Название: Çiğdemleri Solan Bozkır
Автор: Avşar İmdat
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6852-32-7
isbn:
Oğlanevinin çatal kapısından girer girmez elini havaya kaldırdı Osman. Bir nara atarak bağırdı.
“Gayın geldi ulaaan! Donatın masaları! Eğer bir arkadaşımın çehresi eğilirse, yakarım buraları! Sıpası yitmiş eşşek gibi anırtırım hepinizi. Kusur istemem ulan!
Zurnanın sesinde ahenkli bir yiğitleme inliyordu. Davul aralıksız gümbürdüyordu… Deli Osman, elleri ile işaret ederek susturdu davul zurnayı. Arkasındaki gençlere bağırdı:
”Biz gelmedik mi ulaaan”!
Gençler hep bir ağızdan Osman’ a cevap verdiler.
“Heeeeeeeey! Hey!”
Deli Osman, elini havadan indirir indirmez, davul zurna yeniden coşmuştu ki, davul zurnanın sesi aniden kesildi. Aslan’ın elindeki çomak, Osman’ın narasıyla havada dondu kaldı.
“Davulu buraya getiriiiiiin!”
Davulcu Aslan’ın çomak tutan kolu omzundan kırıldı sanki. Başına gelecekleri biliyordu. Ağır bir yükün altındaymış gibi ezildi. Gözlerini kısarak Osman’a baktı ve yalvaran bir sesle:
“Ağam ekmek teknesi, gulun oluyum, yarma davulu!” diyebildi.
“Getir ulan davulu!” diye kükredi Osman.
Davul Aslan’ın sırtında, çomak Deli Osman’ın elindeydi. Osman düşmana vurur gibi vurmaya başladı davulun göğsüne. Biraz önce davuldan çıkan o ahenkli ses, yerini anlamsız, kulakları tırmalayan kuru bir gürültüye bıraktı. Aslan gözlerini kısmış, yüzü acıyla kıvranıyor gibi gerilmişti. Osman, davulu değil Aslan’ın göğsünü dövüyordu. Aslan, çomak kendisine vuruluyormuş gibi acı çekiyordu.
Düğün Kâhyası Ali Çavuş, Aslan’ın acısını hissetmişti. Kalabalığın içine daldı. Osman’ın koluna girdi:
“Yiğit Osman’ım, sen ağasın, ağa adam davul mu çalar? Yarın, Osman abdallığa havaslanmış demez mi el âlem? Bırak, Aslan çalsın gurban olduğum,”dedi.
Osman, ele avuca sığar gibi değildi, bir işaret ile susturdu zurnayı ve parmağını havaya dikti:
“Davulcu, davulun üstünde oynayacak, oynansın ulan!” dedi ve bağırdı. “Davulcuya gaşşık verin.”
Sonra başını kaldırdı, gözlerini Zurnacı Ekrem’e dikti. Bir keklik gibi pustu Ekrem. Deli Osman, Zurnacıyı yakasından tutup sürükledi ve karşısına aldı:
“Sen de çal bakalım ‘bâd-ı saba’yı…”
Aslan, çaresiz davulunu yere koydu ve zurnanın bu kıvrak havası eşliğinde davulun üstüne çıktı. Yavrusuna basan ana gibi tedirgindi. Bir kekliğin kayada sektiği gibi sekip davulun üstünde oynamaya başladı. Davula zarar vermemek için nefesini tutuyor, kollarını yukarı kaldırıp boşluğa asılıyordu sanki. Davulun derisi, bir müddet sonra Aslan’ın ağırlığına dayanamayıp yarıldı. Aslan’ın ayakları, davulun yarılan derisinden içeri girdi. Aslan, yerde bir ölü gibi sessiz yatan davulun boş kasnağına acıyla bakakaldı. Davul değildi yarılan, Aslan’ın yüreğiydi…
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.