Название: Kızıl Odanın Rüyası III. Cilt
Автор: Сюэцинь Цао
Издательство: Elips Kitap
isbn: 978-625-6862-36-4
isbn:
“Benim bir fikrim var.” dedi Chunyan. “Sessizce gidip Bayan Bao, Bayan Yun ve Bayan Lin’i çağıralım, bize katılsınlar. Saat ona kadar burada kalmalarının bir zararı olmaz.”
“Ama kapı kapı dolaştığımızı düşünsene.” dedi Xiren. “Bir nöbetçiyle karşılaşırız, soru sormaya başlarlar.”
“Korkma.” dedi Baoyu. “Ablam içkiyi çok sever. O da gelirse, bizi görseler bile bir şey diyemezler. Ya Bayan Qin?”
“Yo, Bayan Qin olmaz.” dedi kızlar. “O Bayan Zhu’nun odasında kalıyor, dışarı çıkarmaya çalışırsak belayı davet ederiz.”
“Boş verin, bir şey olmaz.” dedi Baoyu. “Haber verin siz.”
Bu emri bekleyen Chunyan ve Sier hemen yanlarına birkaç küçük hizmetçiyi de alıp, nöbetçi kadınlara kapıyı açtırdılar; biri Baochai, diğeri Daiyu’ye doğru gitti. Daha kıdemli olan Xiren, Sheyue ve Qingwen, özellikle Daiyu ve Baochai’i ikna etme konusunda küçük kızların başarılı olamayacaklarını düşünerek kendileri gidip ağırlıklarını koymaya karar verdiler. İki kadının fenerlerle kendilerine eşlik etmesini isteyerek iki küçük hanımı getirmeye gittiler. Aynen düşündükleri gibi, Baochai çok geç olduğunu, Daiyu de canının istemediğini söylemişti. Xiren ile Qingwen, genç hizmetçilerin ev sahibi olduklarını ve katılarak onları onurlandırmalarını öne sürünce, fikir değiştirip gelmeye razı oldular. Chunyan ve Sier, Tanchun konusunda çok zorluk çekmediler. Davetten memnuniyet duyan Tanchun, Li Wan’in de çağrılmasını, sonradan bir parti olduğunu ama kendisinin davet edilmediğini öğrenirse mahcup olacaklarını söyledi. Li Wan ve Baoqin’i gelmeye ikna etmek için Chunyan’le beraber kendi hizmetçisi Cuimo’yu da gönderdi.
Yeni misafirler birer birer gelmeye başladılar. Adı geçenlere ilaveten Xiangling de geldi. Xiren “hayır” cevabını kabul etmeyip onu elinden tuttuğu gibi getirmişti. Onca insanı oturtabilmek için Xiren ve diğer kızlar sedirin üzerine bir masa daha koyup, yere sandalyeleri dizdiler. Baoyu ve diğer misafirler sedirin üzerinde yerlerini alırlarken; yedi hizmetçi ve Fangguan ev sahibi olarak yere dizilen sandalyelerde oturdular, her biri masalardan birine uzanabiliyordu.
“Kuzen Lin oraya, paravanın yanına otursun.” dedi Baoyu, misafirler hâlâ sedire yerleşmeye çalışırlarken. “Orada üşümez.”
Daiyu için yastıklardan bir yer hazırlattı ve kız masadan epey uzak olsa da rahat bir şekilde arkasına yaslanıp oturdu. Oradan karşısındaki Baochai, Li Wan ve Tanchun’e takıldı.
“Hizmetkârların geceleri içki içip kumar oynamalarına söylenip duruyordunuz ama şimdi biz de aynı şeyi yapıyoruz. Bir daha bunun için onlara kızacak yüzünüz olacak mı?”
“Önemli değil.” dedi Li Wan, gülerek. “Biz bunu sadece yaş günleri ya da bayramlarda yapıyoruz, her gece değil ki!”
O sırada Qingwen bambudan silindir bir kutuda, bir dizi, fildişi kart getirdi. Her birinin üzerinde farklı bir çiçek resmi vardı. Kutuyu iyice salladıktan sonra masalardan birinin ortasına koydu. Sonra dört zar alıp kutuya attı, kutuyu sallayıp kapağı açtı. Zarların üst yüzlerindeki noktaların toplamı beş ediyordu. Kendisinden başlayıp saat yönünde ileri doğru gidince beşinci kişi Baochai’di.
“Önce ben çekiyorum demek.” dedi Baochai. “Bakalım ne gelecek.”
Silindir kutuyu tekrar sallayıp içinden bir kart aldı. Diğerleri uzanıp baktılar. Şakayık resminin altında kocaman kırmızı harflerle “Bahçenin Kraliçesi” yazıyordu. Hemen onun altında da daha küçük siyah harflerle, Tang şairi Luo Yin’in bir dizesi vardı.
Kalpsiz olsa da cazibesi var.
Kâğıdın arka tarafında bu kartı çeken kişi ve diğerleri için talimatlar yazılıydı.
“Herkes senin şerefine bir kadeh içki içecek. Sen diğer bütün çiçeklerden daha üstün olduğundan, herkesin seni eğlendirmek için bir şiir okumasını, bir fıkra anlatmasını ya da bir şarkı söylemesini isteyebilirsin.”
Diğerleri buna çok güldüler.
“Şakayık sana çok uyuyor. Ne çok seçenek var!”
Herkes bir kadeh şarap içtikten sonra Baochai de biraz içti ve Fangguan’ın kendisi için bir şarkı söylemesini istedi.
“O zaman herkes kadehindekini bitirsin.” dedi Fangguan.
Hepsi dediğini yapınca, Yaş Günü Görkemle Kutlanıyor şarkısını söylemeye başladı.
“Dur, dur!” diye itiraz ettiler diğerleri. “Gecenin bu saatinde yaş günü şarkısı istemiyoruz. Güzel bir şey söyle.”
Fangguan bu sefer bütün performansını sergileyerek Çiçeklerin Tadını Çıkarma Mevsimi’ni söylemeye başladı.
Anka tüyünden minik yeşil süpürgemle,
Cennetin kapısında duruyorum;
Dökülmüş çiçekler her yere,
Yavaş yavaş süpürüyorum.
Ah birden coşuyor rüzgâr,
Bulutların altında dönüyor tozlar,
Döne döne havalanıyorlar.
Cenneti süpürmek sanki,
Sıradan bir dünyevi iş gibi…
Bu arada Baoyu aynı kartı eline almış, ön yüzünde yazan satırı kendi kendisine “Kalpsiz olsa da cazibesi var.” diye mırıldanıyor; Fangguan şarkısını söylerken, düşünceli bir şekilde gözlerini dikip ona bakıyordu. Xiangyun sabırsızca kartı elinden çekip aldı ve Baochai’e geri verdi. Baochai zarları attı. On altı. Bu sefer sayarak masada bir tur döndü ve yanındaki Tanchun’de durdu.
“Acaba ne çıkacak.” dedi Tanchun. Ve uzanıp bir kart çekti. Karta bakınca kızarıp, utangaç bir gülümsemeyle masaya fırlattı.
“Bu oyunu oynamamalıydık!” dedi. “Erkeklerin dışarıda oynayabilecekleri bir oyun bu. Bir sürü uygunsuz şeyle dolu.”
Herkes çok şaşırdı; sonunda Xiren kartı alıp herkesin göreceği şekilde uzattı. Resimde bir dal badem çiçeği vardı, başlığında da kırmızı harflerle “Cennetin Peri Çiçeği” altında da Gao Chan’den bir dize yazıyordu.
Kayısı ağaçları güneşin kırmızı çiçekli zeminini oluşturuyor.
Sonra da Tanchun’ü utandıran cümle geliyordu.
“Tebrikler! Soylu biriyle evleneceksin. Orada bulunanlar sana bir kadeh şarap ikram etsin, kendi şerefine iç.”
Herkes bu sözlere kahkahalarla güldü.
“Neye bozuldun sen? Biz kızların gülmesi için içlerinde böyle birkaç cümlenin olduğu doğru tabii ama hiçbir zararı yok ki! Bu kehanetin nesi kötü? Ailede zaten bir kraliyet odalığı var, neden bir tane daha olmasın? СКАЧАТЬ