Kahvehane hikayeleri. Allan Ramsay
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kahvehane hikayeleri - Allan Ramsay страница 5

Название: Kahvehane hikayeleri

Автор: Allan Ramsay

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-43-6

isbn:

СКАЧАТЬ ediyor ki sen böyle, sana biçilen zamandan önce onun bedeninden çekilip alınmasını istiyorsun?”

      “Evet, oğlum” dedi Hacı Ahmet. “Çok uzaklarda İstanbul’da, Allah’ın da inayetiyle, bir hurdacı olarak kendimin ve karımın geçimini sağlayabiliyordum. Ama işte şimdi buradayım, Mısır’da, yalnızım ve açlıktan ölüyorum. Karım muhtemelen çoktan açlıktan ölmüştür ve tüm bunlar gördüğüm bir rüya yüründen oldu.”

      “Yazık! Çok yazık babacığım! Senin yaşındaki bir adamın evinden ve arkadaşlarından bu kadar uzak diyarlarda, hem de bir rüya yüzünden geziniyor olması çok yazık. Ben de rüyalarıma uysaydım, şimdi şu dakika İstanbul’da, bir ağacın altına gömülü olan bir hazineyi kazıyor olacaktım. Şimdi bile orada olmadığım halde hazinenin nerede olduğunu sana tarif edebilirim. Hayalimde bir duvar görüyorum, çok büyük bir duvar, çok uzun yıllar önce yapılmış bir duvar ve bu duvarı destekleyen veya destekliyormuş gibi görünen birçok köşeden oluşan kuleler var. Yuvarlak kuleler, kare kuleler ve içinde küçük kuleler olan daha başka kuleler var. İşte bu kulelerin kare olanlarından bir tanesinin içinde, yaşlı bir kadın ve yaşlı bir adam yaşıyor ve kuleye yakın büyük bir ağaç var. Her gece bu yeri rüyamda gördüğümde, yaşlı adam bana orayı kazıp hazineyi çıkarmamı söyler. Ama baba, ben ta İstanbullara kadar gidip bunun doğru olup olmadığına bakacak kadar enayi değilim. Bu sadece sıklıkla görü-düğüm bir rüya, hepsi o. Bu kadar uzağa gelerek senin ne hallere düştüğüne baksana!”

      “Evet” dedi Hacı Ahmet, “Bu sadece bir rüya, ama sen onu yorumladın. Allah senden razı olsun, beni cesaretlendirdin; ben evime geri dönüyorum.”

      Sonra Hacı Ahmet ve genç adam ayrıldı. İkisi de Allah’a şükrediyordu; biri çökmüş olan bir ruhu canlandırması ve cesaretlendirmesi için ona bir fırsat verdiği için, diğeri de hayattan bıktığı bir anda bir yabancı gelip, ona rüyasını yorumladığı için. Hacı aradığı hazinenin kendi bahçesinde olduğunu öğrenmek için ne diyarlar gezmişti! Sonunda hem karısını, hem de komşularını şaşırttı ve çok da değişmemiş bir adam olarak tekrar ortaya çıkıverdi. Aslında, o yine eski cüruf ve demir toplayıcısıydı.

      Nerede olduğuna ve ne yaptığına dair tüm sorulara, şöyle cevap veriyordu: “Beni uzaklara bir rüya gönderdi, geriye de bir rüya getirdi.”

      Ve komşular da şöyle diyordu: “Çok mübarek adammış bizim hurdacı.”

      Bir gece Hacı Ahmet yardımsever bir komşudan temin ettiği kazma ve kürekle bahçesindeki ağaca gitti. Kısa bir süre kazdıktan sonra, içinde altın, gümüş ve çok değerli mücevherlerin olduğu ağır bir sandık çıktı ortaya. Hacı Ahmet sandığı tekrar yerine yerleştirdi, üzerini kapattı ve Allah’ın kadınları, özellikle de kendi karısını dili ve saçı uzun, ama aklı kısa yarattığına hayıflanarak yatağına döndü. “Heyhat!” diye düşündü, “Karıma anlatırsam, sır saklamak kadınların doğasına aykırı olduğu için, soygun yaptım diye asarlar beni.” Bu yüzden, karısının onunla birlikte katlandığı meşakkat ve zorluk dolu yılları düşündüğünde daha cömert davrandı ve karısının diğer kadınlar arasında bir istisna olup olmadığını denemeye karar verdi. Kim bilir, belki de sırrı saklardı. Onu sınamak için kendisine de, hazineye de risk oluşturmayacak bir plan hazırladı.

      Yatağından çıkıp, dışarı gitti ve bir yumurta satın aldı, buldu veya çaldı, her neyse… Bu yumurtayı ertesi sabah karısına gösterdi ve ona şöyle dedi:

      “Eyvah! Galiba ben diğer erkekler gibi değilim, baksana bu yumurtayı gece yumurtlamışım! Ah karıcığım, eğer komşular bunu duyarlarsa yıllardır acı çeken kocan Hacı Ahmet falakaya yatırılır, iple boğulur veya yakılarak öldürülür. Ah, ölüyorum galiba!”

      Ve Hacı Ahmet başka tek kelime etmeden karısının başka birçok konuda olduğu gibi bu konuda da bir istisna olup olmadığını merak ederek omzunda bir çuvalla, eskimiş at, öküz ve eşek nallarını toplamak için çıkıp gitti.

      Akşamleyin, bulduklarını sırtlanmış, evine yaklaşırken mübarek bir adam olarak bilinen, Hacı Ahmet diye birinin insanlık tarihinde ve hatta tavukluk tarihinde de görülmemiş bir şey yaparak bir gecede on iki yumurta birden yumurtladığı yönündeki dedikoduları duydu.

      Eklemeye gerek yok, Hacı Ahmet hazineden karısına hiç söz etmedi, ama her gün çuvalıyla demir ve cüruf toplamak için dışarıya çıktı ve topladıklarını akşamları karısıyla birlikte her ayıklayışında bazen bir altın, bazen bir gümüş, en sonunda da kocaman bir değerli taş buldu.

      ÇAPKIN HALİD NASIL BAŞKOMİSER OLDU?

      Yıllar önce Balat’ta Çapkın Halid ve Piç Osman adlarında iki serseri yaşardı. Bu berduşlar hayatlarını kendi akıllarıyla ve de komşularının zararına yaşayıp giderdi. Fakat her zaman gittikçe artan ekmek ve içki masrafları için de dert yanmaktaydılar. Kendi çevrelerinde birkaç numara çevirdiler, ama pek işe yaramadı ve neredeyse umutlarını yitirmişlerdi ki Çapkın Halid’in aklına başarı şansı epey yüksekmiş gibi görünen bir fikir geldi. Halid Balat’ın artık bittiğini ve hayatlarını kazanmak için başka bir yere gitmeleri gerektiğini en iyi ahbabı Osman’a anlattı. Halid’in planı İstanbul’a8

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Bu yazının yazılmasında Ahmet Yaşar’ın Osmanlı Şehir Mekanları: Kahvehane Literatürü ve Lütfü Tınç’ın Osmanlı’da Kahvehane Kültürü adlı yazılarından yararlanılmıştır.

      2

      O zamanın Batılılarının İstanbul’a verdiği ad. (ç.n.)

      3

      Yazarın burada “kum” dediği, yazılmış yazıların mürekkebini kurutmak için üzerine dökülen ve çok ince, renkli bir kum olan “rıh” olmalı. (ç.n.)

      4

СКАЧАТЬ



<p>8</p>

O dönemlerde “İstanbul” diye anılan yer, Topkapı Sarayı ve civarı olarak tanımlayacağımız bölgedir.