Название: 1001 Kelime 1001 Hüzün
Автор: Yasin Topaloğlu
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6865-61-7
isbn:
Çadır enikonu karanlıktı, bir köşeye konulan cılız kandil gecenin koyu rengini yırtamıyordu. Kolçiski bu zulmet içinde horlayan bir leş gibi göze iğrenç görünüyordu. Dışarıda da derin bir sessizlik vardı. Bütün Leh ordusu emin bir inşirah içinde uyumuşa benziyordu. Yalnız Turla suyu hasta bir sesle mırıldanıyordu. (M. Turhan Tan, “Viyana Dönüşü”, s. 205)
Burgaz Harbi bir taraftan bu neticeyi verirken diğer taraftan da şimale doğru birçok rivayetlerin yayılmasını intaç etmişti. (M. Turhan Tan, “Krallar Avlayan Türk”, s. 97)
Başta hocalar güruhu olmak üzere hadiseyi işitenlerin ve akıbeti duyanların hepsi, Deli Şerife’nin Hak tarafından intak olunduğuna kanaat getirmişler ve kadının manevi bir kudret sahibi olduğuna inanmışlardı. (M. Turhan Tan, “Devrilen Kazan”, s. 180)
Yalnız binbir hadise içinde bunu zikretmekten maksadım şunu belirtmeye çalışmak; daha o zamanlar haricen benden bir şeyler yükseliyor ve içimde bilmem nasıl hususi bir hafıza teşekkül ediyordu ki vakıalara karşı pek hassas olmakla beraber bana garip bir kavrayış kabiliyeti, intibaları sezmek ferasetini veriyordu. (Eugene Fromentin, “Dominique”, s. 44)
O fenerlerin nurlu işaretini bekler gibi ben de kendimde mütemadiyen bilmem nasıl bir intibahın iltimasını beklerdim. (Eugene Fromentin, “Dominique”, s. 68)
Çünkü Deli Murat’ın saklanan kızı görmekle iktifa edeceğini umuyordu. Yüzlerce kız arasında intihap yapamayan Serçeşme’nin sarayca peylendiği söylenen esire balta asacağına ihtimal vermiyordu. (M. Turhan Tan, “Viyana Dönüşü”, s. 39)
Zeki ihtiyar, ev sahibi kadının daha ilk karşılaşmada takındığı tecahül tavrı üzerine neticeye intikal ettiğinden sersemleşmiş, biraz geçince hakikati bütün açıklığıyla kavrayarak manevi bir felce uğramış bulunuyordu. (M. Turhan Tan, “Krallar Avlayan Türk”, s. 144)
İntizama bu davet ve bir yabancı tarafından bana tevcih edilen bu ilk disiplin ihtarı benim, başımı kaldırıp kendisini tetkik etmeme sebep oldu. Onda bir titizlenme ve bir kayıtsızlık hâli vardı. Bana söylediğini unutmuştu bile. (Eugene Fromentin, “Dominique”, s. 60)
Ayının kovaladığı cüceyi, kendini kovalayan iri boy oyuncuları ve ev halkını toptan parçaladığını kuruntulayarak bütün o kalabalık, için için titriyordu, bulundukları yerde şuursuz bir intizarla mıhlanıp duruyordu. (M. Turhan Tan, “Krallar Avlayan Türk”, s. 156)
Mösyö Micawber’in sıkıntıları benim sıkıntılarıma inzimam ediyordu, ben ona bağlanmıştım. Onun borçları altında ezildiğimi hissediyordum. Mistress Micawber bana hayatlarının gitgide daha elim içyüzünü anlatıyordu. (Charles Dickens, “David Copperfield”, s. 68-69)
Ben istiyordum ki Madeleine daha beni görmeden şöhretimin zevkini duysun; bunun için kitaplarımı Mösyö Nièvres’e gönderdim ve beni ele vermemesini rica ederek inzivaya çekilişimi makul bir sebeple izah ettim. Zaten çekilişimin istihdaf ettiği gaye onca malum olduktan sonra hemen hemen mazur görüleceğim tabii idi. (Eugene Fromentin, “Dominique”, s. 217)
Hiçbir uygunsuz iptila ile onların yüksek gönülleri alçalmıyordu. Sevgi, ismet, dindarlık onların ruhlarındaki güzelliği yüzlerinde ve durumlarında anlatılmaz bir aydınlıkla günden güne açığa vuruyordu. (Bernardin de Saint-Pierre, “Paul ile Virginie”, s. 39)
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.