Silahlarin Teslimi . Морган Райс
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Silahlarin Teslimi - Морган Райс страница 2

СКАЧАТЬ bir soğuk hissetti, buz delip geçiyordu; bu soğuk avuçlarını ve kollarını sarıyordu.Derin bir nefes aldı, dayanabileceğinden emin değildi.

      Sert başka bir rüzgar, köprüyü bir beşik gibi salladı, tırabzana daha sıkı tutunması ve buzun verdiği acıya daha fazla dayanması gerekti. Buz kaplı kalas ve ipler ayağının altında kayarken tüm sahip olduğu güçle dengesini korumaya çalıştı. Köprü sertçe sola savrulduğunda bir anlığına o yana düşeceğinden emindi. Köprü dengesine kavuştu, diğer tarafa doğruldu.

      Gwen yeniden dizlerinin üstüne çöktü. Daha on adım bile gitmemişti ama kalbi o kadar hızlı çarpıyordu ki zar zor nefes alabiliyordu ve elleri o denli katılaşmıştı ki onları artık hissedemiyordu.

      Gözlerini kapadı ve derin bir nefes alarak Thor’u düşündü. Yüzünü ve yüzünün her açısını resmetti zihninde. Ona karşı duyduğu aşk için yaşıyordu. Onu özgür kılmanın kararlığıyla. Her ne pahasına olursa olsun.

      Her ne pahasına olursa olsun.

      Gwendolyn gözlerini açtı ve öne bir kaç adım daha atmak için kendini zorladı, tırabzana sıkı sıkı tutunuyor artık ne olursa olsun durmak istemiyordu. Rüzgar ve kar, onu Kanyon’un derinliklerine gönderebilirdi ama artık umrunda değildi. Artık bu kesinlikle onunla ilgili değildi, bu hayatının aşkıyla alakalıydı. Onun için her şeyi yapardı.

      Gwendolyn, köprünün arkasında kalan bölümünde ağırlığın değiştiğini hissettiğinde dönüp onu takip edenlere;  Steffen, Aberthol, Alistair ve Krohn’a baktı.Krohn patileri üzerinde kaymış diğerlerini geçerek Gwendolyn’in yanına kadar ulaşmıştı.

      “Bunu yapabileceğimizden emin değilim,” dedi Aberthol, bir kaç dengesiz adım attıktan sonra yüksek ve gergin sesiyle.

      Orada ip tırabzana sıkı sıkı tutunup kolları titreyen, çelimsiz yaşlı bu adam zar zor dayanarak duruyordu.

      Yanına giderek “Yapabilirsin,” dedi Alistair, bir kolunu beline dolayıp. “Ben tam burdayım, endişelenme.”

      Grubun geri kalanı her defasında tek bir adım atarak köprü üzerindeki yürüyüşlerine devam ederken Alistair ilerlemesinde ona yardımcı oldu.

      Gwen bir kez daha zorluklar karşısında Alistair’in gösterdiği dirayete, sakin doğasına ve korkusuzluğuna hayranlık duydu. Gwendolyn’in anlayamadığı bir gücü dışa yayıyordu. Gwen kendini ona neden bu kadar yakın hissettiğini açıklayamıyordu ama onu tanıdığı şu kısa sürede kardeşi gibi hissediyordu. Varlığı ona güç katıyordu. Steffen’ınki de.

      Rüzgar yatışınca biraz rahat nefes aldılar. Kısa süre sonra köprünün yarısına gelmişlerdi, artık daha hızlı hareket ediyorlardı. Gwen kaygan kalaslara alışmıştı. Kanyon’un diğer tarafı artık görünüyordu, sadece otuz metre kadar uzaktaydı ve Gwen’in kalbi iyimserlikle doldu. Nihayetinde galiba başaracaklardı.

      Bir rüzgar daha çıktı, bu seferki diğerlerinden de güçlüydü; o denliydi ki rüzgar Gwen’i iterek dizlerinin üstüne düşürüp her iki eliyle iplere tutunmak zorunda bırakmıştı. Köprü neredeyse tersine dönüp yeniden eski halini aldığında Gwen hayatı pahasına tututundu. Ayağının altından bir kalas uçmuştu, bacakları boşluğa girip de kalçasına değdiğinde bir çığlık koparttı.  Hareket etmeye çalışsa da oradan çıkamıyordu.

      Gwendolyn, Aberthol’ün de tutunma gücünün yok olmasını izledi, Alistair’e tutunamıyor ve köprünün kenarına doğru kayıyordu. Alistair hemencecik müdahale ederek, tek eliyle uzanıp Aberthol köprüden uçmadan hemen önce bileğinden kavradı ve onu tuttu.

      Alistar köprünün kenarına yaslandı, Aberthol altında sallanırken tutunmaya çalışıyordu; Kanyonun dibiyle arasında hiç bir şey yoktu. Alistair esnedi ve Gwen ipin kopmaması için dua etti. Gwen sıkışmış haliyle o kadar çaresiz hissediyordu ki! Bacağı kalasların arasındaydı. Oradan çıkmaya çalışırken kalbi deli gibi çarpıyordu.

      Köprü çok şiddetli sallanıyordu, Alistar ve Aberthol da onunla beraber gidip geliyorlardı.

      “Bırak!”diye bağırdı Aberthol. “Kendini kurtar!”

      Aberthol’un bastonu elinden fırladı ve gökyüzünde salına salına Kanyon’un derinliklerine doğru yol aldı. Şimdi elinde kalan tek şey sırtına bağladıklarıydı.

      “Her şey yoluna girecek,” dedi Alistair sakince.

      Gwen Alistair’in bu kadar sakin ve kendinden emin durmasına şaşırmıştı.

      “Gözlerime bak,” diyerek kendinden emin bir şekilde onu yönlendirdi Alistair.

      “Aberthol “Ne?” diye rüzgarın içinde bağırarak seslendi.

      “Gözlerime bak,” diye emretti Alistair, sesindeki ciddiyet artmıştı.

      Sesindeki bir şey erkeklere emrederken etkiliydi, Aberthol ona baktı. Gözleri birbirlerine kilitlendiğinde, Gwendolyn, Alistair’in gözlerinden sızan bir ışığın Aberthol’ünkilerin üzerine yayıldığını hissetti. Işığın Aberthol’ü sarmalamasını gözlerine inanamadan izledi, Alistair geriye esneyip tek bir hamleyle Aberthol’u yeniden köprüye çekti.

      Aberthol sersemlemiş bir halde orada uzanırken zor nefes alıyor ve hayretler içinde Alistair’e bakıyordu sonra, başka bir rüzgar daha başına bela olmadan aniden dönüp iki eliyle birden iplere sıkıca tutundu.

      “Leydim!” diye bağırdı Steffen.

      Steffen çömelerek Gwen’in yanına gitti, sonra uzanarak omuzlarından tuttu ve tüm gücüyle çekti.

      Gwen yavaşça, kalaslardan sıyrılmaya başladı ama tamamen kurtulacağı sırada buzlu zeminde kayarak gerisin geri olduğu yere oturdu, hatta bu sefer daha derine takılmıştı. Aniden Gwendolyn’in altındaki ikinci kalas da kurtulunca yere çakılacağını hisseden Gwendolyn çığlığı bastı.

      Uzanarak bir eliyle ipi, diğeriyle de Steffen’ın bileğini tuttu. Havada sarkık dururken, omuzlarının yuvalarından çıkacağını hissediyordu. Steffen de ona uzanırken sallanıyordu, o kadar kenara yanaşmıştı ki bacakları arkasından salınıyordu, onun düşmesini engellemek için kendininkini tehlikeye atıyordu, onlar öylece havada asılı dururken onları tutan tek şey yıpranmış eski iplerdi.

      Bir hırlama duydular, Krohn öne atıldı ve dişlerini Gwen’in kürküne geçirip hırıldanma ve homurtularla geri çekmeye başladı.

      Yavaşça ve santim santim Gwen kalktı ve nihayet köprüdeki kalasları tuttu. Kendini yukarı çekti, yüzükoyun uzandı, nefesi kesilmişti.

      Krohn, Gwen’in yüzünü yalamaya başladı; Gwen nefes nefeseydi, ona ve şimdi yanında yatan Steffen’a minnettardı. Hayatta olduğu ve onu korkunç bir ölümden döndürdükleri için çok mutluydu.

      Fakat Gwen aniden bir kopma sesi duydu ve tüm köprünün sallandığını hissetti. Arkasına dönüp baktığında kanı dondu: köprüyü Kanyon’a bağlayan ipler kopmuştu.

      Tüm köprü birden bire sarsılmaya başladı ve Gwen bir kalasın СКАЧАТЬ