Anne Frank'ın Hatıra Defteri. Анна Франк
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Anne Frank'ın Hatıra Defteri - Анна Франк страница 8

Название: Anne Frank'ın Hatıra Defteri

Автор: Анна Франк

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6486-08-9

isbn:

СКАЧАТЬ o kadar zıt ki. Bir de babama bak. Babam çok yumuşak kalplidir. Bana sinirlense bile bu en fazla beş dakika sürer.

      Dışarısı çok güzel ve sıcak. Tüm bu olan bitene rağmen, tavan arasındaki açılıp kapanan yatağa uzanıp havanın tadını çıkarmaya çalışıyoruz.

En iyi arkadaşın, Anne

      21 Eylül 1942 (Not)

      Bay van Daan son zamanlarda şaşırtıcı derecede dostane davranıyor. Ben de bunun keyfini sürüyorum.

      2 Eylül 1942, Çarşamba

      Sevgili Kitty,

      Bay ve Bayan van Daan çok kötü kavga etti. Daha önce hiç böyle bir şeye rastlamadım. Annemle babam birbirlerine hiç böyle bağırmazlar. Kavganın nedeni o kadar saçma ki anlatmaya değmez. Neyse, bize söz düşmez.

      Arada kalan Peter için çok zor bir durum olsa gerek diyeceğim ama böyle hassas ve tembel bir çocuğu kimse ciddiye almaz zaten. Dün kendinden geçmiş bir şekilde endişeleniyordu. Sebebi de dilinin pembe olması gerekirken mavi olmasıydı. Bu tedirginliği kısa sürdü. Bugün de boynu tutulduğu için kocaman bir bereyle gezinip duruyor. Küçük bey bel ağrısından da yakınıyor. Kalbindeki, böbreklerindeki ve ciğerlerindeki ağrılardan bahsetmiyorum bile. Tam olarak hastalık hastası. (Doğru mu söyledim bilmiyorum. Galiba öyle deniyordu.)

      Annem ve Bayan van Daan’ın araları da limoni. Bunun pek çok nedeni var aslında. Birkaç küçük örnek verebilirim. Bayan van Dan, ortak kullandığımız çamaşır dolabındaki her şeyi, kendi eşyaları hariç, çıkardı. Annemin eşyalarının herkes tarafından kullanılabileceğini düşünüyor. Annemin de aynı şeyleri onun için yaptığını görünce fena bir sürprizle karşılaşacak.

      Ayrıca, kendi porselen takımımızı kullanmayıp onunkilerden yediğimiz için de çok kızgın. Tabaklarımıza ne yaptığımızı öğrenmeye çalışıyor. Düşündüğünden daha yakındalar. Onları çatı katındaki Opekta reklam kolilerinin arkasındaki kutulara koyduk. Biz burada gizlendiğimiz sürece o tabakları bulamaz. Bu da benim işime gelir çünkü çok sakarım. Dün Bayan van Daan’ın çorba kâselerinden birini kırmıştım mesela.

      “Of!” diye bağırdı bunu görünce. “Daha dikkatli olamaz mısın? Bu son kâseydi.”

      Unutmadan söyleyeyim, buradaki iki kadının Hollandacası öyle berbat ki… (Beylere bir şey diyemem yoksa onların onurunu kırmış olurum.) Eğer onların bu baştan savma konuşmalarını duysaydın gülmekten kırılırdın. Hatalarını düzeltmek de işe yaramıyor. Annem veya Bayan van Daan’dan bahsederken onların cümlelerini düzgün bir Hollandaca ile aktaracağım.

      Sıradan giden hayatımız, geçen hafta ufak bir sekteye uğradı. Buna Peter ve kadınlar hakkında bir kitap neden oldu. Şöyle söyleyeyim, Margot ve Peter’ın, Bay Kleiman’ın verdiği kitapların neredeyse tümünü okumaya izinleri var. Ama büyüklerin okuyabileceği tarzdaki kitapları kendilerine ayırmışlar. Bu da Peter’a cazip geldi tabii. Acaba o kitapta okumamamız gereken neler vardı? Annesi aşağıda laflarken gizlice kitabı aldı ve ganimetini doğruca odaya götürdü. İki gün boyunca her şey normaldi. Bayan van Daan, onun ne iş karıştırdığını biliyordu ama annesine söylememişti. En sonunda babası durumu fark edince tepesi attı. Konunun kapandığını zannederek kitabı geri aldı. Oğlunun nasıl meraklı bir çocuk olduğunu unutmuştu. Babasının tepkilerine rağmen Peter’ın merakı azalmamıştı. Kitabı okuyabilmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordu.

      Bu sırada Bayan van Daan, anneme kitapla ilgili fikrini sordu. Annem bu kitabın Margot için fazla olduğunu ama onun dışındaki kitapların uygun olduğunu söyledi.

      “Senin de gördüğün gibi Peter ile Margot arasında dağlar kadar fark var.” dedi annem. “Bir kere Margot bir kız ve kızlar erkeklerden daha olgundur. Hem o, bu zamana kadar pek çok tarzda kitap okuduğu için yasaklı kitapları araştırma gibi bir merakı yok. Üstelik dört yıl boyunca gittiği lisede öğrendiği bilgiler sayesinde, artık daha sağduyulu ve bilgili.”

      Bayan van Daan, anneme katıldığını söyledi ama prensip gereği gençlerle yetişkinlerin aynı kitapları okumaması gerektiğini vurguladı.

      Bu zaman zarfında, Peter kimsenin onunla ilgilenmediği bir zamanda kitabı almak için uygun zamanı kolladı. Akşam yedi buçukta, tüm aile özel ofis odasında radyo dinlediği sırada Peter kitabı tekrar yürüttü. Saat sekiz buçukta aşağıda olması gerekirken henüz gelmedi. Kitaba kendini öyle kaptırmıştı ki vaktin farkında değildi. Tam aşağı ineceği sırada babası odaya girdi. Sonrası malum. Önce bir tokat, sonra üstünü başını çekiştirme, en son da uzun soluklu bir nara. Kitap masada kalırken Peter tavan arasını boylamıştı.

      Yemek vakti geldiğinde Peter üst kattaydı. Kimse onunla ilgilenmedi. Aç karnına uyumak zorunda kaldı. Biz yemeğimizi keyifle yerken aniden bir uğultu duyduk. Çatallarımızı masaya koyduk ve birbirimize bakakaldık. Nasıl şaşırdığımız suratımızdan belli olmuştur.

      Derken, bacanın deliğinden Peter’ın sesi geldi: “Aşağıya inmeyeceğim.”

      Bay van Daan bir hışımla yerinden kalktı. Mendili yere düşmüştü. Öfkeli bir suratla bağırdı: “Yeter artık, yeter!”

      Daha kötü şeyler olmasından korkan babam, onu kolundan tuttu ve ikisi tavan arasına gitti. Kavgadan ve tepişmeden sonra Peter, odasının kapısını çarparak çıktı. Sonrasında yemeğimize devam ettik.

      Bayan van Daan, oğlu için bir parça ekmek ayırmak istediyse de Bay van Daan buna karşı çıkarak şöyle söyledi: “Eğer hemen özür dilemezse geceyi tavan arasında geçirmek zorunda kalacak.”

      Bu ceza biraz fazlaydı. Yemeksiz kalması zaten yeterli bir cezaydı bize göre. Ya o çocuk orada soğuktan donsaydı? Bir doktor bile çağıramazdık.

      Peter özür dilemedi. Çatı katına geri gönderdiler.

      Bay van Daan, her ne kadar Peter’ı umursamıyor gibi yapmış olsa da sabah Peter’ın yatağında uyuduğunu anlamıştı. Saat yedide Peter yatağından kalkıp tavan arasına gitmişti. Babam aralarını bir şekilde düzeltince üç günün ardından tüm sessizlik yerini normalliğe bıraktı.

En iyi arkadaşın, Anne

      21 Eylül 1942, Pazartesi

      Sevgili Kitty,

      Bugün, seninle gizli yerimiz hakkındaki bazı genel olayları paylaşacağım. Bir silah sesi duyarsam hızlıca açabileyim diye yatağımın yanına bir lamba koydular. Şu anda bunu kullanamam çünkü gece-gündüz pencereleri açık tutuyoruz.

      Van Daan ailesinin erkekleri, çok kullanışlı bir yiyecek dolabını cilalayıp kullanıma hazır hâle getirdiler. Bu zamana kadar dolap, Peter’ın odasındaydı ama oda biraz açılsın diye oradan aldılar. Dolabın yerini şimdi bir raf aldı. Peter’a, üzerine bir örtü atarak oraya masa koyabileceğini, masanın olduğu yerdeki duvara da sevdiği posterleri asabileceğini önerdim. Kesinlikle burada uyumayacağımı bilsem de en azından oda daha rahat ve hoş gözükebilirdi.

      Bayan van Daan katlanılamaz biri. Ben üst kattayken durmadan beni azarlıyor. Neymiş, gevezelik СКАЧАТЬ