Kahramanların cep aynası. Baltasar Gracián
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kahramanların cep aynası - Baltasar Gracián страница 6

Название: Kahramanların cep aynası

Автор: Baltasar Gracián

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-70-2

isbn:

СКАЧАТЬ tir tir titrer.

      İtibar değerlidir, yalnızca ihtiyatlı olanlar itibarlı bir şekilde pazarlık etmeyi bilir. Alkışlarınızı idareli kullanırsanız cömert ve zengin görünürsünüz. Ama itibarınızı saçıp savurursanız karşılığında aşağılanmayı hak edersiniz.

      Cehalet bazen hayranlıkla karıştırılır. İkincisi, nesnelerin kusursuzluğundan çok bizim muhakememizin kusurundan doğar. Birinci derecede önemli sayılacak kusursuzluklar eşsiz olanlardır. O yüzden alkışınızı sonraya saklayın!

      Krallara yaraşır derecede zevk sahibi bir kral da İspanyol Felipe’lerin en bilgesi II. Felipe’ydi. Felipe mucizevi nesnelere o kadar alışkındı ki, yalnızca bu türde en harika olandan zevk alırdı.

      Portekizli bir tüccar ona yeryüzünden bir yıldız (yani doğudan gelen bir elmas) vermiş. Bir zenginlik örneği, şaşırtıcı bir ihtişam. Ve herkes Felipe’nin hayranlık, en azından bir ilgi belirtisi göstermesini beklerken, yalnızca küçümsemeyle karşılaşmışlar. Bunun nedeni, büyük hükümdarın gereğinden fazla ciddi ya da kaba olması değil, onun gibi sanat ve doğa mucizelerine alışkın, zevk sahibi birinin böyle amiyane bir şekilde şaşırtılamayacak olmasıymış. O harika tüccar için ne kadar zor bir an olsa gerek.

      “Majesteleri”, demiş tüccar. “Güneşin bu değerli torununa yetmiş bin duka altın verdim. Bunun için kimseyi kırmak gerekmez.”

      “Neyi düşünerek o kadar para verdin?” diye sormuş Felipe.

      “Efendim, şunu düşündüm,” demiş tüccar. “Dünyada da bunun gibi bir tek II. Felipe var.”

      Kral, taşın değerinden çok bu sözlerden hoşlanmış. Elmasın parasının ödenmesini ve adamın cevabı için ödüllendirilmesini emretmiş. Zevkinin üstünlüğünü hem bedel hem de ödül olarak göstermiş.

      Bazıları bolca övgünün insanı küçük düşürdüğünü düşünür. Bence aşırı övgü iyi muhakeme eksikliğinin göstergesidir. Bir şeyi çok fazla öven insan ya kendisiyle ya da karşısındakilerle dalga geçiyordur. Neden bir cüceye dev ayakkabısı verelim ki? Önce ölçmek gerek!

      Dünya, Alba Dükü Fernando Álvarez de Toledo’nun yaptığı güzel eylemlerle dolu. Tüm dünyayı ele geçirmiş olsa da zevkini tamamen tatmin edememiş. Neden diye soranlara, kırk yıllık zafer süresince tüm Avrupa savaş alanıyken, zamanının en iyi savaş zırhlarını ganimetine katmışken bunların hiçbirinin bir anlamının olmadığını söylemiş. Çünkü zaferin şansa ya da sayılara değil gerçekten yeteneğe bağlı olduğu, hizaya getireceği gücün onun deneyimini ve cesaretini, itibarın yeni boyutlarına taşıyacağı durumlarda bile Türk ordusunu asla yenememiş. Bir kahramanın zevklerini ancak bu tatmin edebilirdi.

      Bu strateji, yani övgüyü idareli kullanmak, sizi asla düzeyli bir insandan alaycı ve dalgacı, kendini tanrı gibi gören bir kişiye dönüştürmemeli. Çekilmez bir bozukluk olur bu. Bu strateji sizi, en değerli şeyi doğru gösteren bir sensör haline getirmeli. Bazıları muhakemesini iradesine köle yapar, günle gecenin düzenini yerle bir eder. Her şeye asıl değerini verin, zevki de rüşvetle elde etmeyin.

      Yalnızca büyük deneyimlerle desteklenmiş büyük bilgi birikimleri mükemmelliği takdir edebilir. Sağduyulu insanlar kolaylıkla karar veremedikleri yerlerde hemen öne atılmasınlar. Geride dursunlar ki başkalarının zenginliğini övenler kendi fakirliklerini ortaya döksün.

      En İyi Olduğunuz Alanda Saygınlık

      Yalnızca Yaradan her türlü yetkinlikle kuşatılmıştır. Çünkü O yetkinliğini başkalarından almaz, yetkinliğinin sınırı yoktur.

      Bazı iyi özellikler bize göklerden bahşedilmiştir, bazılarıysa çabayla elde edilir. Üstünlük kazanmak için bu ikisine de ihtiyacınız var. Göklerden gelen lütuflar son bulduğunda, çabanızla elde ettiğiniz yeteneklerle bunların yerini doldurun. Bahsettiğim ilk yetenekler lütuftur, ve bunlar takdire şayan çabanın ürünüdür. Asaletleri de bir o kadar fazladır.

      Bireyler için çok az şey gerekirken evrensel insanlar için fazlası gerekir. Bu insanlar o kadar nadidedir ki onları kavrayabiliriz ama genellikle gerçeklikleri inkar edilir.

      Tekil bazen çoğul, bir insan bazen çok insan olabilir. Bir sınıfın tamamını bir şeyde ya da bir insanda özetlemek eşsizliğin en yoğun hâlidir.

      Her sanat ya da uğraş itibarı hak etmez. Her şeyi bilmek eleştirilmenize zemin hazırlamaz ama her şeyi deneyimlerseniz isminiz kötülenir.

      İspanya Kralı II. Felipe, Makedonya Kralı II. Filip’ten ne kadar da farklıydı. İlki, her alanda ilk yalnızca isminde ikinci olan Felipe, dairesinde şarkı söylediği için oğlunu azarlamış. Diğer kral ise oğlu İskender’den Olimpiyat Oyunlarına katılmasını istemiş. Biri ihtiyatla endişe duyarken, diğeri büyüklüğü yüzünden hataya düşmüş. İskender Olimpiyat koşusu için ne kadar tereddüt duyuyorsa babasına cevap vermeye de bir o kadar hazırmış. Yarışacağı rakipleri de krallar olacaksa “belki, belki katılabilirim” demiş.

      Genellikle en rahat ve eğlenceli şeyler hiç de kahramanca olmaz.

      Gerçekten mükemmel bir insan, kendini herhangi bir yetkinlikle kısıtlamamalıdır. Aksine, sonsuz hırslarla takdire şayan bir evrenselliği arzulamalıdır. Kişinin uğraşı ne kadar önemliyse birikimi de o kadar yoğun olur.

      Bir şeyleri yüzeysel olarak bilmek yetmez, basit bir iştir bu. Bu şekilde öğrettikleriniz için övülmek yerine gevezeliğiniz yüzünden eleştirilirsiniz.

      Bazı şeyler imkânsızdır. Her konuda saygınlık kazanmak da bir o kadar imkânsızdır. Bunun nedeni hırsınızın tükenmesi değil, gayretin ve hatta hayatın sona ermesidir. Kişi icra ettiği işi yapa yapa öğrenir, yetkinleşir. Her güzel şeyi elde etmek zaman alır. Ama bir şeyle çok uzun süre meşgul olursak o konudaki zevkimizi yitiririz.

      Birçok vasat nitelik bir araya gelse bile yüceliğe tek bir kırat ekleyemez, ama üstünlük sağlamak için saygınlık tek başına yeterli olur.

      Herhangi bir işte saygınlık kazanmamış bir kahraman olmamıştır. Yüceliğin özünde vardır bu. Uğraşın ne kadar büyükse aldığın alkış o kadar büyük olur.

      Biri sırf top koşturuyor diye övgü toplayabiliyorsa, insan kılıç, kalem, sopa, asa ve taçla neler yapar?

      Hakkında “kaptanlar için Kastilya, krallar için Aragon gibi”9 denilen ve yaptığı iyi işler yaşadığı ömürden çok olan Kastilyalı savaşçı, Don Diego Pérez de Vargas’ın görevini Jerez de la Frontera’da sonlandırmaya karar vermiş. O emekli olmuş ama şanı tüm dünyayı dolaşarak evrensel boyutlara ulaşmış. Krallıkta yeni ama özellikle silahlar konusunda rakibi olan Vargas gibi, Kastilyalıların arasında saygınlığıyla tanınan Alfonso, bunu öğrenince kimliğini gizleyerek yanında yalnızca dört askeriyle Vargas’ı aramaya çıkmış. Çünkü saygınlık iradenin mıknatısı, şefkatin büyüsüdür.

      Kral, Vargas’ın Jerez’deki evine ulaşmış ama onu evde bulamamış, çünkü açık savaşa alışkın olan Vargas, açık havada asil zevkinin keyfini çıkarıyormuş. Saraydan küçük СКАЧАТЬ



<p>9</p>

Aragon’da (İspanya’nın kuzeydoğusu) doğup büyüyen Gracián’ın çok sevdiği bir İspanyol deyişi.