İskandinav Mitolojisi. Peter Andreas Munch
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İskandinav Mitolojisi - Peter Andreas Munch страница 13

Название: İskandinav Mitolojisi

Автор: Peter Andreas Munch

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-605-7605-78-8

isbn:

СКАЧАТЬ bu oyunda şansın yaver gitmedi, değil mi?” dedi Utgard-Loki. Thor cevap verdi: “Risk almaya hazırım. Fakat söylemeliyim ki buradaki gibi içseydim, evimde, Æsir arasında büyük övgüler kazanmıştım bile.” Utgard-Loki söze girdi: “Küçük çocuklarımız bazen kedimi yerden kaldırarak eğleniyorlar; bu çok küçük bir oyun, gelgelelim senin düşündüğüm kadar yüce olmadığını kendi gözlerimle görmesem böyle bir şeyi sana asla önermezdim.” Salonun zeminine büyük bir gri kedi getirildi. Thor öne çıktı, elinin birini kedinin göbeğinin altına koyup kaldırdı. Ama Thor ne kadar zorlarsa, kedi de o kadar yay biçimini alıyordu; Thor kolunu yukarı uzatabildiği kadar uzattı ama kedinin yalnızca tek bir patisi yerden havalanmıştı. Yani Thor, bu oyunu da kaybetmişti. Utgard-Loki pek fazla şaşırmadığını, çünkü Thor’un etraftaki adamlara kıyasla minik bir adam olduğunu söyledi. “Eğer çok küçük olduğumu düşünüyorsanız içinizden biri gelip benimle güreşsin, şu an gerçekten çok öfkeliyim,” diye cevap verdi Thor. Utgard-Loki söze girdi: “Bu salondaki hiçbir adam, seninle güreşme tenezzülünde bulunup kendini alçaltmaz ama yaşlı bakıcım Elli’yi çağırayım madem.” Bunun üzerine Elli adlı kadın geldi ve Thor ile güreş tuttu, fakat Thor ne kadar sıkı tutmaya çalışırsa çalışsın, Elli de o denli sıkı duruyordu; nihayetinde Elli kendi numaralarından birkaçını kullanmaya başladı ve Thor tek dizinin üstüne çökmek zorunda kaldı. “Sanırım bu kadar yeter, Thor buradaki hiç kimseye güreş konusunda kafa tutamazmış,” dedi Utgard-Loki. Bunları söyledikten sonra Thor ve yoldaşlarına oturacakları yerleri gösterdi. Thor ve dostları geceyi orada geçirdiler ve büyük bir misafirperverlikle ağırlandılar.

      Sabah kalkıp yolculuklarına devam etmek üzere hazırlandılar. Utgard-Loki, bizzat gelip Thor ve yoldaşları için her türden yiyecek ve içecekle donatılmış bir masa hazırlanmasını istedi. Ardından yola çıktılar. Utgard-Loki, gruba kalenin dışına kadar eşlik etti. Tam ayrılacakları sırada Thor’a, bu seyahat hakkında ne düşündüğünü sordu. Thor, şanına şan katamadığını, üstelik geride bıraktığı şanın da yalnızca güçsüz bir adamın şanından ibaret olması yüzünden derin bir hayal kırıklığı yaşadığını söyledi. “Öyleyse sana doğruları söyleyeyim. Zira artık kalenin dışına çıkmış bulunuyorsun. Yaşadığım ve hükmettiğim sürece, asla ama asla bu kaleye tekrar girmene izin vermeyeceğim. Eğer ne kadar güçlü olduğunu bilseydim, en baştan girmene izin vermezdim, çünkü az kalsın başımıza büyük dertler açacaktın. Senin ve yoldaşlarının gözünü boyadık. Ormanda seninle karşılaşan dev aslında bendim. Heybeyi, nasıl açacağını tahmin edemeyesin diye trol demiriyle bağlamıştım. Sen farkında değildin, eğer koruma olarak hemen ileride göreceğin devasa dağı büyüyle aramıza sokmasaydım, bana vurduğun her darbe beni doğrudan öldürürdü. Şimdi o dağın üstünde her biri bir diğerinden derin üç çukur göreceksin, işte bu çukurların hepsi senin darbelerinin bıraktığı izler. Aynı şeyi oynadığımız oyunlarda da yaptım: Loki epey acıkmıştı ve çok iyi yedi, ama aynı anda hem eti hem de et tahtasını yiyen Logi (logi=ateş) önüne geçilemeyen yangından başkası değildi. Thjalfi’nin yarıştığı genç Hugi, benim düşüncelerimdi (hugr) ve tabii ki Thjalfi’den daha hızlıydı. Sen boynuzdan içmeye başladığında o kadar hayrete düştüm ki gözlerime inanamadım, çünkü boynuzun diğer ucunda okyanusun ta kendisi bulunuyordu. Eğer dikkatle bakarsan su seviyesinin alçaldığını görebilirsin, buna deniz çekilmesi diyoruz. Kediyi kaldırdığındaysa hepimiz telaşa düştük; aslında bu kedi tüm toprakları çevreleyen Midgard Yılanı’ydı, fakat sen onu öyle bir kaldırdın ki yılanın başı ve kuyruğu havaya kalktı. Elli’yle yaptığın güreşin de mucizeden farkı yoktu, çünkü yaşayan ve bundan sonra da yaşayacak herkes, onun (elli=yaşlılık) önünde diz çökmek zorunda. Artık ayrılıyoruz ve bence bir daha hiç dönmemen ikimiz için de hayırlı olur, çünkü gelecekte bu tür yeteneklere karşı kendimi savunmaktan çekinmem,” dedi Utgard-Loki. Thor, Utgard-Loki’ye vurmak için çekicini kaldırdı ama dev çoktan kaybolmuştu bile. Thor bir daha kaleyi göremedi, bu yüzden Thrudvang’a geri dönmek zorunda kaldı. Ancak çok geçmeden başka bir yolculuğa daha çıkacaktı ve bu kez kozlarını Midgard Yılanı’nın ta kendisiyle paylaşacaktı.

      Thor’un Hymir’i Ziyareti

      Thor’un Dev Hymir’i ziyareti, hem Manzum Edda’da (Hymiskviða) şiir biçimiyle hem de Snorri’nin yazdığı Edda’da nesir biçimiyle kendine yer buluyor. Edda’daki şiirde mit, Ægir tarafından verilen bir ziyafette toplanan tanrıların, büyülü sanatlar aracılığıyla Deniz Tanrısı’nın elinde bir sürü kazan olduğunu öğrenmesiyle başlıyor: Thor, Ægir’in Æsir’den aşağı olduğunu ima etmişti; bunun üzerine Ægir, intikam amacıyla Thor’dan, tüm Æsir’e yetecek kadar birayı tek seferde mayalayabileceği kadar büyük bir kazan bulmasını istedi. Tabii o zamana kadar hiç kimse bu kadar büyük bir kazanın varlığından haberdar değildi, ancak nihayetinde Tyr öne çıkıp Elivagar’ın doğu bölgesinde yaşayan babası Dev Hymir’in bir mil derinliğinde bir kazana sahip olduğunu söyledi. Ne var ki bu kazanı hileler yapmadan ele geçirmek imkânsızdı. Böylece Thor ve Tyr, Asgard’dan yola çıktılar; yolları üzerinde Egil isimli bir adamın evine vardılar. Keçileri buraya bıraktılar ve Hymir’in çiftliğine yayan devam ettiler, fakat oraya vardıklarında devin ava çıktığını öğrendiler. Salona girdiklerinde Hymir’in eşini gördüler, bu dev kadının tam dokuz yüz başı vardı. Hymir’in kızı, Tyr’ün annesi, her şeye rağmen onları nezaketle karşılayıp odada asılı olan sekiz devasa kazanın arkasına sakladı, çünkü (söylenene göre) Hymir ziyaretçilerden pek hoşlanmazdı. Epey süre sonra Hymir eve geldi. Eşiğe adımını attığında, donmuş sakalından sarkan buz saçakları çınlayan bir ses çıkardı. Kızı, Hymir’i hoş sözlerle karşıladıktan sonra Thor ve Tyr’ün onu görmeye geldiğini söyledi: “İşte şuradalar, merdivenin altındaki kolonun ardında saklanıyorlar.” Dev Hymir, delici bakışlarıyla öyle öfke saçmıştı ki kolon hemen oracıkta paramparça oldu ve kiriş ikiye ayrıldı; yere düşen kazanlardan biri hariç hepsi tuzla buz oldu. Kırılmayan kazan çok özenle dövülmüştü. Thor ve Tyr, artık saklandıkları yerden çıkmışlardı. Hymir, devlerin amansız düşmanını kendi çatısı altında bulduğu için huzursuzdu. Akşam yemeği için üç öküz kesildi ve Thor tek başına ikisini yedi. Ertesi gün Hymir, gerçekten yemek isteyecekleri bir şeyler bulmak için ava çıkmayı önerdi. Öte yandan Thor, eğer Hymir yemi ayarlarsa bir tekneyle denize açılabileceklerini öne sürdü. Hymir kendi sığır sürüsünü işaret etmişti ki Thor hemen gidip kocaman siyah boğanın kafasını kopardı. Böylece Thor ve Hymir denize açıldı, o kadar açılmışlardı ki dev telaşa kapılmaya başladı, ardından balık tutmaya başladılar. Hymir tek çekişte denizden iki balina çıkardı, bu sırada teknenin kıç tarafında oturan Thor, kancaya boğanın kafasını taktı ve Midgard Yılanı’nın yemi yutması için beklemeye koyuldu. Tabii çok geçmeden Yılan, yemi yutup kancaya takıldı. Thor, yakaladığı hayvanı teknenin kenarına kadar çekti ve yılana çekiciyle öyle bir vurdu ki darbenin sesiyle dağlar yankılandı, tüm diyar sallandı. Fakat oltanın ipi koptu ve Midgard Yılanı tekrar denizin derinliklerine indi. Eve doğru kürek çekerlerken Hymir asabi asabi oturuyordu, tek kelime söylemedi. Karaya ayak bastıklarında, Thor’dan ya tekneyi çekmesini ya da içindekileri içeri taşımasını istedi, iki türlü de onun gücünü test etmeyi düşünüyordu. Bunun üzerine Thor, teknenin baş kısmından tuttu ve içindeki sintineyi dökmeden tekneyi karaya çekti; ardından kürekleri ve kovaları alıp götürdü, en sonunda da balinaları sırtlayıp sanki çocuk oyuncağıymış gibi eve taşıdı. Hymir yine de ikna olmamıştı. Thor, hem tekneyi hem de içindeki yükleri taşıyacak kadar güçlüydü, ama Hymir’in kadehini parçalayabilecek СКАЧАТЬ