönmüş olmuyor musunuz?” diyerek onu yumuşak yerinden vurmuştu. Hazırcevaplığı her zaman üstünde olan Nasirdin Baytemirov: “Hey, evlat, sen bilmez misin, büyük insan büyük hata yapar.” deyip çekip gitmişti.

      A. Tokombayev, T. Sıdıkbekov, T. Abdumomunov ve Ş. Beyşenaliyev, kafalarında Cengiz Aytmatov’un gerçekten büyük bir yazar olmasa dahi kim bilir hangi sebepten Doğu ve Batı topraklarında büyük bir yazar olarak hürmet gördüğü, en büyük unvan ve ödülleri aldığı ancak bunların hepsinin dayanaksız verilen şeyler, ün ve şöhretinin ise geçici bir süre hüküm sürecek bir serap gibi bir görüntü olduğu gibisinden bir inançla öteki dünyaya gitmiş olmalıdırlar, galiba…

      Toplumsal itibarı çok yükselen, en yüksek parti ve devlet yönetiminin sempatisini kazanan, Sovyetlerin itibarlı yazarları ve Moskovalı ünlü eleştirmenlerin sevgisini kazanan Cengiz СКАЧАТЬ



<p>6</p>

Стамов А. “Бузуку бөдөнөлөр”. -Кыргыз Туусу газетасы, 1992, 19- сентябрь.

<p>7</p>

Токомбаев А. По следам споров и обсуждений поэмы Эралиева “Путешествия к жизням, к звездам. – Кыргыз Республикасынын Борбордук Мамлекеттик Архивинин саясий документтер бөлүмү – Фонд 56; оп. 4; д. 1506, л. 3 – 80. 78 – б.