Piramit ve Diğer Wallander Maceraları. Хеннинг Манкелль
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Piramit ve Diğer Wallander Maceraları - Хеннинг Манкелль страница 23

Название: Piramit ve Diğer Wallander Maceraları

Автор: Хеннинг Манкелль

Издательство: Ayrıksı Kitap

Жанр:

Серия: Kurt Wallander

isbn: 978-625-99813-2-1

isbn:

СКАЧАТЬ diye düşündü. En büyüğü ve en önemlisi Mona. Diğeri babam. Her iki sorunu da en kısa sürede çözmeliyim.

      Bir banka oturup su birikintisi içinde yıkanan gri serçeleri izledi. Sarhoş bir adam çalıların arkasında uyuyordu. Aslında onu kaldırmalıyım, diye düşündü Wallander. Banka oturtmalı ya da buradan uzaklaşıp başka bir yerde uymasını istemeliyim. Ama şimdi onunla uğraşamam. Olduğu yerde kalabilir.

      Banktan kalkıp yürümeye devam etti. Parktan ayrılıp Regements Caddesi’ne çıktı. Hâlâ aç hissetmiyordu. Buna rağmen, Gustav Adolf Meydanı’ndaki bir sosisli sandviç tezgâhında durup sosisli aldı. Sonra emniyete döndü.

      Bir buçuktu. Hemberg müsait değildi. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Öğleden sonra yapması gereken iş için Lohman’la konuşmalıydı. Ama yapmadı. Bunun yerine Helena’nın ona verdiği listeleri çıkardı. Yine isimlere göz attı. Yüzlerini canlandırmaya, yaşamlarını hayal etmeye çalıştı. Denizciler ve mühendisler. Doğum bilgileri kenarlara not edilmişti. Wallander listeleri tekrar bıraktı. Koridordan alaycı bir kahkahayı andıran bir ses duydu.

      Wallander, Hålén’i düşünmeye çalıştı. Komşusu, bahis kuponları yapıyor, fazladan bir kilit taktırıyor ve ardından kendini vuruyor. Her şey Hemberg’in teorisine işaret ediyordu. Hålén nedense Alexandra Batista’yı öldürmüş, sonra da kendi canına kıymıştı.

      Wallander’in düşüncesi buydu. Hemberg’in teorisi mantıklı ve açıktı. Yine de Wallander içinin boş olduğunu düşündü. Dışarıdan bakınca uyuyordu ama ya içeriden bakınca? Hâlâ çok bulanıktı. En azından, bu fikir Wallander’in komşusu hakkındaki izlenimine pek uymuyordu. Wallander onda asla şiddet ya da tutku namına bir şey görmemişti.

      Elbette en çekingen insan bile belirli koşullar altında öfke ve şiddet patlaması yaşayabilirdi. Ama Hålén’in muhtemelen ilişkisi olduğu bir kadının canına kıydığını düşünmek gerçekten mantıklı mıydı?

      Bir şeyler eksik, diye düşündü Wallander. Bu iddianın altı boş.

      Daha derin düşünmeye çalıştı ama bir yere varamadı. Dalgın dalgın masadaki listelere baktı. Bu düşüncenin nereden geldiğini bilmeden, aniden kenarlardaki tüm doğum bilgilerine bakmaya başladı. Hålén kaç yaşındaydı? 1898’de doğduğunu hatırladı. Ama hangi tarihte? Wallander danışmayı aradı ve Stefansson’a bağlamasını istedi. İlk çalışında telefonu açtı.

      “Ben Wallander. Merak ettim de, Hålén’in doğum tarihi elinizde var mı?”

      “Doğum gününü mü kutlamayı planlıyorsun?”

      Benden hoşlanmıyor, diye düşündü Wallander. Ama zamanla ona, ondan çok daha iyi bir polis olduğumu göstereceğim.

      “Hemberg bir şeyi araştırmamı istedi,” diye yalan söyledi Wallander.

      Stefansson ahizeyi bıraktı. Wallander kâğıtları karıştırdığını duyabiliyordu.

      “17 Eylül 1898,” dedi Stefansson. “Başka bir şey?”

      “Başka bir şey yok,” dedi Wallander ve telefonu kapattı.

      Sonra listeleri tekrar gözden geçirdi.

      Üçüncü sayfada, bilinçli olarak aramadığı şeyi bulmuştu. 17 Eylül 1898 doğumlu bir mühendis. Anders Hansson. Wallander, Artur Hålén’le baş harfleri aynı, diye düşündü.

      Aynı gün doğmuş başka kimse olup olmadığına bakmak için geri kalan tarihleri gözden geçirdi. 19 Eylül 1901 doğumlu bir denizci buldu. En yakını buydu. Wallander telefon rehberini çıkarıp kendi bölgesinin kilise numarasına baktı. Hålén ile aynı binada yaşadıklarından, aynı kiliseye kayıtlı olmaları gerekirdi. Numarayı çevirip bekledi. Bir kadın cevap verdi. Wallander kendisini komiser olarak tanıtmaya devam edebileceğini düşündü.

      “Adım Wallander, Malmö emniyetinden arıyorum,” diye başladı. “Birkaç gün önceki bir cinayetle ilgili aramıştım. Cinayet masasından arıyorum.”

      Hålén’in adını, adresini ve doğum tarihini verdi.

      “Ne bilmek istiyorsunuz?” diye sordu kadın.

      “Hålén’in daha önce farklı bir isim kullanıp kullanmadığına dair herhangi bir bilgi.”

      “Soyadını değiştirmek gibi mi demek istiyorsunuz?”

      Lanet olsun, diye düşündü Wallander. İnsanlar ilk isimlerini değiştirmezler, sadece soyadlarını.

      “Bir bakayım,” dedi kadın.

      Wallander yanlış yaptığını düşündü. Yeterince düşünmeden harekete geçtim.

      Kapatsam mı acaba diye düşündü. Ama kadın aramanın kesildiğini düşünüp merak edebilirdi, sonra da emniyeti arayıp onu isterdi. Bekledi. Kadının tekrar konuşması uzun zaman aldı.

      “Ölümüyle ilgili kayıt işlemleri yapılıyor,” dedi. “Bu yüzden biraz uzun sürdü. Ama haklıymışsınız.”

      Wallander oturdu.

      “Adı daha önce Hansson’muş. 1962’de adını değiştirmiş.”

      Doğru, diye düşündü Wallander. Ama yine de yanlış.

      “İlk ismi neymiş?”

      “Anders.”

      “Artur olmalıydı.”

      Sürpriz gibi bir cevap geldi.

      “Öyleymiş. Bu isimleri seven ya da anlaşamayan ebeveynleri olmalı. Adı Anders Erik Artur Hansson’muş.”

      Wallander nefesini tuttu.

      “Yardımınız için çok teşekkür ederim.”

      Arama sona erdiğinde Wallander, Hemberg’le bağlantı kurmak için sabırsızlanıyordu ama olduğu yerde kaldı. Edindiği bu bilginin ne kadar değerli olup olmadığından emin değildi. Bunu bizzat takip edeceğim, diye karar verdi. Bir yere varmıyorsa kimsenin bilmesine gerek yok.

      Wallander not defterini çıkarıp bir özet çıkarmaya başladı. Gerçekten ne biliyordu? Artur Hålén adını yedi yıl önce değiştirmişti. Linnea Almquist bir keresinde Hålén’in 1960’ların başında taşındığını söylemişti. Bunlar uyuyordu. Wallander sonunda elinde kalemle oturuyordu. Sonra kiliseyi tekrar aradı. Aynı kadın cevap verdi.

      “Size bir şey sormayı unuttum,” diye özür diledi Wallander. “Hålén’in Rosengård’a ne zaman taşındığını bilmem gerekiyor.”

      “Hansson’u kastediyorsunuz,” dedi kadın. “Gidip bakayım.”

      Bu sefer çok daha hızlıydı.

      “1 Ocak 1962’de taşındığı yazıyor.”

      “Daha önce nerede yaşıyormuş?”

      “Bilmiyorum.”

СКАЧАТЬ