Название: Unuttuğun Yerdeyim
Автор: Memmed İsmayıl
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6852-28-0
isbn:
Dünyanın özünde bir eğrilik var.
Nasıl düz diyelim bu yola, ize,
Düz yolu düz yılan eğri giderse…
Ey Güvercin
Ey güvercin ne gezersin
Penceremin önünde?
Burda garip gibiyim
Ben de senin gününde…
Den gezersin?
Yoksa sen getirdin mi den bana?
Geldin, sevgi mektubunu
Hatırlattın sen bana.
Ne yandaysa bir sineyi
Yarıp çıkan yüreksin.
Ya talihin kısmetine
Uçup gelen meleksin?
Susturulmaz, söndürülmez,
Uyutulmaz duygusun.
Ya vatanın bir parçası,
Ya anamın ruhusun.
Ey güvercin, neden böyle
Narahatsın, narahat?45
Ne bilirsin bir alıcı
Kuş gibidir bu hayat?
Yüksek Binaların Kuşatmasında…
Yüksek binaların kuşatmasında
Darlanır,
Kahırlanır,
Yeri dar mescit.
Kulağı göklerin imdat sesinde
Leylek boğazını uzatır mescit.
Ömrü uzun imiş sırlı yalanın
Allah’a inam da o sırdan gelir.
Sanırsın minberde öten mollanın
Sesi sekizinci asırdan gelir…
Gör neye benziyor o minareler,
Batmış gemilerin dor ağacına.
Molla da minbere çıkıp her seher
Sesinden çekilir darağacına.
Fikri de değişmiş yüreği gibi
Sözü sohbeti de dilinde kalmış.
Bulut da Allah’ın eteği gibi
Yırtılıp mollanın elinde kalmış…
Sınak 46
Tanrı’nın yaddaşından47
Dünyanın o başından
Ana rahmi tünelin
Sıcak karanlığından
Gelip gurbete düşmek…
Senin giydiğin bedenle
Aynadan sana bakan senli ve sensiz senle
Gölgen ile görüşmek!
Kalpte
Ömür adlı galip de
Havasına, suyuna,
Hele alışmadığın bir dünyada yaşamak
Ve… Sonra ömür boyu nişanın yiter diye
Göbeğinde ananın
Ve geldiğin dünyanın mührünü taşımak,
Sınak!
Doğum- ölüm
Bir düşün
Bir ömürlük yol geçer
Tire aralığında
Bu iki zıt görüşün.
Geçtiğin yollar boyu bazen izin yok ise
Düşman bakışlar ile bakma sen ayağına.
Hoş gününde kendin geldin, dar gününde
Allah aldı kucağına…
Rehberin, yol yoldaşın
Tanrı’dan ve anandan kalan yurt borcu sevgi.
Yüreğinin içindedir, yüreğinden yakındır,
Uzak, uzak yıldızlardan
Biri kadar uzaktır
Sev ki,
Sevmek: Yeni baştan doğmaktır…
Çetini gözlerine bakmak, ellerine dokunmaktır,
Ellerine dokundun,
Gözlerine baktın,
İçindeki şeytanı azatlığa bıraktın!
Gözlerine bakmak, ellerine dokunmak,
Sınak!
Ve ömür…
Sınaktır,
İki taşın arasına koymak geçmişini
Yılan gibi kabuğundan soyunmak
Önce değişmek,
Sonra çektirebilmek
Ağrıyan dişini,
Sınak!
Gözünle güneşi içine tepmek
Havayı havayla
Yerküreye döndürmek ciğerlerini,
Ölümü bile, bile
Bilmemek ölümün vaktini ve yerini
Ölmek,
Hafızayı silmek,
Ve her şeyi unutmak…
Gittiğin hayat yolu değil, ölüm yoludur
Arayıp bulacağın ölümdür.
Bu dünya yitik yeri, ister küselim,
İsterse hayıfsınak.
Yaşamak sınaktır,
Ölüm, ondan da
Sınak!
45
Narahat: Tedirgin.
46
Sınak: İmtihan.
47
Yaddaş: Hafıza.