Grimm Masalları. Братья Гримм
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Grimm Masalları - Братья Гримм страница 42

Название: Grimm Masalları

Автор: Братья Гримм

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6862-83-8

isbn:

СКАЧАТЬ birkaç parça yemeğe dokunmadan evden ayrılarak keçisiyle dışarı çıkmış.

      İlk iki seferde kız kardeşleri onun yemeden bırakıp gittiğini fark etmemişler bile ancak her gün aynı şey olmaya başladığında sonunda gözlerine çarpmış ve: “İki Göz ile ilgili yanlış olan bir şeyler var, yemeğin tadına bile bakmıyor, eskiden verilen her şeyi yiyip bitirirdi; yemeğe ulaşmanın başka yollarını keşfetmiş olmalı.” diye düşünmüşler. Gerçeği öğrenebilmek için Tek Göz’ü, İki Göz ile birlikte çayıra yollamaya; İki Göz’ün orada neler yaptığını ve birinin ona yemek getirip getirmediğini gözetlemeye karar vermişler. Ve böylece İki Göz tekrar yola çıkacağı sırada Tek Göz ona: “Çayıra ben de seninle geleceğim. Keçiye iyi bakabiliyor musun, onu otlak yerlere götürüyor musun diye bir bakacağım.” demiş. Ancak İki Göz, kız kardeşinin aklındakileri hemen anlamış ve keçiyi çayırın en yüksek yerine çıkarmış. “Gel Tek Göz, gel; oturalım ve sana bir şarkı söyleyeyim” demiş. Tek Göz oturmuş, alışkın olmadığı yürüyüş ve sıcaklık sebebiyle yorgun düşmüş. İki Göz, Tek Göz’ü; hiçbir şeyi anlamaya fırsatı olmadan tek gözünü kapatıp uykuya dalana kadar izlemiş. Ardından da:

      Tek Göz’üm uyanık mısın?

      Tek Göz’üm uyu artık, diye şarkı söylemiş. Bunu gören İki Göz: “Mele küçük keçim, mele. Masayı yemeklerle süsle.” demiş ve masaya oturup doyana kadar yiyip içmiş. Sonra: “Mele küçük keçim, mele diye dua ederim. Masayı uzak bir yere götür, rica ederim.” dediğinde masa hemen yok olmuş.

      Tek Göz uyandıktan sonra İki Göz ona şöyle demiş: “Tek Göz; hem keçiye bakmak istiyorsun hem de uykuya dalıyorsun, bu sırada keçi bütün dünyayı dolaşabilir. Gel, eve geri dönelim.”

      Bunun üzerine eve dönmüşler ama İki Göz, yemeğine yine azıcık bile dokunmamış. Tek Göz, annesine neden yemeğin yenmediğini söyleyememiş ve kendisini affettirmek için: “Dışarıdayken uyuyakaldım.” demiş. Ertesi gün annesi Üç Göz’e: “Bu sefer sen gidip gözetleyeceksin. Dışarıdayken bir şeyler yiyor mu, biri ona yemek getiriyor mu diye sen bakacaksın.” demiş. Böylece Üç Göz, İki Göz’e: “Ben de seninle geleceğim. Keçiye iyi bakabiliyor musun, onu otlak yerlere götürüyor musun diye bir bakacağım.” demiş.

      Ama İki Göz, Üç Göz’ün aklında neler olduğunu biliyormuş. Keçiyi yüksek çayıra çıkardıktan sonra: “Oturalım da sana şarkı söyleyeyim.” demiş Üç Göz’e. Yürüyüşten ve güneşin sıcağından yorulan Üç Göz oturmuş ve İki Göz daha önce olduğu gibi aynı şarkıyı söylemeye başlamış:

      Üç Göz, görüyor musun?

      Fakat sonra Üç Göz, uyuyor musun? diyeceğine, dalgınlıkla:

      İki Göz, uyuyor musun? diye söylemiş durmuş şarkıyı.

      Üç Göz uyanık mısın, İki Göz uyuyor musun?

      Daha sonra Üç Göz’ün iki gözü uyuyakalmış ama üçüncüsü şarkıda adı geçmediği için uyumamış. Üç Göz’ün bütün gözlerini kapattığı doğruymuş ama üçüncü göz, kurnazlık yaparak uyuyor numarası yapmış ve gözünü kısarak her şeyi görmeye devam etmiş. İki Göz, kardeşi Üç Göz’ün uyuduğunu sanarak duasını söylemiş: “Mele küçük keçim, mele! Masayı yemeklerle süsle.” demiş ve canının istediği kadar yedikten sonra masaya kaybolmasını emretmiş. Ardından: “Mele küçük keçim, mele diye dua ederim. Masayı uzak bir yere götür, rica ederim.”

      Üç Göz bu sırada her şeyi görüyormüş. Daha sonra İki Göz gelmiş, kardeşini uyandırmış ve: “Uyudun mu, Üç Göz? Harika bir bakıcısın! Hadi gel, eve gidelim.” demiş. Eve geldiklerinde İki Göz yine bir şey yememiş ve Üç Göz, annesine: “Artık bu asil ruhlu neden yemek yemiyor, biliyorum. Dışarıdayken keçiye: ‘Mele küçük keçim, mele! Masayı yemeklerle süsle.’ diyor ve üzerinde bizim burada sahip olduğumuzdan çok daha iyi yemeklerle dolu bir masa ortaya çıkıyor, o da oradan istediği kadar yedikten sonra: ‘Mele küçük keçim, mele diye dua ederim. Masayı uzak bir yere götür, rica ederim.’ diyor ve her şey gözden kayboluyor. Her şeyi gördüm. Gözlerimden ikisini şarkılar söyleyerek uyuttu ancak şanslıyım ki alnımdaki üçüncü gözüm açık kaldı.” demiş.

      Ardından kıskanç anne: “Demek bizden daha iyi bir hayat sürüyorsun! Hevesin batsın!” diye bağırmış ve kasap bıçağını alıp keçinin kalbine saplamış. Keçi oracıkta ölmüş.

      İki Göz olup biteni görünce çok üzülmüş ve çayırın ucundaki tepede çimenliğe oturup ağlamış. Birden yaşlı kadın, yine yanında belirivermiş ve: “İki Göz, neden ağlıyorsun?” demiş.

      “Ağlamayayım da ne yapayım?” diye cevap vermiş İki Göz. “Her gün masamı yemeklerle donatan keçi, annem tarafından öldürüldü ve yine açlığa dayanmak zorunda kalacağım.” demiş. Kadın: “İki Göz, sana bir tavsiye vereyim; kız kardeşlerinden öldürülmüş olan keçinin bağırsaklarını iste ve evinizin önündeki toprağa göm. Servete kavuşacaksın.” demiş ve gözden kaybolmuş. İki Göz eve gitmiş ve kız kardeşlerine: “Sevgili kardeşlerim, bana keçimin bazı kısımlarını verin, iyi yerlerini istemiyorum;

      bana bağırsaklarını verin, yeter.” demiş. Kardeşleri kahkahalar atıp: “Eğer istediğin buysa al senin olsun.” demişler. Böylece İki Göz bağırsakları almış ve kadının söylemiş olduğu üzere gecenin bir vakti, sessizce evinin ön kapısının oraya gömmüş.

      Ertesi sabah herkes uyanıp da evin kapısına doğru gittiğinde muhteşem bir göz alıcılıkla duran, gümüş yapraklı, üzerinde altın elmaları olan bir ağaç bulmuşlar. Dünya üzerinde ondan daha güzel ve kıymetli başka bir şey olamazmış. Ağacın bir gecede oraya nasıl geldiğini anlamamışlar ama İki Göz ağacın tam da keçinin bağırsaklarını gömdüğü yerden büyüdüğünü fark etmiş. Sonra anne, Tek Göz’e: “Tırman çocuğum ve ağacın meyvelerinden topla biraz.” demiş. Tek Göz tırmanmış ancak altın elmaları toplayacakken dal elinden kayıp gitmiş, bu yüzden bir tane bile elma toplayamamış. Sonra, anne: “Üç Göz, sen tırman; üç gözünle Tek Göz’den daha iyi görürsün.” demiş. Tek Göz aşağı inmiş, Üç Göz tırmanmış. Üç Göz daha yetenekli gibiymiş, istediği yerlere bakabiliyormuş ancak altın elmalar ondan da kaçıyormuş. Sonunda annesi de sabırsızlanmış ve tırmanmış ama elini sürekli boşa salladığı için Tek Göz ve Üç Göz’den daha başarılı olamamış.

      Daha sonra, İki Göz: “Sadece tırmanacağım belki daha başarılı olurum.” demiş. Kardeşleri: “Sen gerçekten o iki gözünle başarılı olacağını mı sanıyorsun?” demişler. Ancak İki Göz ağaca çıktığında elmalar ondan kaçmamışlar ve kendi istekleriyle eline gelivermişler birbiri ardına, toplayabilsin diye. Sonunda bir önlük dolusu elmayla aşağı inmiş. Annesi hemen elmaları almış ve ona daha iyi davranacağına, sırf meyveleri toplayabildi diye onu kıskanıp daha da kötü davranmaya başlamış.

      Bir gün herkes ağacın yanında dururken genç bir şövalye yanlarına yaklaşmış. “Çabuk, İki Göz!” diye bağrışmış iki kız kardeş. “Şunun altına saklan da bizi rezil etme.” demişler ve bütün süratleriyle yanlarında duran boş СКАЧАТЬ