Dördümüz birden sokağa çıktık. O zaman Rum şivesince konuştuğunu haber verdiğim kıranta herife Acem veyahut Arap gibi laf söylüyor dediğim genç herif ‘Papazoğlu! Yak bakalım şu feneri!’ dedi. Papazoğlu dahi sokağın bir tarafına gizlemiş olduğu üç mumlu büyük bir cam feneri yakıp öne düştü.
Yolda giderken korkuyor muydum yoksa alelade bir konağa ebeliğe mi gidiyordum, buralarını fark edemem. Ölümden başka her belaya katlanmaya ve yalnız kendi ihtiyatsızlığım ile ölüme sebebiyet vermemeye karar verdikten sonra artık korku ve telaşa da lüzum kalmayacağı malumdur.
Gide gide (…) iskelesine kadar vardık. Orada bir mavnayla bir de kayık, denizin yavaşça çalkantısına uyarak sallanır dururlardı. Biz evvela mavnaya girdik. Mavnanın baş tarafında kamara gibi bir yer var. Ama ne kadar pis bir yer! Tabut kadar bir yatak var ki eğer bir gece onun içinde yatmak lazım geleceğini düşünseniz mideniz bulanıp bağırsaklarınızı kusarsınız. Bu yatağın üzerinde nispeten daha temizce bir bohça vardı. Genç adam bu bohçayı önüme atıp bana dedi ki:
‘Ebe hanım! Kadın elbisesini çıkar da şu erkek elbisesini giy!’
Muhalefet mümkün mü?! Fakat bu sözden, orada kalınmayacağını anladım. Mutlaka başka bir yere gidilecek! Hem de kıyafet değişikliğiyle gidilecek. Derhâl kıyafetimi değiştirmeye başladımsa da yelken bezinden bir gömlekle yine yelken bezinden bir dizliği kolayca giyebilmek benim için mümkün mü? Neyse delikanlı dahi yardım ederek kendimi bu çuvalların içine sığdırabildim.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.
1
Osmanlı Devleti’nde alkollü içkilerden alınan ağır vergi. (e.n.)
2
İçkilerden alınan bütün vergiler. (e.n.)
3
Kudema: Eski zamanda gelmiş olanlar. (e.n.)
4
Mavna: Limanlarda, şamandıralara bağlı olarak yükleme ve boşaltma yapan gemilerden, kıyılara römorkör yedeğinde yük götürüp getiren tekne. (e.n.)
5
Mahbub (Farsça): Sevilen erkek (e.n.)
6
Tahassür: Hasret çekmek. Elde edilmesi istenilen ve ele geçirilemeyen şeye üzülmek (e.n.)
7
Eser: Bir şeyin varlığına delalet eden tesir (e.n.)
8
Vahid-i kıyasi: Bir şeyin miktarını ve sair hususiyetlerini ölçmek için kendi cinsinden değişmez olarak tayin edilen parça veya miktar. (e.n.)
9
Mümaşat: Birlikte hoş geçinmek. Bir kimsenin fikrine katılıyormuş gibi görünme. (e.n.)