Deliler saltanatı. İskender Fahrettin Sertelli
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Deliler saltanatı - İskender Fahrettin Sertelli страница 7

Название: Deliler saltanatı

Автор: İskender Fahrettin Sertelli

Издательство: Maya Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8068-49-8

isbn:

СКАЧАТЬ gönderdi Sultanım!”

      “Ne istiyor?”

      “Beş dakika huzurunuza kabulünü rica ediyor.”

      “Bu gece hiç kimseyle görüşmeye vaktim olmadığını söylersin!”

      “Çok mühim bir iş için görüşmek istediğini söyledi.”

      “Ne varmış?”

      “Ne olduğunu söylemedi Sultanım! Fakat cariyeniz meseleyi biliyorum.”

      “Zaten sen, bacak kadar boyunla her şeyi biliyorsun! Söyle bakalım neymiş paşanın derdi?”

      Sadrazamın cariyesi, iyice Kösem Sultan’ın yanına sokuldu.

      “Sultanım, Efendimiz, Üsküdar’a gitmeye hazırlanıyorlar. Sadrazam paşa hazretleri, Efendimizin gece yarısı sokağa çıkmalarını arzu etmiyorlar.”

      Kösem Sultan bu haberi alınca kaşlarını çattı. Yanında ayakta duran Ferahfeza’ya işaret ederek “Saz dursun!” dedi ve cariyenin kolundan çekti.

      “Padişah sakallarına inci dizdirmiş mi?”

      “Evet, Sultanım! Paşa da bunun için Efendimizin sokağa çıkmasına mani olmak istiyor.”

      “Padişah şimdi nerede?”

      “Kendi dairelerinde.”

      “Yanında kim var, biliyor musun?”

      “Biraz evvel Şekerpare vardı. Şimdi o da çıktı.”

      “Mustafa Paşa odasında mı?”

      “Hayır Sultanım, Efendimizin kapısında bekliyor!”

      Kösem Sultan, padişahın bu halde sokağa çıkmasını ve halkın gözünde komik duruma düşmesini hiç istemiyordu.

      “Sultan İbrahim’in bu manasız arzusuna engel olmak lazım,” dedi ve cariyenin kulağına eğilerek:

      “Paşaya söyle, ben şimdi geliyorum!” diye ekledi.

      Padişahın Yeni Aşkı

      Kösem Sultan, Turhan Sultan’a bir şey söylemeden sofaya çıktı ve Padişahın kapısının önünde bekleyen Kara Mustafa Paşa’nın yanına geldi.

      Sadrazam telaşla Valide Sultan’ı selamlayarak “Sultanım” dedi, “Millete rezil olacağız! Efendimiz incili sakalıyla gece yarısı sokağa çıkmak istiyorlar!”

      “Mani olamadınız mı?”

      “Sokakların karanlık olduğunu, yarın çıkmak isterlerse daha uygun olacağını söyledim.”

      “Ne cevap verdi?”

      “Haydi çık dışarı! Benim zevkime kimse karışamaz! dedi. Huzurundan çıkmak zorunda kaldım ve siz Sultanıma meseleyi arz etmeye mecbur oldum.”

      “Peki, nereye gitmek istediğini söyledi mi?”

      “Paşakapısı’na gitmek istiyorlar.”

      “Gece yarısı bu rüzgarlı havada Üsküdar’a geçilmez!”

      “Kulunuz da aynı fikirdeyim Sultanım!”

      “Peki, siz odanıza gidin, ben Padişahı yolundan çeviririm!”

      Kösem Sultan bunları söyleyip Padişahın dairesine girecekken Sadrazam, Sultana bir adım daha yaklaştı:

      “Sultanım” dedi, “size bir şey daha söylemek isterim.”

      Kösem Sultan’ın izin vermesini beklemeden devam etti:

      “Padişahımız geçen gün Üsküdar’a geçtiklerinde yolda bir Ermeni kızına tesadüf etmişlerdi. Ermeni kızı boğa gibi şişman ve otuzunu geçkindi. Köleniz de yanındaydım. Bendenize hitaben Mustafa şu yosmaya bak dedi, ne dolgun kalçaları, ne dolgun baldırları var, dedi. Fazlasını söylemeye cesaretim yok, Sultanım! Yüz okkadan fazla ağırlığı olan bu şişman kadın, padişahın çok hoşuna gitti.”

      Kösem Sultan gözlerini yere indirdi:

      “Sen ne cevap verdin?”

      “Ne diyebilirim, Sultanım? ‘Gönül kimi severse, güzel odur’ dedim.”

      “Sonra ne oldu?”

      “Kadını Efendimizin yanına getirdiler. Sultanım, görseniz Padişahımız bu mendebur kadından o kadar hoşlandi ki!”

      “Kadını oradan uzaklaştırmak aklına gelmedi mi?”

      “Nasıl cesaret edebilirdim Sultanım! Sokakta aleme rezil olamayı göze alamadım.”

      “Üsküdar sevdası yavaş yavaş anlaşılıyor Paşa!”

      “Haklısınız Sultanım! Efendimizin bu kadını görmek için Üsküdar’a geçmek istediği âşikar. Bu işi bir tek siz engelleyebilirsiniz!”

      Kösem Sultan, şüpheli bir tavırla sordu:

      “Bu Ermeni kızı kaç yaşında?”

      “Otuzunu geçkin, Sultanım!”

      “Güzel miydi?”

      “Yüzü muşmuladan, göbeği ramazan davulundan farksızdı sultanım!”

      “Bu kadını saraya sokmamak için Üsküdar’dan uzaklaştıramaz mısın Paşa?”

      Mustafa Paşa manalı bir tebessümle sakalını okşayarak: “Bu işi kulunuz yapamam, Sultanım!”

      “Niçin?”

      “Çünkü Sultan İbrahim, bu sevimli kadını çok sevdim dedi. Padişahımızın sevgilisini nasıl ondan uzaklaştırmaya cesaret edebilirim?”

      “Yoksa sen de onun saraya gelmesine taraftar mısın?”

      “Estağfurullah Sultanım! Köleniz saraya böyle bir şırfıntının gelmesini nasıl arzu ederim? Fakat Efendimiz bu kadını çok seviyorsa, yapabileceğim bir şey yoktur!”

      Kösem Sultan, “Alçak! Sen de Padişahına uydun değil mi?” diye bağırdı.

      Sadrazam, bu tepki karşısında yalvarır bir sesle, “Kulunuz ne arzu ederseniz onu derhal yapmaya hazırdır Sultanım!” dedi.

      Kösem Sultan, Sadrazamın renk vermeyen tavrı yüzünden fena halde sinirlendi.

      Acaba Mustafa Paşa, Padişahı Ermeni karısını alması için teşvik mi ediyordu?

      Valide Sultan, Mustafa Paşa’nın zaman zaman padişahı yabancı kadınlarla meşk etmesi için teşvik ettiğini işittiğinden daha da sinirleniyordu.

СКАЧАТЬ