Название: Grimm Masalları
Автор: Братья Гримм
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-83-8
isbn:
Bu dövüşü şaşkınlıkla izlemekte olan terzi, hareketsiz duruyormuş ki geyik son sürat kendisine doğru koşmaya başlamış. O da kaçmayıp geyiği kocaman boynuzlarından yakalamış. İki eliyle hayvanın boynuzlarına tutunmuş ve kendisini bırakmış. Sanki her an uçacakmış gibi hissetmiş. En sonunda geyik taştan bir duvarın önünde durmuş ve sakince terziyi indirmiş. Yarı ölü gibi sersemlemiş olan terzinin kendine gelmesi için uzun bir süre gerekliymiş. Biraz daha kendine geldiğinde yanında durmakta olan geyik, taş duvardaki kapıyı boynuzlarıyla öyle bir itmiş ki kapı “pat” diye açılıvermiş.
Terzi orada, öylece, kararsız hâlde dururken kayaların içinden bir ses: “Korkma, gir, burada kötülük yok.” demiş. Önce tereddüt etse de gizemli bir gücün etkisiyle sesi dinleyip, demir kapıdan girip; tavanı, duvarları ve yerleri parlak kesme taşlarla kaplı geniş bir koridora gelmiş. Her bir taşın üzerinde bilmediği bir alfabeden oyma harfler duruyormuş. Hayranlıkla etrafını incelemiş ve tam oradan çıkacağı anda aynı sesi tekrar duymuş. Ses: “Koridorun ortasında duran taşın üstüne çık. Seni büyük bir talih bekliyor.” diyormuş.
Cesareti zaten yerinde olduğundan kendisine söylenileni dinlemiş. Taş, ayaklarının altından yerin altına doğru inmeye başlamış ve derinliklere doğru alçalmış. Tekrar durduğunda terzi etrafına bakmış ve bir öncekine benzeyen başka bir koridorda olduğunu görmüş. Ancak burası daha da göz kamaştırıcıymış. Duvarlardaki oyuklarda, içlerinde mavimsi dumanların ya da renkli gazların dolu olduğu cam şişeler duruyormuş. Yerde karşılıklı olarak duran, iki büyük camdan sandık varmış. Merakla sandıklardan birinin yanına gittiğinde içinde çiftlikler, evler ve bir sürü güzelliklerle çevrelenmiş harika bir şato maketi görmüş. Her şey minicikmiş ama usta bir el tarafından özenle ve dikkatlice yapıldığı belli oluyormuş.
Bu nadir parçadan uzunca bir süre gözlerini alamamış ancak aynı ses tekrar duyulmuş ve terziye diğer tarafta duran camdan sandığın içine bakmasını söylemiş. Diğer sandığın içine bakıp da orada dünyanın en güzel kızının uzanmakta olduğunu görünce hayranlığı bin kat artmış. Kız, oldukça değerli bir eşya gibi uzun ve sarı saçlarına sarmalanmış bir şekilde, uyuyor gibi görünüyormuş. Gözleri sımsıkı kapalıymış ancak teninin parlaklığından ve her soluk alıp verişinde kıpırdayan kurdelesinden, canlı olduğu anlaşılıyormuş.
Terzi bu güzelliği izlerken kız aniden gözlerini açmış ve karşısında onu görünce sevinçle karışık bir telaşla yerinden sıçrayarak: “Aman Allah’ım! Sonunda kurtuldum. Acele et, hemen beni buradan çıkart. Eğer bu cam tabutun sürgüsünü itersen özgür kalabilirim.” demiş. Terzi hemen kızın dediklerini yapmış. Kız, cam kapağı kaldırıp dışarı çıkmış ve hemen koridorun köşesine gidip kendisini büyükçe bir pelerinle sarmış. Sonra da bir taşın üstüne oturup genç adamın yanına gelmesini söylemiş, adamın dudağına hafif bir öpücük kondurmuş ve: “Benim yıllardır beklediğim kurtarıcım! Çok şükür ki geldin ve acılarıma bir son verdin. Benim acılarımın bittiği yerde, senin mutluluğun başlayacak. Sen Allah’ın bana gönderdiği eşsin. Bundan sonra benim tarafımdan sevilecek, dünyanın bütün nimetleriyle donatılacak ve sonsuz bir mutluluk yaşayacaksın. Şimdi arkana yaslan ve benim hikâyemi dinle.” diyerek anlatmaya devam etmiş.
“Ben zengin bir kontun kızıyım. Ailem ben daha çok küçükken öldü ve ölmeden önce beni, abime emanet ettiler. Abimle birbirimizi çok seviyor ve birbirimize her bakımdan çok benziyorduk, bu yüzden kimseyle evlenmeden hayatlarımızın sonuna kadar beraber yaşamaya karar verdik. Evimiz hiç boş kalmazdı. Öylesine misafirperverdik ki dostlarımız ve komşularımız sık sık ziyaretimize gelirdi. Bir akşam şatomuza bir yabancı geldi ve gideceği yere henüz varamadığını söyleyerek gece bizim yanımızda konaklamak için izin istedi. Onu memnuniyetle buyur ettik. O da akşam yemeği boyunca anlattığı çeşit çeşit hikâyelerle bizi çok eğlendirdi. Abim bu yabancıyı öyle çok sevdi ki birkaç gün daha bizimle kalması için ısrar etti. O da biraz tereddüt ettikten sonra razı geldi. Geç saatlere kadar masadan kalkmadık. Misafirimize bir oda verdik. Ben de çok yorgun olduğumdan bir an önce yumuşak yatağıma uzanmak için sabırsızlanıyordum.
Hoş bir müzik sesi beni uyandırıncaya kadar azıcık uyumuş olmalıyım. Müziğin nereden geldiğini anlayamadığım için yan odada uyuyan hizmetçime seslenmek istedim ancak ne var ki o an bilinmeyen bir güç tarafından sesimin benden alındığını fark ettim. Göğsüme tonlarca ağırlık oturmuş gibi hissettim, en küçük bir ses bile çıkartamıyordum. O sırada gece lambamın ışığıyla aydınlanan odamın sıkıca sürgülü kapılarından, yabancının odama girdiğini gördüm. Yanıma geldi ve bana, beni uyandırmak için kendisine bahşedilmiş olan özel güçlerini kullanarak o güzel müziği çaldığını; bütün bunları bana olan sevgisini göstermek için yaptığını anlattı. Onun bu sihirli güçlerinden öylesine rahatsız oldum ki ona hiçbir karşılık veremedim. Bir süre benden olumlu bir cevap duyabilme düşüncesiyle sessizce durdu ancak ben sessiz kalmaya devam edince bunun intikamını alacağını ve beni cezalandıracağını söyleyerek odadan çıktı. Geceyi endişe içinde geçirip ancak sabaha doğru uyuyabildim. Uyandıktan sonra hemen abimin yanına koştum ancak onu odasında bulamadım. Hizmetçiler bana onun daha gün ağarmadan yabancıyla birlikte çıkıp gittiğini söylediler. Hemen aklıma kötü şeyler geldi. Hızlıca giyinip atımın eyerlenmesini emrettim. Hizmetçilerimden birini de yanıma alarak dörtnala ormana doğru gittim. Hizmetçim yolda atıyla beraber düştü ve atının ayağı kırıldığı için beni takip edemedi. Hiç durmadan yoluma devam ettim. Birkaç dakika sonra yabancının, boynunda tasma olan güzel bir geyikle birlikte bana doğru yaklaşmakta olduğunu gördüm. Ona abimi nerede bıraktığını ve kocaman gözlerinden yaşlar akan bu geyikle ne yapmaya çalıştığını sordum. Bana cevap vereceğine kahkahalarla gülmeye başladı. Sinirden deliye dönerek tabancamı çıkartıp o korkunç canavara doğru ateşledim. Ancak kurşun onun göğsünden sekip atımın kafasına isabet etti. Yere düştüm ve yabancı beni bilinçsiz bırakan bazı sözcükler mırıldandı.
Tekrar gözlerimi açtığımda kendimi bu yer altı mağarasındaki cam tabutun içinde buldum. Sihirbaz tekrar geldi; abimi bir geyiğe çevirdiğini, yaşadığım şatoyu ve tüm içindekileri küçültüp diğer cam sandığın içine sığdırdığını, bütün halkımı ve arkadaşlarımı da dumana dönüştürüp cam şişelere hapsettiğini söyledi. Sonra da eğer onun isteğini yerine getirirsem her şeyi tekrar eski hâline getirmesinin hiç de zor olmadığını, tek yapması gerekenin şişeleri açmak olduğunu söyledi. İlk seferinde olduğu gibi fazla bir şey söylemedim. O da ortadan kayboldu ve beni burada derin bir uykuya hapsetti. Rüyalarımdan birinde, genç bir adamın gelip beni kurtaracağını görmüştüm ve bugün gözlerimi açtığımda karşımda seni gördüm. Rüyalarım gerçek oldu. O rüyada gördüğüm diğer şeyleri de gerçekleştirmeme yardım et. İlk olarak içine şatomun hapsedildiği diğer cam sandığı, şu büyük taşın üstüne koymalıyız.” demiş.
Bunu yaptıkları anda taş, üzerinde genç kız ve genç adamla birlikte tavandaki boşluktan yükselerek sonunda yeryüzüne çıkmış. Burada genç kız kapağı açmış; sandığın içindeki şato, evler ve çiftlikler inanılmaz bir hızla büyüyüp eski boyutlarına СКАЧАТЬ