Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt. Сюэцинь Цао
Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt - Сюэцинь Цао страница 37

Название: Kızıl Odanın Rüyası IV. Cilt

Автор: Сюэцинь Цао

Издательство: Elips Kitap

Жанр:

Серия:

isbn: 978-625-6862-37-1

isbn:

СКАЧАТЬ style="font-size:15px;">      “Şimdiye kadar evlenmiş olmalı.” dedi bir başkası.

      “Yok.” dedi biri. “Bu konuda sert görüşleri var. Evliliğin bir kere yapılacak bir şey olduğunu, bir ömür boyu süreceğini, ciddiye alınması gerektiğini düşünüyor. Eşinin zengin ya da fakir, soylu ya da aşağı tabakadan olması önemli değilmiş; kendi yeteneklerine uygun olması yetermiş. Bu yüzden hâlâ bekâr.”

      “Acaba bu harika delikanlıyla evlenecek şanslı kız kim olacak?” diye merak etti Baoyu.

      O sırada gösteri başladı. Shensi’den batıya kadar kunqu, daha gürültülü gaoqiang, yiqiang ve bangzi gibi çok çeşitli oyunlar sergilendi.10 Muhteşem bir gösteriydi. Öğlen masalar hazırlandı; şarap ve yiyecek servisi yapıldı. Öğleden sonraki programda yer alan bir iki oyunun ardından Jia She gitmek üzere hareketlendi. Ama Dük yanına gelip, kalması için ısrar etti.

      “Daha çok erken.” dedi. “Hem Jiang Yuhan’ın, en önemli eserleri olan Çiçek Kraliçesi’nden bir sahne sergileyeceğini duydum.”

      Baoyu bunu duyunca, amcası biraz daha kalsın diye için için dua etti. Jia She tekrar oturdu.

      Kısa süre sonra Çiçek Kraliçesi’ne sıra geldi. Jiang Yuhan, yağ satıcısı Efendi Qin rolünü oynuyordu. Sarhoş bir çiçekçi kızla oturduğu sahnede, sevgi dolu bir yakınlıkla, beraber içerek düet yapıyorlardı. Baoyu kızla pek ilgilenmiyor, erkek kahramandan gözlerini alamıyordu. Jiang Yuhan’ın ses tınısı, net telaffuzu ve ritim duygusuyla şarkısını söyleyişinden büyülenmişti. Bu performansın sonunda, Jiang Yuhan’ın hiç şüphesiz çok duygulu ve sıradan olanlarla karşılaştırılamayacak kadar eşsiz bir aktör olduğunu anladı. Müzik Kitabı’nda yazanlar geldi aklına: “İçeride kıpırdanan duygular seste vücut bulur. Bu ses sanatla biçimlenince müzik çıkar ortaya.”

      “Gerçek müzik âşıklarının sesi tanımayı ve müziğin özüne inmeyi çok önemsemelerine şaşmamak lazım!” diye düşündü. “Ben de esasını kavramalıyım. Şiir duyguları ifade eder ama müzik insanın özüne değer. Bundan sonra bu konuda ciddiyetle çalışmam gerek.”

      Bu sefer ev sahibine engelleme fırsatı vermeden gitmek üzere kalkan Jia She, onu hülyalarından uyandırdı. Baoyu’nün, amcasının peşine düşmekten başka seçeneği yoktu.

      Eve vardıklarında Jia She doğru kendi dairesine giderken, Baoyu de bakanlıktan yeni dönen babasına rapor vermeye gitti. Jia Zheng, Jia Lian’le el konan malları hakkında konuşuyordu.

      “Bugün bir adamımızla not gönderdim.” diyordu Jia Lian. “Ama kent mandarini yerinde değilmiş. Memuru, beyefendinin bu konudan haberi olmadığını ve böyle bir emir vermediğini söylemiş. Bunun, polis kuvvetlerindeki bazı serserilerin korkunç bir yolsuzluğu ve dolandırıcılığı olduğunu belirtmiş. Bunlar Jiaların malları olduğundan, hemen konuyla ilgilenip suçluları bulacağına söz vermiş; arabaları ve malları yarına kadar iade edeceğini garanti etmiş. Tek bir şeyimiz kaybolmuşsa, efendisine bildirmemizi, gerekli tedbirin mutlaka alınacağını söylemiş. Ama şimdi efendisi yerinde olmadığından, bizden sabırlı olup bu olayla kendisini sıkıntıya sokmamamızı istemiş.”

      “Özel bir emir almadan bunu yapmaya kim cüret edebilir?” dedi Jia Zheng.

      “Anlamadın galiba, amca.” dedi Jia Lian. “Bu tür şeyler her zaman oluyor. Herhâlde yarın mallarımızı geri alırız.” Bu konu bitince Jia Lian odadan çıktı. Baoyu, babasına dükün evinde olanları anlattı. Jia Zheng ona birkaç soru sordu, sonra da Büyükanne Jia’ya gönderdi.

      Jia Lian, önceki gün kayıplara karışan iki hizmetkârı unutmamıştı. Jia Zheng’ın yanından ayrılınca, bütün çalışanların toplanması için talimat verdi. Bu sefer çabuk karşılık aldı. Önce genel bir azarlamayla giriş yaptıktan sonra, başkâhya Lai Da’yı çağırdı.

      “Bütün çalışanların listesini getirip yoklama yap. Sonra bir bildiri yaz. Eğer tek bir kişinin izin almadan ortadan kaybolduğunu, çağrıldığı anda gelmediğini ya da başka türden bir ihmal görürsem, suçluyu derhâl kırbaçlatıp kovacağımı herkesin bilmesini istiyorum.”

      “Emredersiniz, efendim!” dedi Lai Da birkaç kere. Derhâl gidip bunları dışarıda toplanan hizmetkârlara iletti. Hepsi konuyu dikkate aldı.

***

      Çok geçmeden ana kapıda beklenmedik bir hareketlilik oldu. Keçeden bir şapka, mavi pamuklu bir ceket, deri yamalı ayakkabı giymiş, güçlü kuvvetli bir adam gelip, kapı görevlilerinin önünde eğilerek selam verdi. Görevliler adamı tepeden tırnağa inceleyip, nereden geldiğini sordular.

      “Güneydeki Zhen ailesinden.” dedi adam. “Efendimden bir mektup getirdim, lütfen Sör Zheng’a verir misiniz?”

      Adamın Zhen ailesinden geldiğini öğrenen kapı görevlileri ayağa kalkıp ona yer verdiler.

      “Yorgunsundur. Otur. Mektubunu teslim edeceğiz.”

      İçlerinden biri hemen gidip Jia Zheng’a adamın geldiğini bildirdi ve mektubu verdi. Jia Zheng açıp okumaya başladı.

      Sevgili Zheng,

      Kuşaklar boyunca iki aile yakın bir arkadaşlık ve karşılıklı anlayış içinde yaşadı. Biz sizin şanlı ailenize hep büyük bir saygı besledik. Çirkin kabahatim için bin ölüm cezası bile yetmezdi ama istisnai bir merhamet lütfuyla, daha hafif bir ceza alarak sınıra sürgüne gönderildim. Hiçbir şeyimiz kalmadı, ailemiz dağıldı. Uşağımızın oğlu Bao Yong yıllarca bana çok iyi hizmet etti. Çok büyük bir beceriye sahip olmasa da dürüst ve güvenilir bir gençtir. Eğer onu alıp evinizde bir iş verebilirseniz, size sonsuz bir minnet duyarım. Mektubumun amacı budur, ilk fırsatta tekrar yazarım.

Dostunuz Zhen Yingjia

      Jia Zheng gülümsedi.

      “Bizimkiler bize fazlayken şimdi Zhenler kendilerininkini göndermek istiyor.” diye düşündü yüksek sesle. “Ama Zhenlerin tavsiye ettiği birisini geri çeviremeyiz, bir yer bulmamız lazım.”

      Kapı görevlisine döndü.

      “Adamı bana gönderin ve kalacağı bir yer ayarlayın. İşe yarayacağı bir pozisyon vardır.” dedi.

      Kapı görevlisi gidip Bao Yong’u getirdi. Delikanlı kendisini yere atıp, Jia Zheng’ın önünde üç kere secde ettikten sonra ayağa kalktı.

      “Efendim selamlarını yolladı.” Tek dizini yere koyup, “Bao Yong da saygılarını sunuyor, efendim.” dedi.

      Jia Zheng, Zhen Yingjia’yı sordu ve Bao Yong’u inceledi. Yaklaşık bir buçuk metre boyunda, geniş omuzlu, güçlü yapılı, gür kaşlı, yumru gözlü, uzun sakallı, esmer tenli biriydi. Kolları yanlarında, saygılı bir şekilde duruyordu.

      “Doğduğundan beri Zhenlerle misin, yoksa birkaç yıldır mı hizmet ediyorsun?” diye sordu Jia Zheng.

      “Doğduğumdan beri, efendim.”

      “Neden şimdi ayrılmak istiyorsun?”

      “Ben СКАЧАТЬ



<p>10</p>

Shengqiang, geleneksel Çin operasında, aryalar sırasında çalınan müziğin yüzlerce bölgesel tarzının sınıflandırılmasını sağlayan bir kavramdır. Müziğin sınıflandırılması, tarzın evrimsel sürecini anlamaya da yardımcı olur. Günümüzdeki başlıca dört shengqiang, bangzi qiang, pihuang qiang, kun qiang ve gao qiang (yiyang qiang)’dır. (ç.n.)