Bu tetkikler zaten Acem Ali Bey’den uzak olmadıkları cihetle mavnacının verdiği vefa vaadi öyle kahpe ve namert bir çapkının vaadi olmayacağını anladı ise de işi bir kat daha takviyeye lüzum görmekteydi. Bu takviye için dahi Mavnacı Sohbet’le bir kat daha kaynaşmaya lüzum gördü.
Bu gibi delikanlıları yekdiğerine en ziyade perçinleyip kaynatacak olan şeyin içki içmekten başka bir şey olması mümkün müdür?
Binaenaleyh Acem Ali, sandalcıya dedi ki:
“ ‘Hepi topu birkaç defa görüştük.’ mü dedin? ‘Onlar da pek üstünkörü idiler.’ mi dedin? Gerçi hakkın var. Haydi öyleyse bu gece seninle enine boyuna bir görüşelim. Hem de sen ne istersen öyle yapalım. Hangi meyhaneyi beğenirsen orada içip hangi lokanta hoşuna gidiyorsa orada yemek yiyelim. Yemekten sonra dahi geceyi hep senin istediğin gibi geçirelim. Paralar benden! Nasıl, beğendin ya?”
“Evet, fena olmaz. Hazır yarın da pazar olduğundan işimiz yok demektir.”
“Öyleyse haydi bakalım, kalk da nereden başlayacaksak önüme düş gidelim.”
Biraz düşündükten sonra Sandalcı Sohbet şöyle dedi:
“Ben sana bir şey söyleyeyim mi?”
“Söyle!”
“Biz öyle rakıyı bir meyhanede, yemeği bir lokantada, eğlenceyi bir tiyatroda yapacağımıza, şuradan seninle kalksak, (…) oteline gitsek de ta yarın sabaha kadar her eğlencemizi orada tamamlasak fena mı olur?”
“Sen bilirsin. Bu gece ben sana tabiyim dedim ya!”
“Orada içki de var, yemek de var, her türlü eğlence de var! Hem pahaca dahi o kadar şikâyet olunacak derecede değildir.”
“Sen para cihetine karışma. Ne kadar giderse gitsin.”
“Evet! Zaten ben de orasını onun için istiyorum ya işte! Gündeliği bir mecidiyeyi güç dolduran benim gibi bir sandalcı için o yerler gidilir görülür şeyler değildir. Bir kerecik sizden iyi olmasın bir beyefendiyle gitmiştik. Şimdi o bey artık Galatalara tenezzül etmeyip Beyoğlularına devam etmeye başlamıştır. Belki siz dahi buralardan usanırsanız Beyoğlu’na devam edersiniz. Lakin bizim Galata için ondan daha kibar bir mekân bulunamaz.”
“Galata’dan usanmak, Beyoğlu’na devam etmek, şimdi bilinecek, hükmolunacak şeyler değildir. Eğer oralara devam etmeye kadar varırsak ihtimal ki yine beraber olur. Biz şimdiki hâlde bu gecelik eğlencemize bakalım!”
Bundan evvel “Henüz On Yedi Yaşında” başlığıyla kaleme almış olduğumuz bir romanda Beyoğlu’nun eğlence mahallerine dair okuyucularımıza epeyce tafsilatlı malumat vermiştik. Bu defa Galata’nın eğlence mahalleri hakkında o ölçüde tafsilat vermeyeceğiz. Zaten evvelce dahi dediğimiz gibi hikâyemizin Galata’yla ilgisi nispeten pek az bir şey olup bununla beraber Beyoğlu hakkında evvelki hikâyemizdeki izahlar, Galata’ya dahi tatbik olunabilmesi için şu noktayı dikkatlice anlamaya çalışmak kifayet eder ki biz “Henüz On Yedi Yaşında” romanında Beyoğlu’nun en muteber eğlencelerini tasvir etmiş olduğumuz hâlde o tarafın en müptezel eğlence mahalleri ne kadar murdar ve tehlikeli olmak lazım gelirse işte o murdar ve tehlikeli yerlerin dahi Galata’ya nispetle en muteber bir yer olacağı malumdur.
En rezil bir aşüfte, Beyoğlu’nda artık beş para edemeyecek kadar bayağılaştıktan sonra Galata’ya indiğinde henüz yeni türeme olmak mertebesinde itibarlı sayılır.
Beyoğlu’nda muteberce yerlerde pazarlık için liralar vahid-i kıyasi8 olup en müptezel yerlerinde mecidiyeden bahsolunur. Galata’daysa mecidiye denildiği zaman beşibiryerde liradan bahsolunmuş kadar hüküm sürüp çeyrek ve kuruş dahi vahid-i kıyasi kabul edilmektedir.
Ne hacet? Geçenlerde Galata’da bir yangın zuhur ederek yangından sonra arsası kazılırken beş altı insanın kemikleri ortaya çıkmış ve bunlar yangında helak olan adamlar olmayıp ondan evvel defterleri dürülerek mağazaların içine defnedildikleri ortaya çıkmıştı. Bu gibi tehlikeler Beyoğlu’nda yüzde bir muhtemel ise de Galata’da yüzde doksan dokuz muhtemeldir.
Acaba bizim genç Acem dilberinin Sandalcı Sohbet’le arkadaşlık etmesi bu tehlikeleri bildiği için Sohbet’in şöhretinin himayesinde kendi emniyetini de muhafaza etmiş olmak için midir?
Pek iyi bilemezsek de pek kuvvetli olarak zannederiz ki bunun için olmamalıdır. Zira Acem Ali’nin kendisi dahi demiş olduğu üzere bu gibi tehlikelere karşı hiçbir yardımcının himayesine muhtaç olmadığı gibi canı isterse Beyoğlu’nun en itibarlı yerlerinde eğlenebilecek kadar zengin de görünmektedir.
Herhâlde yine daha şimdiden hikâyenin her sırrını keşfetmek için zihni yormayalım da Acem Ali’yle Sandalcı Sohbet’i kendi gidişlerine bırakarak hâl ve hareketlerinin neticesinin nereye varacağını görelim.
Bunlar önceden karar verdikleri gibi (…) oteline vardılar. Fakat otelin herkes için gazino kabul edilen mahalline oturmayıp kendilerine mahsus bir oda açtırdılar.
Zaten Sandalcı Sohbet her yerde meşhur olduğu gibi namı bu otelde dahi bilindiğinden ilk defa geldiği zamandan beri orada hizmetçilik eden bir uşak Sandalcı Sohbet’in oraya geldiğini herkese haber verince sadece otel içinde bulunan kadın erkek hizmetçiler değil hatta müşteriler arasında dahi henüz Sohbet’in yüzünü görmemiş olanlar “Böyle Galata’yı sindirmiş olan Sohbet acaba nasıl bir adammış, görelim.” diye kapının önünden gelip geçerek ve birçoğu da birer vesileyle odaya girerek hasılı otelin içini altüst etmişti.
Böyle bir mahalde Sohbet’in yanında bir de güzel delikanlı bulunmasına bâdi-i emirde herkesin ne mana vereceğini izaha lüzum var mıdır?
Fakat bu şüphe çok vakit devam etmedi. Zira içkileri, yemekleri emreder iken bu delikanlının kese sahibi olduğu anlaşılacak tavırlarda bulunması ikinci derecede olarak kendisinin bir mirasyedi ve Sohbet’in de onun yanında dalkavuk olduğu hükmünü verdirip bir de delikanlının ismi “Acem Ali Bey” olduğu anlaşılınca zaten Ali Bey’in de ismi Galata’da şurada burada yavaş yavaş duyulmaya başladığından bu ikinci hüküm dahi bertaraf olarak herkeste en doğru inanç husule geldi.
Kendilerini birbirine beğendirmeye gayret eden iki yeni dostun her şeyde olduğu gibi СКАЧАТЬ
8
Vahid-i kıyasi: Bir şeyin miktarını ve sair hususiyetlerini ölçmek için kendi cinsinden değişmez olarak tayin edilen parça veya miktar. (e.n.)