Название: Unuttuğun Yerdeyim
Автор: Memmed İsmayıl
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6852-28-0
isbn:
Geçip giden savaşlardan hatıra
Şimdi savaş vardır orda.
Yüreğim de bir güzele müstemleke
Günahlarım bana leke.
Bir balaca ülkeyim
Biraz mahkûmluğum var,
Biraz da hâkimliğim.
Söyle çok mu önemli
Ne olduğum, kimliğim…
Eyfel Kulesi
Eyfel kulesi mi zirvesi vaktin
Bir vaht ki, bir asır ondan uzaksan…
Ona aşağıdan yukarı baktın,
Bir de yukarıdan aşağı baksan.
İnsan zekâsına belki de sondur,
Zirvesi nur alır gün batımından.
Belki de ikinci bir Vavilon’dur32
İnsanın Allah’a can atımından…
Böyle mi olurmuş ruh yükselmesi?
Eh, bu da aklıma gelen bir histir…
Paris’te gizlidir varis kelimesi
Paris, varistir…
Ona Fransız’ın gözüyle baksan
Dalanı, döngesi misale döner…
Eyfel Kulesi’ne şayet bir çıksan
Paris ayakların altına iner…
Bir gezen, istiyor gezsin bin kere,
Ömrün gurubunda bu ne görüştü.33
Ben ister idim ki gençliğim göre,
Fırsat, kocalığın eline düştü…
Çağlayan çağlarım erdi mi sona,
Hiçbir şey ruhumu, artık oyatmaz.34
Fikrimi yolundan çevirmez Sena35
Hevesim Eyfel’in başına çatmaz.
Dilim de varmaz ki kötüleyeyim
Tabiri caiz midir? Tabir caizdir…
Ömrün önü kışa… Ben Paris’teyim
Yolda gazellerin rengi payızdır…36
Boğaz
Zamanenin elinden çektiği az olmadı,
Ama boğaz olmadı
Bir kimsenin önünde
Bahtı gibi kara saçları vardı bir vakit,
Döküleni döküldü,
Çallayanı çalladı.37
Kendi yetirdiğini karşısında görünce,
Tanrı da cığalladı…38
Bahtına, ikbaline
Hiç kimsenin aklına bile getirmediği
Ani bir kaza düştü.
Ne yandan kaçıyorsa
Gidip oraya,
İki araya
Dar bir boğaza düştü.
Bu boğazın toruna kızıl bir balık gibi
Güneş de dalıp çıkar.
Akşam battığı yeri, sabah aldatıp çıkar.
Vuslatla ayrılığın taamını tadıp çıkar…
Kanatlansa bu suyun altında, balıkları,
Bu suyun aynasında martıları uçsalar.
Gelip senden sorsalar her tür alçaklıkları
Her tür yücelikleri, gelip senden sorsalar…
…İki deniz arası bir boğaza düşmeler,
Bir yandan ayrılmalar, bir yandan görüşmeler…
Ayrılığın gözdağı;
Ağzına su dolalı,
Doğuşundan dünyanın açık kalan dudağı…
Hayalin
El çatmaz, ses de yetmez sonsuz ufuklarında
Yolcu yolda, yol açık;
Boğazdır ana karnı, ölüm de bir boğazdır,
Çıkabilir isen çık,
Doğum ölüm arası yolun da bir boğazdır…
Ümidi boz bulanlık sulara yansıyan nur.
Sen ey bizi var eden,
Denizleri boğazdan geçmeye mecbur eden
Gözlerinin ucuyla bize de bak ne olur…
Günlerini sayınca ayrılık gemileri,
Gözden çıkanlarının ardından baka baka
Kalbi taş olmalısın.
Boğaz boydan ucadır,
İki dünya arası açılan bir bacadır,
Düştün mü, ezel ahir
Ya bir yana çıkmalı,
Ya harap olmalısın.
Yılan
Kaderin nakışıdır
Senin işin dürüsttü(r).
Yılan! Hansı yahşıdır39
Yerin altı, ya üstü?
Her gün yer altı kından
Ayrılıp çıkmak nasıl?
Kendin öz kabuğundan
Sıyrılıp çıkmak nasıl?
Ölümün bir parçası
Ağzında zehir dişin
Yokluk varlık arası
Nereden bu gelişin?
İki arada kaldın
Burnunda kan kokusu.
İlk defa kimi çaldın40
Saldın, yılan korkusu?
Sürünüp yastı yastı
Talihini çekerdin.
Yuvanı su mu bastı
Gelip rüyama girdin?
Ben de, lanet şeytana
Şirin dile inandım.
Dünya kadar yalana
Bile bile inandım.
Dişinin altındadı(r)
Ölümün memleketi.
Ömrümün kaçtı tadı
Bana bir zehir geti(r).
Kaderimin СКАЧАТЬ
32
Vavilon: Mezopotomya’da meşhur şehir Babil’in Fransızca söylenişi..
33
Görüşmek: Buluşmak
34
Oyatmak: Uyandırmak
35
Sena: Azerbaycanlı Türkler, Sen nehrine Sena demektedir.
36
Payız: Sonbahar.
37
Çallamak: Saçın ağarmaya başlaması, beyaza çalması hali.
38
Cıgallamak: Oyunun kurallarına uymamak, kuralları çiğnemek.
39
Yahşı: İyi, güzel.
40
Çalmak: Yılan sokması.