KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA İZDİVAÇ. H.RAHMİ GÜRPINAR
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA İZDİVAÇ - H.RAHMİ GÜRPINAR страница 5

Название: KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA İZDİVAÇ

Автор: H.RAHMİ GÜRPINAR

Издательство: Автор

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-8035-43-8

isbn:

СКАЧАТЬ style="font-size:15px;">      “Ben ağlamayayım da kimler ağlasın kızım?”

      “Duvardan aşıp da seni kurtaralım bari…”

      “Ah, bundan sonra beni kurtarmak kaç para eder? Olan oldu, biten bitti.”

      “Bir tarafın mı incindi, ne oldu?”

      “Ne olacak? Aygır gibi kediler bütün yemeklerimizi yediler, içtiler, çekildiler. Kuyruksuzun ağzı, burnu, bıyıkları bütün sütlaç içindeydi. Bizim soysuz Ceylan da yabancı kedileri dövüp evden kovacağına onlarla birlik oldu, tıka basa karnını doyurdu. Bakınız, incir ağacına çıktı, yalanıp duruyor. Damarsız yezit! Göçmenlerin güdük kedisi kendi evlerinde hiç karnını doyurmaz. Konudan komşudan böyle hırsızlıkla, avcılıkla geçinir. Kendi evlerinde ne bulup da yiyecek? Hanımları bulamıyorlar ki ona versinler? Pek avcıdır. Bizim bulaşık çukurunun başında bekler de her gün birkaç tane yakalar. Bizim Ceylan tutmaz, kör olası! Fareler gözünün önünden geçerler, hep yanında piyasa ederler de başını çevirip bakmaz bile, ama böyle hazır yemek oldu mu lüp lüp yutar. Şu küfeden kurtulunca inşallah bu kediyi bekçinin eline vereyim de imarete19 attırayım. Bizim kapıyı çalan kimmiş kızım?”

      “Bakkal.”

      “Ha, sabun getirecekti.”

      “Getirmiş. Ben, bizde alıkoydum.”

      “İyi ettin.” (Kulağını yine kapıya vererek): “Yavrum Bedriye, bizim kapı yıkılıyor. Kimdir o acaba böyle terbiyesiz terbiyesiz kapıyı çalan?”

      “Dur, gidip bakayım.”

      “Bizim ev öyledir. Akşamlara kadar hamam gibi işler. Gelenler hep abur cuburdur. Kapıyı açmaya koşmalı, sonra da çene yarıştırıp yürek tüketmeli.”

      Bedriye Hanım, cumbaya gidip dönerek: “Merak etme Emeti Hanım, kapıyı çalan dilenci.”

      “Hay yetişmesinler, ne de çok. Köklerine kibrit suyu! Yedisinden tut da yetmişine kadar her yaşta, her boyda var. Akşamlara kadar işleri güçleri elalemin kapılarını aşındırmak.

      İçlerinde öyle arsızlar var ki sadaka alamayınca insana sövüp saymaya kadar varıyorlar.” (Haykırmaya başlayarak): “Kızım Bedriye, bana müjde deyiniz, gözün aydın deyiniz…”

      Bedriye Hanım: “Ne oldu Emeti Hanım?”

      Emeti Hanım: “Ne olacak? Sokak kapısı açıldı. Hayriye’m geliyor. Oh, çok şükür, bu kapandan kurtulacağım!”

      Hayriye Hanım, taşlığa kadar geldikten sonra bir yaygara kopararak: “Ah dostlar, nedir bu evin hali? Ne var ne yoksa kediler hepsini silip süpürmüşler. Ağza koyacak çöp bırakmamışlar. Annem nerede acaba? Bir yerde uyuya mı kaldı? Yoksa komşularla çene yarıştırmaya bahçeye mi çıktı?”

      Emeti Hanım, bahçeden acıklı bir yaygarayla: “Yetiş yavrum yetiş!”(Ağlayarak): “Anneciğinin halini görme. Dipsiz küfelerin içine düştüm. Tekir balığı gibi sepetlere tutuldum. Çürükler, bereler içinde kaldım. Gel Hayriye’m gel! Vücudum koçan kesildi. Dondum. Anacığını kurtar.”

      Hayriye Hanım, bahçenin kapısının önüne gelerek büyük bir hayretle: “A, ilâhi anne! Bozdun mu20 ayol? Bugadalık21 çamaşır gibi kırık küfenin içine neye girdin öyle?”

      “Hah, bak işte, gördün mü? Evlât olacak. Anne bu kazaya nasıl uğradın demiyor da beni buraya kendi keyfimle girmiş zannediyor.”

      “Seni birisi tutup da zorla bu küfeye tıkmadı ya? Elbette kendi kendine girmişsindir.”

      “Aman, nasıl girdimse girdim. İşte şimdi çıkamıyorum. Beni bir an önce kurtar buradan.”

      Hayriye Hanım, annesini bin yaygara, bin çığlıkla küfenin ağaçlarının arasından kurtarır. Emeti Hanım, topal topal yürüyerek: “Oh, ya Rabbi şükür kurtuldum, ama bak, şimdi de yanımı, belimi alamıyorum. Her tarafım tutulmuş. Evin içinde akşama ağzımıza koyacak çöp kalmadı.”

      Hayriye Hanım: “Aman anne, yiyecek içecek neme lâzım benim? Birkaç yumurta kırar yeriz. Bedestenlilerin evinde kuyrukluyu pek fena söylüyorlar. Ne yapacağız?”

      Emeti Hanım, komşuya seslenerek: “Bedriye Hanım kızım huuu!”

      “Ne var Emeti Hanım? Kurtuldun mu?”

      “Kurtuldum, kurtuldum.”

      “Eh, gözün aydın, geçmiş olsun.”

      “Nasıl gözün aydın a yavrum? Hayriye’m kuyrukluyu anlatıyor, iş fenaymış, pek fena… Kız, söylerken kederinden hep gözleri doluyor.

      Mebrure penceresinden sorar: “Bedriye Hanım teyze ne olmuş?”

      Bedriye Hanım: “Halamın yıldızı için söylüyorlar. Artık, lamı cimi kalmamış. Geliyormuş, çarpacakmış.”

      Mebrure, korkudan dudakları morarıp, titrer bir heyecan haliyle: “Hanım teyze, nasıl, ne zaman? Aman fena oluyorum!”

      “Gel, dinle, dinle…” (Öteki komşuya seslenerek): “Emeti Hanım. Hayriye Hanım anlatsın. Pek merakta kaldık. Biz de işitelim, neler olmuş.”

      Emeti’yle Hayriye dipsiz küfeyi duvarın kenarına yan yatırıp ikisi de üstüne çıkarlar. Hayriye, işittiklerini bütün önemiyle anlatmaya girişerek: “Kuyruklunun velvelesi bütün cihanı tutmuş. Bu mayısta çarpacakmış. Şimdiden hazırlığa başlamışlar.”

      Bedriye Hanım: “Ne hazırlığına?”

      Hayriye Hanım: “Sultanahmet, Beyazıt meydanlarına seyirciler için kerevetler kurulacakmış. Kırkar paraya22 seyrettireceklermiş.”

      Bedriye Hanım: “A… Hâzen kebira!23 Tören mi bu?”

      Hayriye Hanım: “Törenden daha iyi olacakmış. Gökten üzerimize kangal kangal fişekler, dahmeler,24 maytaplar yağacakmış. Şenlik gibi olacakmış.”

      Mebrure, korkuyu biraz unutarak: “Ay, anne biz de gideriz değil mi?”

      Emine Hanım: “Sus, patlama, aman oğlan uyudu, gürültü etme.”

      Emeti Hanım: “İşte gördünüz mü? Hanımlara iş, erkeklere de masraf çıktı. Şimdi kadınlar bu şenlik için kim bilir ne süslü çarşaflar yapınırlar?”

      Bedriye Hanım: “Hani ya kuyruklu çarpınca bu dünyada kimse kalmayacak diyorlardı? Bir felâkete mi uğrayacağız, anlayamadım.”

      Hayriye Hanım: “Birkaç türlü söylenti var. Bir söylentiye göre Frengistan’a25 СКАЧАТЬ



<p>19</p>

İmaret: Osmanlı Devleti döneminde yoksullara yardım amacıyla oluşturulan hayır kurumları

<p>20</p>

Delirdin mi?

<p>21</p>

Çamaşırları yıkamadan önce küllü suya bastırma işi

<p>22</p>

Bir kuruş

<p>23</p>

Allah’ım sen büyüksün

<p>24</p>

Şenliklerde atılan bir tür fişek

<p>25</p>

Avrupa